Başı dara düşen, ona koşardı...

A -
A +
Muhyiddîn-i Rûmî hazretleri, gönül ehli bir mübârek zât idi.
Sevdiklerinden biri vardı.
Ahmed Efendi.
Bu kişi, bir sıkıntıya düşmüştü.
Bilemedi ne yapacağını.
Akıl danışmak için gidecek kapı belliydi hâlbuki.
Muhyiddîn-i Rûmî hazretleri.
O da koştu o kapıya.
Ona soracaktı bu işin çâresini.
Ancak kapı önüne geldi.
Gördü ki, çok kimseler bekliyor.
Onlar da bir iş için gelmişlerdi.
Adamcağız şaşırdı.
Ne yapsa acabâ?
Düşündü, taşındı.
Nihâyet verdi kararını.
“Bugün gideyim, yârın gelir sorarım" dedi.
O anda kapı açıldı.
Hizmetçi, elinde bir kâğıtla çıktı.
Ve ismiyle seslendi ona:
“Ahmed Efendiii!”
Adam, koştu yanına:
“Buyurun efendim!”
“Ahmed Efendi siz misiniz?”
“Evet, benim.”
Hizmetçi, elindeki kâğıdı ona verdi.
Ve tekrar içeri girdi.
Adam, merakla aldı kâğıdı.
Okuyunca hayrette kaldı!
Zîrâ o mübârek zât, Ahmet Efendi'nin danışmak istediği mesele hakkında bilgi veriyordu.
Yol gösteriyordu kendisine.
Çok sevinip buyurduğu gibi yaptı.
Ve kurtuldu o sıkıntıdan...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.