Yalanlar ve savunmada bile geç kalan iktidar

A -
A +
Kabul edip yüzleşelim.
YALAN artık muhalefetin tek ve biricik HAKİKATİ.
Muhalefet, partisiyle ve medyasıyla, yalanlarını dünyanın tek gerçeğiymiş gibi kabul etmeye hazır kitlelerinin verdiği cesaretle, kamuoyunu aldatma operasyonlarını başarılı biçimde sürdürüyor.
Muhalefetle kitlesi arasındaki bu hastalıklı ilişki biçimi, bugün Türkiye’nin en büyük belası olarak karşımızda duruyor.
O hâlde ne yapılmalı?
Defalarca yazdım. Hatta “AK Parti’deki KARA DELİK” diye başlık attım. Yıllardır aynı şey, ama son günlerde iktidar yine nal topluyor iletişimde ve sosyal medyada.
Türkiye şu anda müthiş bir sınavdan geçiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve koordinasyonunda koronavirüs salgınıyla çok başarılı, göz kamaştırıcı bir mücadele yürütülüyor.
Muhalefet ise bu mücadeleyi gölgelemek için her gün yeni bir yalanı, iftirayı, olmadı darbe imasını dolaşıma sokuyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eviyle ilgili iğrençliklerinin daha dumanı tüterken yenileri devreye sokuldu.
 
T3 VAKFI’NA İFTİRAYA ZAMANINDA GÜÇLÜ KARŞILIK VERİLSEYDİ BUGÜNÜ YAŞAMAZDIK
 
Teröristleri Meclis’e sokup konuşturan CHP Milletvekili Veli Ağbaba, ülkemize vatan savunması için altın değerinde İHA’ları, SİHA’ları ve daha nicelerini armağan eden Selçuk Bayraktar’ın başında olduğu T3 Vakfı’nı ve onların hayranlık uyandıran teknolojik başarılarını gölgelemek için iftira atma görevini üstlenmişti. Selçuk Bayraktar tek başına televizyonlara çıktı, konuştu, Twitter hesabından yazdı, belgeleri paylaştı. Ama yalanlar eblehleri çoktan tutsak almıştı bir kere. Vaaay, T3 Vakfı demek İBB’den 41 milyon lira destek almış ha!
İstediğin kadar yırtın. 
Size şu kadarını söyleyeyim. T3 Vakfı ile ilgili Veli Ağbaba’nın yalanını çürüten ve mahkemeye sunulan belgeyi taa geçen yılın EKİM ayında Twitter hesabımdan paylaşmıştım. Çünkü, bu iftirayı o zaman da Ekrem İmamoğlu speküle etmiş, Selçuk Bayraktar yine cevap vermişti.
İBB avukatı tarafından mahkemeye sunulan belgede, T3 Vakfı’na İBB tarafından herhangi bir para yardımı yapılmadığı belirtiliyordu.
O belge bana AK Parti teşkilatından bir isim tarafından gönderildi, yeterince duyurulamadığı için. Ben de yayınladım ama bir tek Takvim ve Akit gazetesi bu haberi verdi(*) bana atfen. Onun dışında iktidara yakın medya ve kalemşorlarından hiçbiri ilgi göstermedi bu belgeye.
 
MAHFİ BEY'İN EKONOMİ BİLİMİNE “KATKISI” OLAY OLDU
 
Sonra bir bakıyorsunuz Ekonomi Yazarı Mahfi Eğilmez bir makalesinde kendine özgü bir “yöntem”le hesap yaparak Merkez Bankası’nın döviz rezervinin EKSİ 2,7 milyar dolara düştüğünü yazıyor.
İktidar kanadından yine ses yok. Merkez Bankası’nda döviz rezervinin bittiği yalanı milletin ağzına sakız olmuş bile.
Peki, gerçek ne?
Gerçek tabii ki Mahfi Eğilmez’in yazdıklarının tam tersi. Merkez Bankası’nın kullanılabilir rezervi 123 milyar dolar.
 
