İhanetin ilk evresi hırsızlıktı

A -
A +
Olay Brezilya’da geçiyor ama sonuçta Kıbrıs’a kadar uzanıyor.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Oteller Komitesi ve meclis üyesi Aydın Karacabay’ın bir anısı. Bana da aktaran yakın dostum Mahmut Özden.
Çeşitli etkinlik ve temaslar için gittikleri Sao Paulo’da konsolosumuzu da ziyaret ediyorlar. Ama tam kapıdan girerlerken bina önünde uzayan kuyruğu görüyorlar. Onlarca Brezilyalı, ellerinde bir takım evraklarla sıralarını beklemekte. Karacabay konsolosla hoş beşten sonra bina önündeki kuyruğun sebebini soruyor.
Konsolos “İsim onayı için geliyorlar” diye yanıtlıyor.
Nasıl yani? Açıklıyor Konsolos:
Milyonlarca Brezilyalı ülke televizyonlarında yayınlanan Türk dizilerini öyle tutkuyla izliyor ki bazıları yeni doğacak bebeklerine dizilerde görüp hayran kaldıkları kahramanların isimlerini takmak istiyorlar. Ancak Brezilya nüfus idaresi bu yabancı adların bir “insan ismi” olduğundan emin olmak için Türk elçiliklerinden belge istiyor. Brezilya vatandaşları da misal “Doğacak çocuğuma (Gülperi, Onur, Kıvanç, Tuba, Süreyya, İpek, Miran vb.) adını takmak istiyorum. Bu bir insan adı mıdır?” yazan bir dilekçeyle başvuruyor, konsolosluk yetkilileri de bunu onaylayarak kaşe basıp veriyor.
Kapadokya’ya Japon turistlerin akın etmesinin sebebi orada yıllarca yayınlanan Asmalı Konak dizisi. Ezel adlı dizi 50 ülkede yayınlandı. O 50 ülkenin tamamına da mobilya satıldı. Dizilerde görülen yalılar, şehirler turizmin ilgi alanı.
Örnekler çok fazla. Bu etki öylesine yüksek ki ABD ve küresel Batı’nın Türkiye’ye yönelik oluşturmaya çalıştığı çarpık algı yeterince karşılık bulamıyor. Kızgınlar.
Bu yüzden Amerika’nın baskısıyla Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi peyk ülkeler Türk dizilerini yasakladı. Oradakiler uydudan izliyorlar. ABD’li firmalar Türk dizilerini yayınlayan Balkan ülkelerinin televizyonlarını “Dizilerinizin arasına Amerikan malı ürünlerin reklamını vermeyiz” diye tehdit ediyorlar. Benzer bir tehdidi de İspanyol televizyonlarına “Size format vermeyiz” diye yaptılar ama işlemedi.
Turizm gelirlerimizin bu yıl rekora koşmasını bekliyoruz.
İstanbul Havalimanı yolcu sayısında beklenen rakamları yakalayacağının sinyallerini şimdiden vermeye başladı.
Sağlık turizminde dünya üçüncüsü olduğumuz tescillendi. Avrupa’da birinciyiz. Dünya Sağlık Turizmi Konseyi verilerine göre bu durum. Geçen yıl sağlık turizminden 8 milyar Dolar gelir elde edildi ve 1 milyona yakın tedavi amaçlı turist geldi.
Peki, bu yılki İDEF’i (Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı) gezdiniz mi? Geçen 3 Mayıs’ta yapıldı. Zırhlı muharebe araçları, insansız kara araçları, SİHA ve İHA’lar, roketler, güdümlü füzeler gibi yerli ve millî ürünlerimizin sergilendiği Türk Savunma Sanayii stantlarını özellikle. Hepsi ihraç ediliyor. Katma değerleri çok yüksek.
Siz gezmediniz belki ama yabancılar geziyor ve görüyorlar gelişmişliği.
Bu dört sektörün gelişmişliğinin altındaki temel faktör devletin bu sektörlere verdiği destek.
Alman Dış İstihbarat Servisinin (BND) yayın organı Doyçe Velle (DW) yayınlamaz bu haberi ama buradan okuyun.
Berlin’de geçtiğimiz ay 40 bin Alman, ev kiralarının yüksekliğini protesto etti geçen ay. Bunu geçen hafta Hamburg’daki gösteri izledi.
Almanya’da büyük şehirlerde yaşanabilir bir evin kirası 1.500-2.000 avro arasında değişiyor. Küçük şehirlerde ise 800-1.500 avro arası.
Almanya’da asgari ücret 1100, avro. Aynı zamanda yoksulluk kriteri. Tamamı kiraya gidiyor. Ev zaten alamıyorlar. Yayınlanan resmî verilere göre Almanya’da 5 kişiden biri yoksul. Bu, göçmenlerde üçte bir oranında.
İstanbul’da asgari ücret olan 2.200 liranın altında binlerce kiralık ev bulabilmeniz mümkün. Anadolu’da ise ev kiraları asgari ücretin dörtte biri fiyatına. En pahalı ev 750-1.000 lira.
“He he Almanya bizi kıskanıyor” klişesine sarılan çok. Şu bir gerçek, Almanlar bu zevzeklerden daha akıllı ve yaklaşmakta olan tehlikeyi görüyor kendileri için. Tıpkı Amerikalılar gibi. Bizi dövizle terbiye etmek istemelerinin, olmadı terör ve darbeyle tehdit etmelerinin sebebini biz biliyoruz buradaki ahmaklar anlamasa da.
Bir an bile bizi rahat bırakmamak için sözleşmiş gibiler. Buna rağmen sanayi üretimi geçen ay yüzde 2,1 arttı. Cari açık ise yıllık 12,8 milyar dolara indi. Rüya gibi âdeta.
Bu yüzden aceleleri vardı ve “şehir devleti” olarak gördükleri İstanbul’u ele geçirmeyi ilk hedef olarak önlerine koymuşlardı. Kazanamayacaklarını anlayınca hırsızlık yaptılar.
YSK’dan seçimlerin yenilenmesi kararı çıkınca da önce Der Spiegel, ardından Forign Policy’de yazan ajan bozuntusu alçaklara “Türkiye’de iktidarın demokratik yollardan değiştirilmesi imkânı kalmamıştır” tehditleri ettirdiler.
Guaido çakmasının Kıbrıs’a ilgisinindevletin kozmik bilgilerine dadanmak istemesinin ardındaki etkenin ne olduğunun da farkındayız.
Çünkü Türk donanmasının Doğu Akdeniz dâhil üç denizde yaptığı askerî tatbikat ve kıta sahanlığımız içindeki petrol ve doğalgaz arama çalışmalarından rahatsızlar.
Türkiye’yi teslim almak istiyorlar.
Olmayacak duaya âmin.
NOT: Bu videoyu mutlaka izleyin. Prof. Dr. Sencer İmer’in konuşması. Tane tane anlatmış ABD’nin saldırı hazırlığını.
https://www.youtube.com/watch?v=t2dZ79gO29I
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.