ABD, Türk askerî eğitimini yeniden ele geçirmek istiyor

A -
A +
Pentagon ve CIA’in gayriresmî uzantısı RAND Corporation adlı kuruluş, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin geleceğine dair 200 sayfalık bir rapor yayınladı. Rapor, Türkiye’nin milliyetçi rotasından ve Rusya ile ilişkilerinden rahatsızlığı dile getiriyor.
Raporda açıkça yazılmayanın ne olduğunu biliyoruz:
“TSK içindeki FETÖ’cü diye adlandırılan adamlarımız korunmalıdır.”
Hatırlayalım, CENTCOM, yani ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Joseph Votel, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olması, FETÖ’cü darbecilerin tutuklanması üzerine yaptığı açıklamada, Türkiye ABD ilişkileri adına endişeli olduğunu belirterek “Tutuklanan askerler ABD ordusunun yakın müttefikleridir” demişti.
Ancak bir önemli nokta var ki aslında meselenin bam teli.
 
“ASKERÎ OKULLARDAKİ MÜFREDATI BİZ BELİRLEYELİM”
 
RAND Corporation, ABD’nin Türkiye’deki Millî Savunma Üniversitesinin (MSÜ) müfredatının belirlenmesine ilişkin pozisyon elde etmesi gerektiğini de belirterek amacı alenen ortaya koyuyor:
“…ve Türk askerî öğrencilerinin ABD’deki okullara gönderilmesinin önü kapatılmamalıdır. Bu adımlar, ABD ve NATO ile sürdüreceği ikili ilişkileri güçlendirme noktasında Türk askeriyesinin gelecekte izleyeceği yol üzerinde etkili olacak ve Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.”
İşte budur.
 
EĞİTİMİ ELE GEÇİR, ÜLKE SENİNDİR
 
Türk askeri ta 1940’lı yıllardan itibaren imzalanan ABD-Türkiye anlaşmaları süreciyle birlikte “eğitilmeye” başladı. Günümüze kadar uzanan darbeler tarihinde bu “eğitilmiş” askerler başrolü oynadı. Votel 15 Temmuz darbe girişiminde tutuklanan alçakların arkasından boşuna ağlamıyor.
15 Temmuz’da fail FETÖ’cü darbeci subaylar ve generallerdi. Küçük bir oranda da olsa Kemalist-Atatürkçü subaylarla generaller de vardı. Ancak bundan önceki darbelerde Kemalist müfredatla Amerikancı askerî külliyatın harmanlanmasından oluşan bir eğitimle yetişmiş olan Türk subaylarını görüyoruz darbelerdeki Cunta komutanları ve alt kademe ekipleri olarak.
 
ATATÜRKÇÜLÜKLE AMERİKANCILIK UZLAŞABİLİR Mİ?
 
15 Temmuz darbe girişimine bile FETÖ’cülerin “Atatürkçü-Kemalist” bir hava verip “Yurtta Sulh Konseyi” olarak bildiri yayınlamak istemeleri bu çizgide olanların Türkiye’de kitlesel bir karşılığının bulunmasından kaynaklı. Nitekim tüm bu türden Amerikancı Kemalist darbeleri destekleyen kitlenin başında gelen CHP tabanı bu yüzden FETÖ’cü darbecilerin ağzını sulandırmıştır.
 
FETÖ’NÜN ABD’YE SAĞLADIĞI “İSTEDİĞİN KADAR KÖPEĞİN OLURUM ABİ” KONFORU
 
Ancak 15 Temmuz travmasının ardından bugün Atatürkçüler açısından gelinen nokta Amerikancılıkla Atatürkçülük ve Kemalizm’in eskisi kadar barış içinde bir arada duramayacağı gerçeğidir. Çünkü Amerika, TSK içine sızdırdığı FETÖ’cülerin onlara sağladığı “İstediğin kadar köpeğin olurum abi” konforu sayesinde artık milliyetçi ve yurtsever olanlara ülke çıkarlarını ABD çıkarları içinde eritme imkânı bile tanımamakta, ondan taşıdığı “ulusal endişeleri” bir tarafa bırakmasını istemekte.
Şimdi 15 Temmuz gibi bir belanın ardından MSÜ’de yerli müfredat belirlediğimizi ve askerî öğrencileri ABD’ye göndermediğimizi RAND Corporation’dan öğreniyoruz.
İyi de ediyoruz. Yani aman diyeyim burada.
Peki, sivil eğitimimiz ne olacak?
Batı değerlerine bağlı, millîlikten uzak, taklitçi ve özenti, gardırop Atatürkçüsü eğitimimiz ne olacak?
Bilen var mı?
Bu da ayrı bir konu ve çok çarpıcı. Yazacağım.
 
