Ayaktayız, nöbetteyiz, lâkin…

A -
A +
15 Temmuz’un birinci yıl dönümünde, yapılan anma törenlerinin en bariz manası, darbeci hainlere karşı ortaya konan millî direnişin, bir kere daha zihinlere kazınması ve tescil edilmesidir. Kayıt tamamdır!
 
Milyonlarca vatandaşımızın köprüleri, yolları; meydanları hıncahınç doldurması, hiç şüphesiz bütün dünyanın dikkatini çekti… Gazetemizin dünkü manşetinde bu olguya bilhassa dikkat çekmeye çalıştık. Bunca yıllık meslek hayatımızda, ülkemizde yapılan resmî tören ve meydan mitinglerinin, bu çapta yabancı medya organlarında yer aldığına şahit olmadık. Vaka Türkiye’nin gücüyle birlikte itibarı da arttıkça, dünya medyasına konu teşkil etme oranında da çok net bir yükseliş görülüyor. Yabancı medya maalesef, ülkemize dair olumsuz haber ve yorumlara daha çok yer vermekle birlikte, kimi olumlu gelişmelere de artık gözünü kapatamıyor. Ve pek hoşuna gitmese de, bazı gerçekleri aksettirmek mecburiyetinde kalıyor… 15 Temmuz ihanet kalkışmasında koçbaşı olan FETÖ, büyük rüşvetlerle bir kısım yabancı medyada Türkiye aleyhine çok kesif bir propaganda yürütüyor. Ne yazık ki, şu ana kadar bu kirli propagandası önlenemedi. Türkiye’nin imajını lekelemek için her türlü yalan ve iftirayı bu mecralardan savurmayı sürdürüyorlar. Bu karalama kampanyasında en fazla işlenen konulardan biri de 15 Temmuz darbe teşebbüsü. Ülkemize karşı tezgâhlanan bu alçakça girişimi örtbas etmek ve daha da ileriye giderek, Türk Milletini ve devletini itham altında bırakmak için, en iğrenç yalanları tedavüle sokuyorlar.
Dışarıdaki bu bariz ihanete paralel olarak, içeride de birtakım yandaş odaklar, 15 Temmuz ihanet kalkışmasına karşı, halkımızın topyekûn ortaya koyduğu millî direnişi anlamsızlaştırma ve itibarsızlaştırmaya yeltenmekten geri durmadı. Biz göre 15 Temmuz’un birinci yıl dönümünde icra edilen anma törenlerinin en bariz sonucu, FETÖ yandaş ve ittifakçılarının bu teşebbüsünü boşa çıkarmış olmasıdır. İki gün boyunca ülkenin 81 vilayetinde yolları, köprüleri, meydanları dolduran milyonlarca insanımız, 15 Temmuz 2016 gecesinde milletçe ortaya konulan asil duruşu bir kere daha hafızalara kazıdı. Bütün dünya da bu muhteşem tabloyu gıpta ile izledi. Yani kayıt tamamdır. 15 Temmuz ihanet kalkışmasında, istiklal ve istikbalimize yönelmiş olan tehlikenin nasıl bertaraf edildiği asla unutulmayacak şekilde, tescil edilmiş oldu. Milletçe tutulan demokrasi nöbetlerinin özeti budur… Evet, ayaktayız; nöbetteyiz ve lâkin ne yazık ki, tehlike büsbütün geçmiş değil. Bu durumu resmî ve gayriresmî herkes dile getiriyor! FETÖ’nün bir daha 15 Temmuz benzeri bir kalkışmaya yeltenebilecek gücü olmayabilir. Ki, emareler onu işaret ediyor. Ancak bu, FETÖ’nün başka türlü ihanetlere kalkışmayacağını göstermez… Sadece FETÖ değil elbet, devletimiz onun gibi veya ona benzemeyen başka ihanet örgütlerini de vaktinde tespit edip etkisiz hâle getirebilme reflekslerine sahip olmalı. Aksi hâlde her seferinde tehlikeyi bertaraf edebilmek, bunca şehit ve gazilerimizin kanına mal oluyor.
Daha önce bu köşede ifade edildiği üzere, FETÖ en başından beri illegal bir örgüt olarak faaliyete başladı. Ne gariptir ki, bu ihanet şebekesinin “örgüt” olduğu, ancak 47 sene sonra resmî olarak tespit ve kabul edilebildi. Onca zaman “cemaat” kisvesi içinde melanetlerini sürdürdü. Ve tabiatıyla yedi başlı ejderhaya dönüşen bu terör örgütünü, etkisiz kılmak kolay olmayacaktı! Nitekim Devletin millî güvenlik için bir tehdit olarak algılayıp ona göre de mücadeleye hedef kıldığı 2014 yılından beri, bunca operasyona rağmen, hâlâ daha devletin mekanizmalarından tamamen temizlenebilmiş değil. Ve ne kadar zamanda temizlenebileceği konusunda da kimsenin net bilgisi yok… Halkımızın darbe teşebbüsüne karşı ortaya koyduğu cansiparane direniş çok kıymetli! Şehitlerimizin ve gazilerimizin kahramanlığı en büyük iftihar vesilemiz. Darbe ve işgal teşebbüsüne karşı, milletçe demokrasi ve vatanseverlik imtihanını en başarılı şekilde verebildik. Bunu dünya kabul etmiş, etmemiş çok da önemli değil. Fakat bir şey çok çok önemli… “Bir daha böyle bir ihanet bu ülkede tezgâhlanamaz…” diyebilmemiz için, çok dikkatli olmamız gerekiyor. Demokrasi ve istiklal-istikbal nöbetleri böyle yıl dönümlerinde değil, daimî olarak tutulmalı. Hem devlet hem vatandaşlar tarafından… Bu nöbetin aslî unsuru da millî şuurdur. En bariz vasfı da iç ve dış ihanet şebekelerini, suret-i haktan görünerek toplumun zihnini çelmeye, düşüncelerini ifsat etmeye yeltenen münafıkları zamanında teşhis edebilmektir. Zira bir kısmı çok parlak etiketli, ‘bilim adamı’‘fikir adamı’‘din adamı-ilahiyatçı’ vb. kimliklerle aramızda dolaşıp, nifak, küfür ve dalalet tohumlarını saçmaya devam ediyorlar. Dikkat, dikkat!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.