Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaş ortamına çekeceklerdi

Sesli Dinle
A -
A +
Hafta içinde toplanan Millî Güvenlik Kurulunun yaptığı açıklamada son derece dikkat çeken bir detay vardı. ‘Suriye ve Irak’ta bilhassa son dönemde müşahede edilen gelişmelerin DEAŞ terör örgütü ile mücadele kisvesi altında PKK/KCK-PYD/YPG’yi helikopter de dâhil her türlü imkân ve kabiliyetle teçhiz etmeyi sürdüren aktörlerin asıl niyetinin anlaşılmasına bir kez daha bu vesile ile kaydedilmiştir’ denilen açıklamanın adresi sizce de son derece net değil mi?
 
Daha önce yine bu köşede kaleme aldığımız ‘O helikopter aynı zamanda DEAŞ’lıları da taşımış mıdır?’ isimli yazıda sorduğumuz sual eksik kalmasın onu da biz ekleyelim.
Acaba gerçekten o helikopter MGK’nın da altını çizdiği üzere sadece PK/YPG terör örgütü üyelerini mi taşımıştır?
Ya DEAŞ’lı terör unsurlarını da sınırlarımızın dibine kadar taşımış ve sonrasında da göstermelik operasyonlar icra edilmişse?
 
Bilemiyoruz tabii var olandan, mümkün olabilecek ihtimale dair akıl karıştırıcı sualler bizimkiler, ama daha MGK ne desin?
 

Bağlama çalma “Versiyon 2.0” yükleniyor

MGK bu derece net ve anlaşılır açıklamalar yaparken, HDP’nin şiddet ile arasına mesafe koymayan siyasetinin üzerine bir tül çekme telaşıdır almış başını gidiyor.
Kitleler efsunlanarak HDP ile PKK arasındaki bağ gizlenmek isteniyor, şiddet sorgulanmaz hâle getirilmeye çalışılıyor.
Birileri ısrarla ‘HDP’nin şiddet ile ilişkisi varsa neden kapatılmıyor?’ gibi akla ziyan sorular sorarken, bazıları da HDP’lilerin ne kadar vatan, millet ve bayrak sevdalısı olma telaşında ekranlarda konuşmalar yapıyor.
Meğerse olan biten her ne varsa gözümüzün önünde olmamış, sırtını PKK’ya yasladığını haykıranlar HDP’liler değilmiş.
Yakında Demirtaş’ın yerine birini bulup ekranda bağlama da çaldırırlarsa ‘tamam şimdi oldu işte’ diyerek haykırabilirim.
 

Meral Akşener’in açıklamaları

HDP eksenli yaşanan tüm bu gelişmeler kuşkusuz İyi Parti tabanını sarsmaya devam ettikçe Akşener’in kimyası da bundan son derece menfi etkileniyor olsa gerek. Zira son zamanlarda Akşener’in reaksiyonlarının son derece tuhaflıklar ihtiva ettiği hepimizin malumu.
 
Partisinin il başkanlığının camına isabet eden mermi sonrasında buradan son derece büyük bir mağduriyet algısı çıkarmaya çalışan Akşener, işi bir adım daha öteye de taşıyarak bu olaydan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zan altında bırakacak açıklamalar yapıyor.
 
Kuşkusuz mezkûr olay derhâl aydınlatılmalı ve ciddiye alınmalıydı ve nitekim öyle de oldu. İçişleri Bakanlığı bir inşaat bekçisinin tabancasından çıktığını tespit ettiği zanlıyı gözaltına aldı.
 
Akşener her ne kadar bu olayı tabanını konsolide etmek açısından büyük bir fırsat olarak görse de Yavuz Ağıralioğlu’nu ikna edememiş Akşener, HDP ile masanın ortak adayı Kılıçdaroğlu arasında varılan mutabakattan son derece rahatsız olan tabanını nasıl ikna edecek?
HDP’yi cici çocuk gibi gösterme gayretleri İyi Parti tabanını ikna edebilir mi?
 
Tamam, bu ülkede DHKP-C’nin şehit ettiği savcıyı dahi görmezden gelerek merhum Selim Kiraz’ın katillerine methiyeler düzen bir grup zaten hep vardı ve hâlâ da var lakin İyi Parti tabanının kahir ekseriyeti bu parantezin içerisine hapsedilecek bir taban değil.
 

Türkiye’yi cepheye sürme gayretleri

Tüm bu gürültünün içerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta içerisinde katıldığı bir canlı yayın esnasında ‘Bizim son iki yıllık çabamız olmamış olsaydı, Batı kulübü Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaş ortamına çekerdi. Biz burada olduğumuz müddetçe buna müsaade etmeyeceğiz’ dedi.
Tüm bu yazıdaki gelişmeleri bir zincirin halkaları gibi okuduğumuzda birilerinin ısrarlı bir şekilde görmemizi istemediği ve her ağzımızı açtığımızda ‘yine mi dış güçler?’ diyerek itibarsızlaştırmaya çalıştığı konu karşımıza gelip çıkıyor.
 
Esasen son 200 yıllık tarihimizin en büyük mücadele konusu olan, satranç tahtasının edilgen bir piyonu olarak cepheye sürülme hadisesi ile yine karşı karşıyayız fakat bu sefer istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir meydan yok.
Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Ukrayna işgali sonrasında Meral Akşener ve Ünal Çeviköz’ün yaptığı açıklamalara bir daha bakmanızı tavsiye ederim. O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği tehlikeyi daha iyi anlamak mümkün.

Andrey Karlov neden öldürüldü sanıyorsunuz?

15 Temmuz başarılı olsaydı Sadrazam Sait Halim Paşa’yı uyutur gibi başımızdaki kuklayı da uyutup Boğazlardan ecnebi donanmasını geçirecek, gemilerin gönderine de Türk bayrağı çektirip Rus limanlarını bombalatacak adamları dahi hazırdı.
 
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Votel boşuna mı ‘Maalesef müttefiklerimiz tek tek içeriye atılıyor’ diyerek kıvrandı durdu?
 
15 Temmuz başarılı olamayınca aynı senaryolarını Andrey Karlov’u öldürerek sahneye sürdüler lakin her iki ülkenin devlet başkanları da konuyu en ince detayına kadar ferasetle okudukları için amaçlarına ulaşamadılar.
 
Aslında 14 Mayıs’taki seçim bu iki çekişmenin seçimi olacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.