Ankara sokaklarındaki FETÖ’cü propagandacılar sizin eseriniz

FETÖ davalarından biri de eski Hava Harp Okulu öğrencisi 72 sanıkla ilgili.. Geçen hafta karara bağlandı. Toplam 70 sanık "Anayasayı ihlal"den müebbet hapisle cezalandırıldı.
Dava temyize gidecek ama FETÖ şimdiden “Hepsi masum çocuklar, bir şeyden haberleri yoktu, öylesine gidiyorlardı, silahları ellerine tatbikat diye verdiler, çocuklar tatildeydi kokteyl var diye çağrıldılar” benzeri savunmalarla kampanyaya devam ediyor. Kimi avukatlar da müvekkillerinin emir komuta zinciri kapsamında hareket ettiğini belirterek bunun örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyorlar. Ama bu arada WhatsApp yazışmaları da iddianamede yer alıyor. Yapılan aramalarda FETÖ ile bağlantılar konusunda birçok öğrenci ile ilgili delil toplandığı anlaşılmakta iddianameden.
Ancak küçük bir nokta. Kararı yargı verecek de eğer emir komuta zinciri masumiyet delili ise o vakit 252 vatandaşımızı şehit edenler de binlerce gazimizi yaralayanlar da emir komuta zinciri içinde masum mu?
Adalet 252 şehidimizin ve binlerce gazimizin gözünün içine bakılarak sağlanmalı.
Yaşları küçük diyorlar. Onlarcası 18'den büyüktü. Kaldı ki 18'den küçük olup da cinayet işleyenler, suça bulaşanlar serbest mi bırakılıyor?
252 şehidimizin içindeki 15'liler için diyeceği olan var mı?
Yasa belli. Yargıya güvenmek zorundayız.
Ama FETÖ şimdiden kampanyaya başladı. Sanıklardan birinin annesi olan Melek Çetinkaya adlı bir kadın eyleme başladı. Yanında top sakallı bir adam belirdi ve Ankara metrosunda ve Güven Park’ta hükûmete ve Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar’a hakaretler yağdırıyor, beddualar ediyor. Dediğine göre Mansur Yavaş’tan izin almış.
Peki, bu karanlık adamlar nereden cüret buluyorlar sizce?
Onlar avaz avaz provokatif propagandalar yaparken metrolardaki vatandaşlar neden öylece bakıyorlar.
 
Sebep-1: FETÖ davaları konusunda vatandaş yeterince bilgilendirilmiyor.
Sebep-2: FETÖ davalarıyla ilgili kara propaganda yapılıyor ve algı oluşturuluyor.
Sebep-3:FETÖ davalarında çıkan ve adalet duygusunu aşındıran kararlar vatandaşta duyarsızlığa, itimatsızlığa neden oluyor. Bülent Arınçların, Kadir Topbaşların damatları, FETÖ Borsası lafının çıkmasına sebep olan FETÖ’cü büyük iş adamlarının teker teker serbest bırakılması, FETÖ’cü darbeci Metin İyidil’i serbest bırakan hâkimlerin görevden alınmak yerine tayin edilmesi vb. olaylar buna örnek.
Tamam şimdi bunlardan dördü gözaltına alınmış, güzel ama dikkat edilmediğinde, hassas olunmadığında işte böyle top sakallı FETÖ’cüler ortaya çıkar bağıra bağıra propaganda yapacak cüreti kendilerinde bulurlar.
 
Fuat Uğur'un diğer yazısı
Ankara sokaklarındaki FETÖ’cü propagandacılar sizin eseriniz
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.