Betül Bayram Altınbaşak

Her bahar yeni bir uyanışın habercisi. Bu mevsim güzelliklerin habercisi olduğu kadar, özellikle ülkemizde öğrenciler için hayati önem taşıyan imtihanların da yaklaştığını kulaklara fısıldıyor.

Hepimizin duygularımızı paylaşacak insanlara ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yalnız ve izole edilmiş olduğumuzu hissetmeye başlarız. Ama bir dinleyen bulmak için iyi bir dinleyici olmak şarttır. Birçoğumuz söylenenlerin sadece yüzde 25'ini idrak ediyoruz

Her zaman karşınıza çıkan "karar" verme mecburiyeti hayatınıza yön verdiği için, bu kararların "doğru" alınması da kaçınılmaz oluyor. Eğer aldığınız karar; sıkıntılarınızı azaltıyorsa, sonuçları olumluysa, kendinizi iyi hissettiriyorsa ve değerlerinize uyuyorsa doğrudur.

Havalar yavaş yavaş ısınmaya başladı. Çiçekler açmak için sabırsızlanıyor. Bahar aylarında iklimle birlikte psikolojimiz de değişiyor. Kısacası depresif bir hal alıyoruz. "Depresyondayım unutuldum" diyorsanız işler iyi gitmiyor demektir...

Sağlıklı bir biçimde "en iyinin" peşinde olmanız mükemmeliyetçilik sayılmaz. Mükemmeliyetçi yönlendirilmektedir. Duyguları ve yaptığı davranışlar kendi kontrolünün dışına çıkmış gibidir. Hayatı zevkten çok ıstırapla dolmaya başlamıştır...

İnsan ilişkilerinin temelinde ağırbaşlı olmak yatar. Fakat bazen işler öyle bir hal alır ki; karşınızdakine azı dişimizi göstermemiz gerekebilir. İşte tam bu noktada imdadımıza 'hayır diyebilme' yetişir. İyi ama bunun ölçüsü ne olmalı...

Gençler, Karamanoğlu Mehmet Bey'e kulak verin. Bu günden sonra divanda, dergahta, bergahta, mecliste, meydanda Türkçe'den başka dil konuşmayın... Dükkan, otel, yer isimleri, meslekler derken İngilizce kelimeler, dilimizde kanserli hücreler gibi hızla artıyor. Bunlar da Türkçe'nin kanseri; ana dilimiz ölüyor!

Stresin, endişenin, depresyonun altında genelde 'gelecek korkusu' yatar. İş değiştirememenin, harekete geçememenin, yeni olanı kabul edememenin altında bu korku var. Bunu yenmek ise elinizde! Sadece biraz özgüven, biraz da cesaret...

Gelecek endişesi ve hayat mücadelesine, teknolojinin verdiği 'hazırcılık' ve 'tembellik' de eklenince unutkanlıklarımız had safhaya ulaştı. Öyle ki unutkanlık 65 yaş sınırından 20'ye kadar düştü. Yaşlılıkta doğal kabul edilen bu rahatsızlık gençlerde ciddi problemler oluşturuyor.

Her yıl üniversitelerden mezun olan onbinlerce genç, hayatının önemli bir dönemecine giriyor. Bu dönemde kariyer planlamasını yapanlar iş hayatında daha başarılı oluyor. ‘İş'in otoritelerinin kariyer tavsiyeleri bir yerlerde kendisine iş imkanı sağlama teşebbüsündeki gençlere yol gösteriyor.

Karne notları ile başı dertte olmayanlar için bu tatil bol bol uyumak, kitap okumak, film ve televizyon seyretmek, gezmek ve eğlenmekle geçecek. Ancak bu arada dersleri tekrar etmek de unutulmamalıdır.

Yeni yılın ilk günleri hep iki şeyi gündeme getirir; ne yaptım, ne yapmak istiyorum? 2006'ya 2005'te planlayıp da hayata geçiremediğiniz kaç isteğinizi arkanızdan sürükleyerek giriyorsunuz? Okul, iş, yabancı dil, yurt dışı, evlilik, sosyal faaliyetler, hobiler kaç kitap okuyup kaç filme gittiniz? Zaman terazisinin kefesi ne yana ağır basıyor... Yılı başarılı tamamlamak için nasıl başlamalı?

"Petir Canavarı"nı bilmem okudunuz mu? Kendisini ve diğer insanları sevmeyen bir katilin davranışları, 'kötüler'in nasıl yetiştirildiği, tatlı birkaç sözün neleri değiştirdiği çok güzel anlatılır hikayede. Okumayanlar için "Petir Canavarı" Zengo'nun ibretlik hikâyesi...

Zamanın en amansız düşmanlarından biri "ertelemektir", her öğrencide kronik olarak bulunan bu düşünce yetersizlik, huzursuzluk, suçluluk, kendinden şüphe gibi duygulara, depresyona yol açar ve çoğu zaman olumsuz sonuçlar getirir.

Sadece genetik özelliklere göre, dil ve matematik zekâsını göz önünde bulunduran klasik eğitim sistemi ve klasik zekâ testi artık tarihe karıştı. Kabul gören yeni teorilere göre doğuştan her çocukta değişik düzeylerde yedi tip zekâ bulunuyor.

Karşımızdaki kişiye yakınlık göstermek istediğimizde "kardeşim" deriz; çünkü kardeşler yakındır. Uslu uslu oynayan iki çocuğa "kardeş kardeş oynuyorlar" deriz; çünkü kardeşler iyi geçinir...

Artık hayatımızın bir parçası haline gelen internet, güvenlik tedbirleri alınmadığı takdirde kullanıcıların dünyasını karartabiliyor. Sistem yapılarındaki açıklıklardan dolayı özellikle para transferi yapanlar ve ev kullanıcıları mağdur oluyor.

Çocuğunuz 'p'yi 'd'; 41'i, 14 diye mi yazıyor? Ödevlerini tahtadan alamıyor, kitaplarının yerini mi unutuyor? Kavramlar arasında karmaşa mı yaşıyor? Bu durumda kendinizi ya da öğretmenini sorumlu tutuyorsanız, çocuğunuzun disleksi olabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurun.

"Başarma potansiyelimiz var belki ancak, bazen bir şeyler sesimizi keser, elimizi ayağımızı bağlar; beğenilmemek korkusu, dışlanma endişesi, bir yetersizlik hissi gibi birçok olumsuz duygu ve düşüncelerle kendimizi bir kıskaca alır ve öylece hiçbir şey yapmadan yaşamayı tercih ederiz. Yani kendimizden vazgeçeriz."

İndex Strateji Yarışmaları'yla hem fikirlerinizi sunarak kazanabilir hem de kendinize yeni imkanlar oluşturabilirsiniz.