İNGİLİZ ELÇİ OLMASA YANMIŞTIK
 
Durmuyorlar. Bu kez İngiltere’deki Guardian gazetesinin yalanı, Türkiye’deki Karanlık Oda ve Alman devlet kuruluşu DW ile dolaşıma sokuluyor. Türkiye’den İngiltere’ye satıldığı söylenen 400 bin adet tıbbi kıyafet, testleri geçemediği için iade ediliyormuş.
Aradan bir gün geçiyor, çıt yok. Doğrusu ne arkadaş bunun?
Ne zaman ki İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Dominick Chilcott 7 Mayıs saat 21.00 civarında tweet atıyor ve biz gerçeklerden haberdar oluyoruz. Büyükelçi Türkiye’den yollanan 400.000 adet kişisel koruyucu ekipmanın kullanılamaz hâlde olduğuyla ilgili Birleşik Krallık medyasında yer alan haberlerin doğru olmadığını, hükûmetlerinin Türk hükûmetine 68 bin adet kişisel koruyucu ekipman ihtiyacına desteğinden dolayı müteşekkir olduğunu yazıyor.
Aslında ortada 400 bin tıbbi kıyafet de yok. İngiltere bir Türk özel şirketiyle anlaşma yapmak istemiş ama şirket yükümlülüğünü yerine getirememiş ve gönderememiş siparişi.
Ve aradan bir gün geçtikten sonra hükûmet kanadından açıklamalar geliyor.
Hibe edilen ürünlerin tamamına ait CE ve ISO sertifikaları İngiliz tarafına önceden ibraz edilmiş, tüm ürünler kamusal sağlık sisteminin idaresini ve koordinasyonunu yürüten National Health Services(NHS) onayının ardından İngiltere’ye gönderilmişti.
İyi güzel de atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti.
 
ÇOCUK ÜZERİNDEN FETÖ’NÜN ALGI OPERASYONU
 
FETÖ’cülerin, CHP’lilerin ve muhalefetin diğer kanadının da desteğiyle; 8 yaşındaki kanser hastası Ahmet Ataç adlı çocuk üzerinden yürüttükleri algı operasyonuna ne demeli?
Önce GERÇEĞİ anlatalım bu defa.
Kanser hastası çocuğun tedavi için yurt dışına gitmesi istenince, çıkış yasağı olan annesi Zekiye Betül Ataç’a özel izinle pasaport veriliyor(FETÖ Adana Maliye Operasyonu’nda gözaltına alınmış ve adli kontrolle serbest bırakılmış) ve Almanya’ya gidiyorlar. Baba Reha Harun Ataç FETÖ üyeliğinden 9 yıl cezaevinde. Çocuk Almanya’da tedavi görüyor, ama sonuç alınamayınca Türkiye’ye geri dönüyorlar ve çocuk önceki gün hayatını kaybediyor.
FETÖ’nün muhalefet desteğiyle oluşturmak istediği algı ise şuydu:
Annesinin yurt dışına çıkış yasağı olan çocuk, yurt dışına gidemedi ve cezaevindeki babasının hasretinden kanser olup öldü!
FETÖ ahlaksızdır, alçaktır da tüm bu algı operasyonlarına hükûmet kanadından hızla, vakit kaybetmeden ve güçlü biçimde cevap geldi mi?
Hayır.
Artık ne yazık ki sürekli savunmada olan ve hatta bu konuda geç bile kalan bir iktidar ile medyasından bahseder olduk.
 
YAPILACAKLAR HAKKINDA KISA BİR ÇALIŞMA
  1. Cumhurbaşkanı danışmanlarının birikimli, belagati ve kalemi güçlü olan, konuşurken ve yazarken hata yapmayacak olan birkaçı için gazetede yazma ve televizyonda konuşma yasağı kaldırılmalı.
  2. Cumhurbaşkanlığı’nın medya-iletişim organizasyonu tüm bakanlıkların medya birimleriyle ve AK Parti ile doğrudan ve sıkı biçimde koordine olmalı.
  3. Herhangi bir yalan sosyal medyada ya da medyada çıktığı anda iletişim ağı derhal ilgili birimlerden doğru bilgiyi alıp yalan haber yayanları deşifre etmeli.
  4. AK Parti iletişim birimleri 11 MİLYON ÜYELERİNİN telefonlarına yalan haber ve gerçeği hemen iletmeli, haberdar etmeli, bu konuda onlardan kullandıkları sosyal medya hesaplarında etkili biçimde gerçekleri paylaşmalarını istemeli.
  5. Tüm bu süreç en geç bir iki saat gibi bir zaman diliminde hayata geçmeli.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan en sonunda önceki gün “Sosyal medyada birlik olalım” dedi.
O hâlde harekete geçmek için daha ne bekleniyor?
.....
(*)https://www.takvim.com.tr/guncel/2019/10/01/imamoglunun-iddialarini-ibb-curuttu-o-vakfa-yardim-yapilmamis
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.