Reyting millî güvenlik meselesi

A -
A +

- Çarpık ilişkilerle kurgulanmış diziler. Küfür, teşhir, şiddet, duygu sömürüsü içeren yarışmalar. Abuk subuk hareketlerle dolu spor programları. Kepazeliklerin hepsi reyting yarışının ürünü.
- Reytingin altında ise inanılmaz bir kavga var. “Buzdağı”nın bir yüzü “para kavgası” diyor, öbür yüzü ise “toplum dönüştürülüyor” diye haykırıyor. Çözüm millî reyting ölçüm şirketinden geçiyor.

Televizyon ekranlarında reyting uğruna her türlü rezalet sergileniyor. Kanallar ne ceza dinliyorlar, ne uyarı.
Hükûmet kanadından gelen “yıkım programları” şeklindeki açıklamalar ise lafta kalıyor. İşin vahimi bunlar “buz dağı”nın görünen yüzü.
Türkiye’de kamera arkasında inanılmaz bir kavga veriliyor. Kavganın sebebi 4 milyar liralık reklam pastasının nasıl bölüştürüleceği konusu.
Mesele sadece para da değil. Mesele, kazanırken sömürmek, sömürürken toplumu dönüştürmek.
Nasıl, derseniz. Konuyu baştan anlatalım.
DENETİM AMA NASIL?
Reyting ölçümü yapan şirket, Türkiye genelinde belli hanelere cihaz kuruyor. Bu evlerden merkeze gelen verilerin istatistiği yapılıyor. Böylece hangi grup insan, hangi programı ne kadar süreyle izlemiş ortaya çıkarılıyor. Bu raporlama baz alınarak televizyon programlarının reklam saniye birim fiyatları belirleniyor. Haneleri Televizyon İzleme Araştırma Komitesi’nin (TİAK) belirlediği uzmanlar denetliyor. Paneldeki haneler, sistemde en fazla beş yıl kalacak şekilde her yıl en az yüzde yirmi oranında yenileniyor. Ne var ki, ölçümün objektifliği zaman zaman tartışmalara konu oluyor.
Nitekim TİAK geçtiğimiz günlerde hanelerdeki misafir izlemelerinin toplam izlemeye dâhil edilmesi kararı aldı.
İyi de kimdir bu misafirler? Onlara niye kumanda verilsin. Ya ölçümü maniple ederlerse? Ya işin gizliliği ortaya çıkarsa? Kim misafir olduğu evin kumandasını alıp kanalları zaplar ki? Bunlar cevap bekleyen sorular.
REYTİNG SAHTEKÂRLIĞI DAVASI
Türkiye’de reytingleri 1989 yılından beri AGB-Nielsen isimli şirket ölçümlüyordu. Küresel bir firma olan AGB-Nielsen, 30 ülkede iş yapıyordu. 2012 yılında firmaya operasyon düzenlendi. İddiaya göre “deneklerin bilgilerini ele geçiren yapımcılar, evlere hediyeler göndererek reytingleri etkiliyordu.” 8 kadar kanalı ölçümleyen AGB firmasının sözleşmesi TİAK tarafından feshedildi. İsimsiz ihbarla başlayan “reyting sahtekârlığı davası” büyük tartışmalara yol açtı. Beş yıldır süren davada geçtiğimiz günlerde karar çıktı. İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi bütün sanıkların beraatine karar verdi.
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, o dönem alternatif bir arayışa girdi. TRT’yi SBT araştırma şirketine de ölçtürmeye başladı. Ancak Hanefi Avcı’nın “Cemaatin İflası/Hoca’nın Ayağının Kaydığı Yer” kitabında anlattığı reyting operasyonunun arkasında FETÖ vardı. Örgütün emniyet kısmı, AGB’nin bütün abonelerinin adreslerini tespit edip hangi evlere yeni cihazların kurulacağını organize etmişti. AGB’nin saf dışı bırakılmasıyla neticelenen operasyonun öncesinde iki ayrı ölçüm firmasıyla çalışılması kararlaştırılmıştı. SBT ve TNS...
BİRBİRİNE GEÇMİŞ İLİŞKİLER
FETÖ’nün elindeki SBT sayesinde örgüte ait televizyonlarda yayınlanan dizi ve programlar, akıl almaz bir şekilde ilk 100 listesinde hızla zirveye yükseldi. FETÖ senaristlerinin açık açık hükûmete operasyon çektiği “Şefkat Tepe” “Sungurlar” gibi diziler totalde birinci geliyordu. 17-25 Aralık süreci başlayıp FETÖ’ye operasyonlar başlayınca reyting oyunları deşifre oldu. Daha sonra SBT ve TNS iş birliğine gitme kararı aldı. AGB ile sözleşmenin feshedildiği dönem ölçüm işlemleri RTÜK’e devredilmek istendi. Ancak perde arkasındaki eller devreye girdi. İhale 60 farklı ülkede 22 bin farklı şirkete hizmet veren, 4 milyon farklı markayı izleyen İngiliz şirketi Kantar Media’nın oldu. İşin ilginci TNS Piyasa Araştırma Danışmanlık ve Ticaret AŞ’nin ticari kurumsal bir markası olarak tescilli olan Kantar Media Türkiye ile AGB’nin organik bağı bulunuyordu. Yani, ortada birbiri içine geçmiş ilişkiler ağı vardı.
Reyting millî güvenlik meselesi

