CHP İstanbul İl Başkanı
Canan Kaftancıoğlu, Üsküdar İlçe Başkanı
Suat Özçağdaş’ı öyle anlaşılıyor ki
“Git Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin fotoğraflarını çek” diye görevlendirmiş.
Canan Kaftancıoğlu
röntgenci değil kuşkusuz. Yamağı
Suat Özçağdaş’ın da röntgenci olduğunu düşünmüyorum ama önceki akşam
elindeki fotoğraf makinesiyle Fahrettin Altun’un evinin önünde gezinirken koruma polisleri tarafından fark edilince tavuk gibi kaçması açıkçası beni şüphelendirdi.
Kaçarken
“Tekrar geleceğim” diye efelenmesi ve sonrasında attığı Tweet’le
“Kaçak inşaat yapılıp yapılmadığına baktım. Kent suçlarına izin vermeyeceğim” diye yazması üzerine merak ettim.
Fahrettin Altun’un evini dikizleyip fotoğraf çeken Suat Özçağdaş, koruma polisleri üzerine gelince
neden delikanlı gibi karşılarına dikilip “
Ben kamu adına buradayım, kent suçlarını kontrol etmek üzere Canan Abla’m tarafından görevlendirildim ve kent suçu var mı yok mu diye bakıyorum” diyemedi o vakit?
Tabanları yağlayıp kaçmış zibidi.
Attığı Tweet ile fotoğraf çektiğini önce inkâr eden ilçe başkanı, gözaltında
fotoğraf çektiğini kabul etmiş.
OLAYIN GERİYE DÖNÜK HİKÂYESİ; NEDEN FAHRETTİN ALTUN HEDEF SEÇİLDİ?
Biliyorsunuz
Canan Kaftancıoğlu’nun da içinde bulunduğu 10 Aralık Çetesi, CHP’yi ABD güdümünde bir
“sosyalist” partiye dönüştürmek üzere FETÖ tarafından şu anda
kullanışlı aparat olarak tanımlanıyorlar. Bu çete son zamanlarda
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği gibi Paralel Devlet Yapılanması modeli geliştirmeye çalışıyorlar. Bu yüzden de
“korunmasız” ve saldırıya açık olarak tanımladıkları ama kamuoyunca
“Güçlü” görülen isimlere saldırıyorlar ki
“Aslında biz devletiz” algısını güçlendirebilsinler.
Ekrem İmamoğlu da hani sık sık
“Ben devletim” diyor ya, aynı organize fesatlığın ürünü.
İşte,
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun onların gözünde bu tanıma uygun bir isim.
Kuzguncuk Mahallesi’nde sokak arasında 50 metrekarelik kullanım alanı olan restore edilmiş eski bir Rum evinde oturuyorlar. Çocukları devlet okuluna gidiyor. Eşi çalışıyor.
Mütevazı bir hayatları var ama dışarıdan bakarsan koskoca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı.
Tam dişlerine göre.
İlk önce Cumhuriyet gazetesine
“Fahrettin Altun’un Boğaz kenarındaki yalısının önüne yaptırdığı pergole inşaat, belediye tarafından yıkıldı” içerikli bir haber yaptırdılar.
CUMHURİYET’İN YALANLARI NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Cumhuriyet’in yalan haberi büyük tepki topladı, mahalle sakinlerinden biri
Şükriye Tutkun olan iki kadın sanatçı gerçekleri anlattı.
*Birincisi ev yalı değildi, deniz kenarında asla değildi.*Ev 45-50 metrekare zemin üzerine kurulu eski Rum evlerinden restore edilen mahalle içinde, yani iç tarafta, sokak arasında bir evdi.“Orta hâlli insanların oturduğu bir mahalledeydi.*Fahrettin Altun’un evi ile birlikte 7-8 evin görüş alanında bulunan ve yıllardır satılmadığı için boş ve mezbelelik hâlde bulunan bir arsa vardı. Fahrettin Altun orayı kendi cebinden biraz ıslah etmek ve sosyal hâle getirebilmek üzere, tüm mahalleliye açık olarak iki banklık oturma yeri ve bir çardak yaptırmıştı. Belediye’nin mezbeleliği ıslah etmek yerine marifetmiş gibi yıktırdığı yer
burasıydı.
İKİNCİ PROVOKASYON CANAN KAFTANCIOĞLU VE EKİBİNDEN GELİYOR
Tabii
CHP ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Cumhuriyet gazetesi gerçek ortaya çıkıp
rezil olunca Canan Kaftancıoğlu imzasıyla ikinci bir provokasyon kaçınılmaz olmuştu.
Canan Kaftancıoğlu, Suat Özçağdaş adlı yamağına görev verdi ve
bu iğrenç provokasyonun altına imza attı. Suat Özçağdaş’ın tutuklanması sağlanacak ve bunun üzerinden
bir mağduriyet oluşturularak propaganda yapılacaktı.
Ama bu arada
çocuklarıyla birlikte o evde yaşayan bir aileyi taciz etmişler, mahallede huzur bırakmamışlar ne gam.
