Batı Trakya Türklerinin efsane liderinin hayatı film oldu, Sadık Ahmet adalete çağırıyor

MURAT ÖZTEKİN'İN HABERİ - Yunanistan sınırları içerisinde kalan Batı Trakya’daki Müslüman Türklerin kimlik mücadelesi, 1980’li ve 90’lı yıllarda gözü pek bir doktorun sırtına yüklenmişti. Sadık Ahmet isimli o doktor, beyaz önlüğünü çıkarıp “Türk” kelimesinin bile suç unsuru sayılabildiği ülkede demokratik yollardan milletinin haklarını savundu. İmza kampanyaları düzenledi, hapishanede çile çekti, vekil olup Meclis'e girdi ama esrarengiz bir kaza neticesinde vefat etti. Onun sıra dışı hayat hikâyesi ise TRT’nin ortak yapımcılığında filme dönüştü. Bu cuma vizyona girecek “Sadık Ahmet” adlı eserin yönetmeni Hakan Yonat’la seyredip kendisiyle film hakkında sohbet ettik...

Yönetmen Hakan Yonat sorularımızı cevapladı. 

Film projesi önünüze gelip Sadık Ahmet ismini duyduğunuzda hissettiğiniz şey neydi?

Öncelikle çok heyecanlandım. Sadık Ahmet’i biliyor ve duyuyordum ama bu kadar derinlemesine tanımıyordum. İlk geceden itibaren hayatını incelemeye başladım. Batı Trakya’da çok önemli bir hukuk mücadele vermiş sıra dışı biri. Hayatının detaylarını öğrendikçe kendisine daha çok hayran kaldım.

Sadık Ahmet’in hayatının farklı cepheleri var. Bugünün insanına en çok hangi tarafı ilham kaynağı olacak?

Onun en ilham verici yanı; dini ve ırkı için gösterdiği çaba ve bunu hukuktan hiç şaşmayarak yapması... O dönemde Yunanistan’daki Türkler “Helen-Yunan Müslümanlar” olarak görülüyordu. Sadık Ahmet ise Batı Trakya Türkleri için adalet mücadelesine girişti. Fakat bunun demokratik ve hukuki yollarla olması gerektiğini savunup sonuna kadar gitti. Bu yüzden Yunan Devleti’nin Meclisine girip yemin etti ama Ben Türk’üm diye de haykırdı.

ZOR BİR HAYAT, ZOR BİR ESER

Filmi çekerken bu hayat hikâyesinde odak noktanız neydi?

Kendisinin eşsiz bir liderlik yolculuğu var. Esasında buna odaklandık. Ancak işin içinde bir aile dramı da mevcut. Zira Sadık Ahmet, mücadelesine çok zaman harcamış ve ailesi zorlanmış. O, milletini aile olarak addetmiş ve bunu gözetmeye çalışmış. Zor bir hayat... Bizim için de çok zor bir süreç oldu. 

Nasıl yani?

Kurgu karakter olsa, sıkıştığınız yerde senaryoyu eğip bükersiniz ama Sadık Ahmet gibi bir tarihî şahsiyeti anlatırken bunu yapamıyorsunuz. Bu yüzden yorum katma kısmında hassas ve dengeli davrandık. Doğrusu hayatının neresini anlatacağımızı da şaşırdık. Aslında filmdeki her birkaç senenin ayrı dizisi olur. Bu yüzden detaylardan ziyade süreci ele aldık ki Sadık Ahmet’in anlaşılması daha kolay olsun.

Malum biyografik filmlerde hayatı işlenen kişinin ailesinin desteği mühim... Sadık Ahmet’in eşi ve çocukları hayatta. Filmi çekerken onlarla nasıl bir irtibat kurdunuz?

Onları tanımaktan büyük mutluluk duydum. Kendileri zaman zaman sette bulundular. Eşi Işık Hanım’a “Işık Anne” diyoruz. Keyifli anlar yaşadık. Onların desteği önemliydi. 

BU TOPRAKLAR  "ARTIK ANLAT" DİYOR

Aslında son yıllarda biyografik filmlerle yakın tarihten şahsiyetler daha sık ele alınmaya başladı. Seyirci de önemli kısmına rağbet gösteriyor. Neler söylersiniz?

300 senelik tarihi olan ülkeler bile dünya sinemasında yıllardır bize bir şeyler tanıtıp bazı kişileri öğretiyor. Sıkıntı bizim bunu yeni fark ediyor olmamızda. Şimdi sinemada tarihî karakterlerimizi peş peşe anlatmaya başladık. Tabii, öğrenme ihtiyacı da var. Bu topraklar “Artık anlat” diyor! Bu yapımlar çoğaldıkça kalitesi de artacak.

USTA OYUNCU ERKAN CAN: EZİLEN İNSANLARIN SESİ OLDU

Sadık Ahmet’in kayınpederini canlandıran usta oyuncu Erkan Can ise film hakkında “Sadık Ahmet önder bir adam. Bir probleme kafasını takmış, azimle çalışmış ve milletini örgütlemiş. Bütün ülkelerde de olduğu gibi sonunda bir kazaya kurban gitmiş. Kendisi lider bir adam, ezilen insanların sesi olan biri. Yani çok evrensel bakmak lazım meseleye… Ben de Sadık Ahmet’in kayınbabasını oynadım. Esasında orada görünmüyor ama işin temelinde bütün olayı örgütleyenlerden biri zaten o… Bu filmde rol almak güzeldi. Elimizden geleni yapmaya çalıştık. Umarım iyi olmuştur. Tabii, buna seyirci karar verecek” ifadelerini kullanıyor.
Erkan Can “Batı Trakya Türklerinin mücadelesi size ne düşündürüyor?” soruma ise “Çok acı şeyler. Daha yakın dönemde Orta Avrupa’da bir sürü olaylar oldu. Yani sonuçta aynı acı... Aslında bunların hiçbirine gerek yok. Anlaşarak, samimi olarak etekteki taşları dökerek konuşmak gerektiğine inanıyorum ve bunu savunuyorum. Çünkü şiddet şiddeti getiriyor, kavga kavgayı getiriyor ve bu önüne geçilemez bir çığ oluyor” cevabını veriyor.