TÜNELİN UCU İNGİLİZ’E ÇIKIYOR
TİAK Genel Müdürü Dursun Güleryüz’den aldığım bilgilere göre Kantar Media ile Eylül 2017’ye kadar imza atıldı. Bu tarihten sonrası için de şirket seçim süreci Mayıs 2016’da başladı ve 22 Eylül 2016 tarihinde sonuçlandı. Yerli yabancı 12 araştırma şirketi şartname aldı. Akabinde, TİAK Yönetim Kurulu TNS/Kantar Media şirketi 3+2 yıl opsiyonlu olmak üzere Ekim 2017 tarihinde başlaması planlanan dönemin de yüklenicisi olarak belirlendi.
Çok sayıda şirket ve markayı yöneten Kantar Media’nın patronu Rothschild ailesi olarak biliniyor. Çünkü, Türkiye’de reytingleri ölçüp değerlendiren ve ellerindeki rakama göre milyarlarca liralık reklamın dağıtılmasını sağlayan Kantar Media’nın bağlı olduğu yer, Rothschild ailesinin başında bulunduğu WPP PLC şirketi. Türkiye’de 40 kanal için ölçüm yapan Kantar Media; bilgisayar, tablet ve akıllı telefonları da sisteme dâhil etti.
Önemli bir pazarımızı küresel şirketlerin eline teslim etmek anlamına gelen bu tabloda yıllardır cevabı bulunamayan soru, böylesine önemli bir sorumluluğu neden RTÜK’ün yürütmediği.
DEVLET NE YAPIYOR?
Meseleyle bilgisi olan bazı önemli isimlerle konuştum. Dedikleri neredeyse ortak.
Mealen anlatıyorum: Reyting alan programları inceleyin, hep aynı. Kanallarımız şarkı türkülü, düğün dernek televizyonuna döndü. Çünkü televizyonlar çok seyredildiği söylenen programları yapıyor. “Vatandaş ne izliyorsa onu koyun” deniliyor. Belli programlar, özellikle biz izliyormuşuz gibi dayatılıyor. Siyasi programlar, şova dönük. Devlet tehlikenin farkında değil. Oyun büyük! Millî Eğitim Bakanlığının, Aile Bakanlığının, RTÜK’ün bu işi dert edinmesi lazım. Bu devlet, millî güvenlik meselesi... Kültürünü koruma, var olma meselesi. Reyting ölçümü sadece ölçüm değil. Ülke dönüştürülüyor. Toplumu popüler kültüre mahkûm ediyorlar. Reyting bu anlamda çok ciddi bir enstrüman. Kumandalar üzerinden toplumun sosyokültürel röntgeni çekiliyor. Buradan alınan veriler başka alanlarda kullanılabilir. Bu sebeple reyting ölçümleri RTÜK üzerinden yapılmalı.

Reyting millî güvenlik meselesi

İşte alternatif ölçüm sistemi

Yurttaş haberciliği diye bir kavram var. Sosyal medya ile ortaya çıktı. Artık vatandaş, haber üretiminin doğrudan içinde. Bunun önemini kavrayan ilk kanal, TGRT Haber oldu. Kanal yönetimi, iki yıl önce “Alo WhatsApp Hattı”nı uygulamaya koydu.
Vatandaş gönderdiği görüntülerle habercilik yapmaya başladı. Kanal çok iyi netice aldı. Diğerleri hemen taklit etti.
TGRT Haber Koordinatörü Ercan Seki, gece haberinde bu sefer “Online Twitter uygulaması”nı başlattı. Uygulama ana habere, ardından Fuat Uğur ile Cem Küçük’ün sunduğu Medya Kritik’e taşındı.
Kanallar Twitter mesajlarını manuel olarak ekranlara getiriyordu. TGRT, işi canlı olarak yapmaya başladı. Mesaj, küfür ve hakaret içermiyorsa bir kişinin Tweeti 30 saniye içinde ekrana düşüyor.
İş o kadar interaktif ki #TGRTdeKonuşuyoruz #tgrtdenmesajim başlıklı mesajlar bir haftadır Trend Topic listesinde... Yani ilk 10’da.
Hashtag’ler günlük 10 bin Tweetin altına düşmüyor. Özellikle gençlerin ilgisi büyük. TGRT izlememiş olan kitleleri de ekranla buluşturuyor.
Müthiş bir alternatif reyting ölçümü... Ama gelin görün ki, TNS’nin listesinde durum tam tersi. Neden?

Reyting millî güvenlik meselesi

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.