Canan Kaftancıoğlu çok pişkin biçimde
Suat Özçağdaş’ı destekleyen Tweet’lerini atarken ilginç cümleler kurmuş. Bakın ne diyor:
“CHP ilçe başkanına kamunun malını koruduğu, halkın hakkını, hukukunu gözettiği için kimse dokunamaz. Devletin nüfuzu halkın hakkını korumak için var ve bunu isteseniz de istemeseniz de öğreneceksiniz. Şehir eşkıyası hukuk tanımayıp kaçak iş yapanlara denir bunu da öğreneceksiniz”
BU TEHDİT DİLİNİ VE ÜSLUBUNU TANIYORUZ
Canan Kaftancıoğlu
kamunun malını korumak üzere DEVLET’in nüfuzunu kullandığını söyleyip tehdit ediyor ve
Fahrettin Altun’u şehir eşkıyası olarak nitelendirip hakaret ediyor ve
“Bunu size öğreteceğiz” diye de yüksek perdeden esip gürlüyor.
Bu tehdit dili çok tanıdık.
PKK ve DHKP-C’nin dili. Üslup da aynı.
Gezi vandalizminin izleri var o cümlelerde.
İktidar erki ellerine geçtiğinde yapabileceklerinin fragmanı âdeta.
Biz geçmiş yıllardan
kendilerini sosyalist-komünist olarak tanımlayan kimi pespayelerin aslında ne denli acımasız ve faşist olduklarını biliyoruz.
Canan Kaftancıoğlu’nda ise Romanya’ya yıllarca hükmeden komünist diktatör
Nikolay Çavuşesku’nun kifayetsiz muhteris karısı
Elena Çavuşesku’nun hırs, kindarlık, öldürme ve nefret potansiyeli var.
Bu potansiyeli çok iyi tanıyorum. Çeşitli
psikolojik nedenlerle kapağı devrimci gençlerin arasına atan genç kızların zaman içerisinde
yamandıkları erkeklerinden bile acımasız faşistlere dönüştüklerine şahit oldum. Komünizmin tarihi bu türden acımasız
“Devrimci Kezban”larla dolu. Mao’nun daha yaşarken ülkeyi teslim etmek zorunda kaldığı
Dörtlü Çete kurucusu ölüm kraliçesi karısı Jiang King’de de aynı potansiyel mevcuttu.
CANAN KAFTANCIOĞLU PARALEL DEVLET KURDU DA HABERİMİZ Mİ YOK?
Canan Kaftancıoğlu bu işi
“DEVLET ADINA” yaptıklarını söyleyerek esasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın
PARALEL DEVLET KURMA sözlerini doğrulayan bir tutum içinde olduklarını da kanıtlıyor.
Devlet böyle mi çalışır?
Yani, partinin ilçe başkanına
“kamu adına” görev verip
“Git şunun evini gözetle, fotoğraflarını çek, bak bakalım kent suçu işlemiş mi” diye mi görevlendirir?
CHP’nin geçmişinde bu var, biliyoruz. Parti teşkilatları aynı zamanda ülkeyi yönetirdi. Türkiye’deki komünistlerin CHP ile mayalarının tutmasının sebebi bu. Aynı faşist geçmişten besleniyorlar.
YA GERÇEK DEVLET DE SENİN YAPTIĞINI YAPARSACanan Kaftancıoğlu için bir soru var şimdi gündemde:
Eğer dediğin gibi sen
“devlet adına” Üsküdar İlçe Başkanı’nı görevlendirip Cumhurbaşkanı’nın İletişim Başkanı’nın evini gözetlettirip fotoğraf çektiriyorsan ve bunu kendinde hak olarak görüyorsan,
gerçekten devlet olan devletin ellerindeki imkânları kullanıp da birilerinin evlerini, evinin içini, her yerini
“Bakalım bu paçozlar kamuya ya da devlete karşı suç işliyor mu? Terörist faaliyet içinde mi?” diye gözetlemesine
eyvallah diyecek misin?
Bir ailenin mahremine yönelik bu denli
mütecavizkâr olabildiğine göre devletin mütekabiliyet esaslarını uygulamasına da ses çıkarmayacaksın o vakit.
BU AHLAKSIZLIĞIN HESABINI VERMELİLER
Canan Kaftancıoğlu’nun ve tetikçilerinin bu ahlaksızlığı ve edepsizliği yanlarına kâr kalır mı bilemiyorum.
Gemi azıya aldıkları bir gerçek.
Evet, geçmiş dönemlerin köhne ideolojilerinin CHP’de parazit olarak varlığını sürdürmeye çalışan uzantıları,
FETÖ desteğiyle bugün her türlü çirkefliği yapabiliyorlar.
Ne yazık ki bıraktığımız yerde otluyorlar hâlâ.
Türkiye’de sosyalist parti olgusu neden başarılı olamadı diye hep üzülürüm.
Olamadı çünkü ne yazık ki
“Sosyalistim” diye ortaya çıkanlar evvelden
“Emperyalist” diye savaştıkları ülkelerin ve istihbarat servislerinin
uşağı ve köpeği olmayı başardılar. Halk da bunu gördü ve onlara yüz vermedi. Şimdi parazit olarak partilerin sırtlarında yaşamaya ve etkili olmaya çalışıyorlar. Tamamen
CHP’yi ele geçirseler bünye dışarıya atacak onları. Bu yüzden partiye sızmaya, kendilerini saklayarak yapıyı dönüştürmeye çalışıyorlar.
Aslında yalnızca CHP değil, Türkiye’nin tamamı bu mayası bozukları bünyeden atmalı.
Yoksa ülkeye rahat yok.
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYINVicdansızlığı bırakın artık, yeter!