15 Temmuz yaklaşırken…

A -
A +
İhanet kalkışmasının yıl dönümüne tam bir ay var. Bir süreden beri medya, 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili olarak yapılacak bazı etkinlikleri duyuruyor. Bu etkinliklerin temel maksadı nedir?
 
15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tek kelime ile uçurumun kenarından döndüğü bir zaman dilimidir!.. Dolayısıyla bu tarihin devlet ve millet hafızasında canlı tutulması, o gece ve ertesi gün yaşananların tam olarak tespit edilmesi ve bu tespitlerin gelecek nesillere de doğru biçimde aktarılması, beka meselemizle doğrudan alakalıdır. 15 Temmuz felaketinden tam bir yıl sonra yapılacak faaliyetlerin, heyecanlı nutukların atıldığı sembolik bir takım anma toplantılarının çok ötesinde, menfur hadisenin mahiyetini toplumun her kesimine en ince noktasına kadar anlatacak çapta, bilinçlendirme ve teyakkuz sadedinde olmalı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, dün basın mensuplarına yaptığı açıklamada 15 Temmuz’un bir hafta boyunca anılacağını ifade etti. Kalın bu anmaların şehitlerimizin aziz hatırasına yakışır nitelikte olacağını belirterek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı’mızın himayelerinde ilgili kurumlarımızın koordinasyonuyla birtakım anma faaliyetleri planlanmaktadır. Şu anda bu faaliyetlerin bir hafta boyunca yapılması, şehitlerimizin aziz hatırasına yakışır bir şekilde hem o hüznü hem kahramanlık hatıralarının anlatılması, panel, sempozyum, şehitlerimizin ruhuna okunacak hatimler hazırlanmakta. İstanbul ve Ankara’da şehitlerimiz için bir anıt dikilecek…”
Evet, Sayın Cumhurbaşkanı’nın himayelerinde böyle bir anma programının tertiplenmesi isabetlidir. Böylece derli toplu ve maksada hizmet eder kalitede sürdürülmesi mümkün olacaktır. Çok söylenen şeylerin bir kere daha tekrarlanmasından ziyade, millet olarak daha dikkatli ve uyanık olmamıza hizmet edecek bir bilinçlendirme etkinliği olması beklenir. Ki, öyle de olmalıdır. Maalesef bu ülkede darbelerle alakalı çok olumsuz ve yakıcı tecrübeler yaşanmasına rağmen, böyle menhus emelleri taşıyanların sonu bir türlü gelmemiştir! 27 Mayıs Darbesinin yıl dönümü, tam 20 yıl boyunca “Anayasa ve Hürriyet Bayramı” diye bu halka yutturulmak istenmiştir. Ne garip tecellidir ki, anayasayı rafa kaldıran, ülkenin meşru hükûmetini deviren, Başbakanı’nı ve bakanlarını idam sehpasına gönderen bu hain ve faşist darbenin “anayasa ve hürriyet bayramı” olarak resmî telkin formatında sunulmasına, bir başka darbe ile; 12 Eylül 1980 askerî müdahalesinin gerçekleşmesiyle son verilebilmiştir!..
Bugün tesellimiz şudur ki, devleti yıkmaya ve memleketi parçalamaya yönelik bir darbe teşebbüsü, milletin topyekûn karşı duruşuyla akamete uğratılmış bulunmaktadır. Ancak hainlerin sevdalarından vazgeçmediği de bilinmelidir. Nitekim her fırsatta bu niyetlerini açığa vurmaktan kaçınmıyorlar… Şu hâlde icra edilecek anma toplantıları ve bu çerçevede ortaya konulacak her türlü etkinlik, öncelikle bu alçakça ve hain kalkışmanın arkasındaki güçlerin deşifre edilmesine yönelik olmalı. Zira iç ve dış düşmanların fırsat bulduklarında üstümüze çullanmaktan asla vazgeçmeyeceğinin ne kadar farkında ve bilincinde olursak, onlara karşı durma ve onları alt etme noktasında o kadar muktedir olabiliriz. 15 Temmuz ihanet kalkışmasıyla ilgili olarak, yerli ve yabancı bir kısım medya organlarındaki tezvirat bütün hızıyla devam ediyor. Ortaya çıkan bunca bilgi ve belgeye rağmen, 249 şehit ve iki bin küsur gazimizin akıtılan kanı ortada iken, hâlâ daha “kontrollü darbe” yaveleriyle kafa karıştırmaya çalışanların ifsat çalışmalarını halkımızı yeterince aydınlatarak boşa çıkarabiliriz. Şu hâlde 15 Temmuz anma programları bütün bu incelikleri gözeterek doğru hedefler istikametinde planlanmalıdır.
15 Temmuz’un birinci yıl dönümü yaklaşırken, üzerinde durmamız gereken bir başka önemli husus da, işin yargı boyutudur. Yapılan soruşturma ve kovuşturmaların sür’atle ve adil biçimde sonuca bağlanması, kurunun yanında yaşın yanmaması için kılın kırk yarılarak suçlu ile suçsuzların tefrik edilmesi şarttır. Her gün yükselen şikâyetlerin bir an evvel gerekli şekilde değerlendirilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi ve bundan sonraki işlemlerde de yeni mağduriyetlere kapı aralanmaması için devletin bütün mekanizmaları azami kapasite ile çalıştırılmalıdır. Bu cümleden olarak Olağanüstü Hâl Komisyonunun da bir an evvel faaliyete geçmesi zarurettir. Yargı sürecindeki aksamalar ve soruşturma safhasındaki yanlışlıkların ileride devletin sırtına yeni yeni faturalar yükleyeceğini unutmayalım. Kaldı ki, 15 Temmuz ihanet kalkışmasının şu ana kadar bu halkın sırtına ne kadar ağır fatura yüklediğini dahi tam olarak tespit edebilmiş değiliz!.. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.