Sinemada bu hafta | Kötülük yine hatta bekliyor! ‘Siyah Telefon’a ikinci halka

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Sinemada bu hafta | Kötülük yine hatta bekliyor! ‘Siyah Telefon’a ikinci halka
Kültür - Sanat Haberleri  / Türkiye Gazetesi

Stephen King’in kendisi gibi yazar olan oğlu Joe Hill’in hikayesinden beyazperdeye adapte edilen “Siyah Telefon” ikinci filmiyle geldi. Korku seviyesi yüksek filmde bu defa seri katil rüyalar üzerinden saldırıyor. Ancak yapım ilkini gölgede bırakamıyor.

MURAT ÖZTEKİN - Dehşet saçan telefon tekrar çalıyor... Grabber adlı eksantrik bir seri katil tarafından kaçırılıp hapsedilen 13 yaşındaki Finney’nin dehşetli hikayesini işleyen “Siyah Telefon”, dört sene sonra ikinci halkasıyla karşımızda. Seri katilin bu defa hayal aleminden saldırıya geçtiği eserde Finney’nin kız kardeşi merkeze konuyor.

Stephen King’in kendisi gibi yazar olan oğlu Joe Hill’in (King) kitabından beyazperdeye taşınan filmin yönetmenliğini yine Scott Derrickson üstleniyor. Usta oyuncu Ethan Hawke, şeytani rolüne geri dönerken ona Mason Thames, Madeleine McGraw gibi isimler refakat ediyor.

TELEFON RÜYADA ÇALIYOR

Bir önceki filmde 13 yaşındaki Finn, seri katil Grabber’ı katlederek hayatta kalmayı başarmıştı. Yeni film ise bu hadisenin dört sene sonrasında geçiyor. Artık 17 yaşına gelen Finn, yaşadıklarından sonra kötü alışkanlıklar edinmiş ve okuduğu lisede şiddete karışmaktadır. Babaları da durumu idare etmeye çalışmaktadır.

Bir gün Finn’in garip kız kardeşi Gwen, rüyalarında siyah telefondan gelen çağrılar almaya ve “Alpine Lake” adlı kiliseye ait bir kış kampında ölen üç çocuğa dair kanlı vizyonlar görmeye başlar. Durumu araştırdığında kendi mazisiyle irtibatlar da keşfeder. Bu esrarengiz hadiseyi çözmek isteyen Gwen, ağabeyi Finn’i ve arkadaşı Ernesto’yu da yanına alarak bir kar fırtınası esnasında göl kenarındaki kampa gider. Ancak felaket ortasında kampta çok az kişi kalmıştır. Üçlünün karşılarında ise ruhani alemden kendilerine saldıran bir düşman vardır...

ÖLÜYÜ MEZARDAN ÇIKARDILAR!

“Siyah Telefon” serisinin ilk filmi bir takım negatif yönleri olsa da Blumhouse’ın Hollywood’daki yeni korku damarının bir parçası olarak nispeten farklı bir tat bırakmış, dünya çapında da 160 milyon dolardan fazla hasılat elde etmişti. Hal böyle olunca yapımcılar, ölü karakteri bile mezarından çıkarabiliyor!

Grabber’ın garip şekilde geri döndüğü eserde yine karanlık bir hikaye işleniyor. Ancak ilk film ile bu yeni halka arasında mühim farklar var. Öncelikle hikaye mekan ve mitoloji bazında genişletiliyor; bir bodrumdan daha geniş bir sahaya taşınıyor, karın ürpertici atmosferinden istifade ediliyor ve korku seviyesi yükseltiliyor.

Filmde yer yer analog tarzında yine orijinal ve başarılı bir görsel estetik meydana getiriliyor. Fakat katil Grabber karakterinin yeniden ortaya çıkışı tatmin edici şekilde seyirciye izah edilemiyor. Öte yandan eserin temposunda da bir düzen bulunmuyor; hikayenin yavaşlayıp boğulduğu anlar oluyor. Buna fazla izah çabası ve hayal ile hakikatin birbirine karışması sebep oluyor.

Oyunculuk cephesinde ise Ethan Hawke’dan ziyade zorlu karakterleri canlandıran Mason Thames ve Madeleine McGraw’in performansları öne çıkıyor.

ABARTILI KARAKTERLER, NEGATİF ALT METİN

İkinci yarısında Katolik dini unsurlara sık yer verilen eserde, kilise üzerinden birtakım inançlara açık veya kapalı tenkitler de yöneltiliyor. Bir kısmı oldukça negatif olan bu eleştiriler, egzajere karakterler ve zayıf mizahla yapılıyor.

Neticede farklılık yakalama çabasıyla meydana getirilmiş, nispeten orijinal kalan ama ilk filmin tesirini aşamayan bir yapım var karşımızda.

Kaynak: Türkiye Gazetesi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...