Vicdansızlığı bırakın artık, yeter!

A -
A +
Son olarak Dr. Yavuz Kalaycı’yı kaybettik. Doktorumuz, şehidimiz virüs nedeniyle anne ve babasını da kaybetmişti. Onların acısını yaşarken kendi de kurban oldu. Eşi ise şu anda hastanede mücadele veriyor.
Dr. Yavuz Kalaycı ölmeden önce vasiyetini bıraktı:
“Çocuklarım çok küçük, sahip çıkarsınız değil mi?”
Onlar en ön saftaki Mehmetçiklerimiz. Her biri bizim hayatımız için savaşıyor. Sizi sizden kurtarmak için. Siz ise sürekli “Kendimi de öldürmek istiyorum, etrafımdakileri de, doktorları, hemşireleri ve tüm sağlık çalışanlarını da” diyerek başıboş sokaklara çıkıp aylak aylak dolaşıyorsunuz.
En yaygın sloganı “Amaaan bana bir şey olmaz” bu vicdansızların.
Sana bir şey olmaz tabii. Ama sen bağışıklığı düşük birine bulaştırırsın ona bir şey olur. O ise hastanede kaybettiğimiz Dr. Yavuz Kalaycı gibi diğer doktorların önüne gelir.
Hadi “İki saat öncesinden duyuru yapılmaz” dedin anladık.
Bu kez bir hafta öncesinden duyuruldu “Hafta sonu sokağa çıkma yasağı var” diye. Ama sen yine de son gün marketleri tıklım tıklım doldurdun. Sonra da kameraların karşısında yılışık yılışık “Napiiim taze sebze meyve yemeği seviyoruz” dedin. Taşıyıcı olduğunu umursamadın bile. Oradaki tezgâhtar kızı hasta ettin ve o kızcağız Dr. Yavuz Kalaycı’nın önüne geldi.
“Sıkıldım evde artık” diye kendini sokaklara atıp çarşı pazar dolaştın. Ne maske taktın ne de mesafeye dikkat ettin. Maske takmayan pazarcılarla al takke ver külah. Sonra evine gidip anana babana bulaştırdın. Anan baban hasta oldu ve Dr. Yavuz Kalaycı’nın önüne geldi.
Sokağa çıkma yasağı biter bitmez gece yarısı içki bayisini açtırıp virüs kapmış satıcının ellediği rakıyı alıp evinde zıkkımlandın. Sonra hasta oldun, Dr. Yavuz Kalaycı’nın önüne geldin.
Ekmeğin tazesini severmişsin, gittin kuyruğa girdin, tepeleme dolu fırından ekmek seçe seçe bir hâl oldun. Naylon torba ellemekten virüsü kaptın sonra kendini Dr. Yavuz Kalaycı’nın önünde buldun.
Kıtlıktan çıkmış gibi pazarlarda ne bulursan filene doldurdun, yine de gözün doymadı.
Evinde parti yaptın, kızlı erkekli. Aşna fişnede sınır tanımadın. Sonra aranızdan yarısı anasına babasına, kardeşine bulaştırdı, onlar Dr. Yavuz Kalaycı’nın önüne geldi.
Komşunun cenazesi oldu, taziyeye gidip ölenin yakınlarıyla sarılıp koklaştın. Taziye evindekilerin yarısı Dr. Yavuz Kalaycı’nın önüne geldi.
Üç kuruş için dolmuşuna 30 kişi doldurdun, o minibüse binenlerin yarısı kendisini Dr. Yavuz Kalaycı’nın önünde buldu.
Belediye Başkanı oldun, muhaliftin, hükûmetin salgınla mücadelede başarısız olmasını istiyordun. Halkın yüzde 70’i sokaklara çıkmıyor diye otobüs sefer sayılarını, hatları iptal edip otobüsleri garajlara çektin, metro vagonlarının sayısını azalttın, salgın artsın diye ellerini ovuşturdun. Öyle vicdansızsın ki o otobüslerde, metro vagonlarında balık istifi seyahat edenlerin yarısı kendilerini Dr. Yavuz Kalaycı’nın önünde buldu.
Şimdi bunlardan birine “Niye bunu yapıyorsun, bak senin yüzünden doktorlar, hemşireler hayatlarını kaybediyor” desen muhtemelen şu cevabı verir:
“Ben ne yaptım ki o doktora, tanımam etmem”
Ey vicdansız. Senin yüzünden bu vakaların sayısı bir türlü azalmıyor ve sonra doktorun önüne gidiyor. Ve o doktorların işi bir türlü bitmiyor, nefes alamıyor, dinlenecek dakika bulamıyor. Bu kadar üst üste gelen vakadan sonra boş bulunduğu an virüs ona bulaşıyor ve hayatını kaybediyor.
Yeter artık, yeter bu vicdansızlık!
Utanın yahu. Ne iflah olmaz yaratıklara dönüştünüz siz?
Bu halkın yüzde 60-70’i kurallara uyup 45 gündür evlerinden dışarıya adım atmıyor.
Dr. Yavuz Kalaycı’nın gözü açık gitti. Anneleri de şu anda virüse karşı mücadele veren iki küçük kız çocuğu için babalarının “Çocuklarım çok küçük, sahip çıkarsınız değil mi?” diye bıraktığı mesajı görüp de nasıl hâlâ vicdanınız sızlamıyor? İnsanlıktan bu kadar nasipsiz misiniz?
Sevgili arkadaşım TV100’ün Genel Yayın Müdürü Alican Değer aradı her zamanki gibi sabah yolda giderken. “Trafik çok yoğun, bunun acısı çıkar Fuat” dedi.
Oysa aynı Alican bundan 10-15 gün önce beni aradığında “Ooh mis. Trafik bomboş, kimse caddelerde yok, yakında yırtarız bu işten” diyordu mutlulukla.
Yok, yok! Başka bir şey yapmak lazım bu azgınlığa, başka bir şey.
Hiç hayra alamet değil bu.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Talimatı veren Canan Kaftancıoğlu da Paralel Devletçi mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.