Üstün İnanç'ın Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi'nde ilahiyat fakülteleri için yazdığı tiyatronun beklenmedik akıbeti

Üstün İnanç, bugün Fatih Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından Eyüp Sultan'daki aile mezarlığına defnedilecek. Vaktiyle verdiği bir röportajında “Ya Rabbi, bu aziz velinin yüzü suyu hürmetine bana ilham ver.” diyerek Aziz Mahmut Hüdayi türbesinde dua ettiğini, bu sayede günlerdir yazamadığı tiyatroyu bir solukta yazdığını söylemişti. Ancak oyunun beklenmedik bir akıbeti oldu.

Dün vefat eden gazeteci, yazar, senarist, aktör Üstün İnanç pek çok eseri ardında bırakarak gitti. Yalnız Değilsiniz, Yazıklar Çıkmazı, Makedonya Gamzesi, İbrahim Müteferrika, Kurt Kapanı, İlk Kurşun, Göksultan Abdülhamid Han en bilindik eserleri arasında.

Usta yazar, Mart 2017'de Divanyolu Dergisi'nin 39. sayısında , Yakup Tutum'a verdiği röportajda; ilahiyat fakülteleri için yazdığı bir tiyatro oyunun yazılış hikayesini anlatıyor. O zamanki adı Yüksek İslam Enstitüsü olan ilahiyat fakültelerini tanıtmak için hazırladığı "Kurt Kapanı" isimli oyunu Aziz Mahmut Hüdayi Türbesi'nde yazıyor. İnanç, çok beğenilen bu oyunun kaybolduğunu söylüyor.

“ÖNCE BAHANELER ÜRETTİM”

Üstün İnanç parasız olduğu bir dönemde gelen teklifi şöyle paylaşıyor:

"Bir gün oturuyoruz arkadaşlarla. Adil Küçükbezirci isminde, kardeşim mesabesinde bir arkadaşım var, o geldi. “Üstün abi biraz özel konuşalım" dedi ve çekildik bir kenara. Dedi ki “Biz Yüksek İslam Enstitüleri Federasyonu Yönetim Kurulu'na girdik ve bu kuruluşu tanıtmak için bir tiyatro eseriyle başlamak istiyoruz.”

“Nasıl düşünüyorsunuz, konu ne olacak” diye sordum. “Bir konu yok, sizden istiyoruz” dedi. Ben öyle bir haldeyim ki, müthiş moralsizim ve yorgunum. Kabul etmek istemiyorum ama bunu da söyleyemiyorum. Çünkü çok sevdiğim bir insandı Adil. Bahane çıkarayım dedim".

“YA RABBİ, BU AZİZ VELİNİN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE BANA İLHAM VER.”

Sırasıyla bahaneler üreten İnanç'ın her bir bahanesi bir şekilde aşılıyor. Ardından yazılış sürecini şöyle aktarıyor:

"İmzalamışlar ve gene geldi. Bütün silahlarım bitti ve mecbur kaldım. “Bana bir yer bulun, dedim.. Asude tek başıma kalabileceğim bir ev.” Bir arkadaşları var Mehmet Yücel, Diyanet Dergisi'nin yayın yönetmenliğinden emekli oldu şimdi. O zaman, talebeliğinde Üsküdar'da Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri türbesinin bulunduğu mescidin imamlığını yapıyormuş Mehmet, Ona gittik, bekar tabi.

Buzdolabını bir açtı, komple dolu. “Her şey emrinde abi” dedi ve anahtarı verip gitti. Yatıyorum kalkıyorum kafam bomboş. Bu anlattığım yüzde yüz gerçektir. Yalan söyleyen Üstün utansın. Kesin gerçektir bu.

Napsam ne etsem bilmiyorum, rezil olacağım. Neredeyse bunalıma gireceğim. Sabahları kalkıp mescitte namaz kıİlyorum. Eve geliyorum fikir yok, gelmiyor. Benden istenen tiyatro eserini yazamıyorum.

Bir gün erkenden kalktım, sabah namazından epey önce, abdest aldım ve türbeye geldim. Demirleri tuttum ve hüngür hüngür ağlayarak yalvarmaya başladım: “Ya Rabbi, bu aziz velinin yüzü suyu hürmetine bana ilham ver.” diye dua ettim.

Sonra döndüm ve uyudum. Uyandığımda bir baktım replikler kafamda vızır vızır, sinek vızıltısı gibi dönüyor. Sonra büyük bir sevgiyle fırladım ve telefon ettim Adile “30 kişilik kadroyu hazırla” dedim.

"OYNADIK, BEĞENİLDİ, KAYBOLDU"

Muhteşem bir şey bu, o mübarek zâtın benzeri kerametlerini başkalarından da duymuştuk. Neydi o yazdığınız eser?

“Kurt Kapanı", yazdığım eser ve ilk başrolünü oynadığım, rejisörlüğünü yaptığım, 30 kişilik kadrosu olan bir eser. 30 kişi kimler biliyor müsunuz? Şu anki adı “ilahiyat” olan, Yüksek İslam Enstitüsü'nün öğrencileri. Bunların içinde kimler var? Kurtlar Vadisi ile büyük süksesi olan, Necati ve Raci Şaşmazları bilmeyen yok. Onların babası var, Abdulkadir Şaşmaz. Bu oyunun oyuncularındandı Abdülkadir.

Kurt Kapanı'nı Cağaloğlu'nda, (Milli Türk Talebe Birliği) MTTB'de oynadık. Bir sene oynadık ve büyük ilgi gördü. Fakat eser kayboldu. Kaybettiğim tek yazılı eserdir. Bunlar metafizik olaylardır...

Bakın anlattım, türbede dua ediyorum, sonra oyunu yazıyorum, oynuyoruz, oyun müthiş ilgi görüyor ve sonra oyunu kaybediyorum!"