“Helenizmin bitmeyen acıları…”

A -
A +

Yunan Başbakanı Miçotakis, “Helenizmin bitmeyen acıları” diye tanımladığı karın ağrılarıyla, Almanya ve Fransa gibi AB’nin önde gelen ülkelerini de kıvrandırıyor!.. Yunan hayranlığında yarışsınlar bakalım...

 

Tam da Türkiye’nin, Suriye’nin Kuzey’indeki terör yuvalarını bertaraf etmek üzere işaret verdiği bir sırada, Yunan Başbakanı Miçotakis; özel misyon yüklenmiş gibi, Washington’un ardından Brüksel’e koşturarak Türkiye’yi suçlama mesaisini kesintisiz sürdürdü. Bu arada Ege’deki adalara da uğrayarak kendince gövde gösterisi filan yapmaya çalışıyor…

Kendisine ‘Bidenopulos’ soyadını yakıştıran ABD Başkanının, gösterdiği abartılı iltifat, Miçotakis’in ayaklarının yerden kesilmesine yetti bile…

Bu hızla Kongre’deki konuşmasında şunları söyledi: “Siz değerli Kongre üyelerinden son 48 yılda Helenizmin bitmeyen acılarına neden olan açık yarayı unutmamanızı rica ediyorum. Kıbrıs’ın bölünmesinden bahsediyorum. Bu meselenin uluslararası hukuk ve BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları doğrultusunda çözülmesi gerekiyor. Dün Başkan Biden’a da söylediğim gibi Kıbrıs’ta kimse iki devletli çözümü asla kabul edemez…” 

Kongre üyelerinin büyük ekseriyeti, esasen Kıbrıs Meselesinin ne olduğunu bilmediğinden, kimsenin aklına şu soruyu Bay Miçotakis’e sormak gelmedi tabii: (2004 yılında, Birleşmiş Milletlerin teklif ettiği ve resmen desteklediği Annan Planı, niçin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından geri çevrildi? Yunanistan neden bu planın hayata geçmesi için üstüne düşeni yapmadı?)

Her vesileyle Batılıların ikiyüzlülüğüne dikkat çekerken, anlatmaya gayret ettiğimiz bir şey var: Batı'nın büsbütün siyasi etikten mahrum olması gerçeği…

2004 yılında Kıbrıs Rumları, Annan Planını halk oylamasında kabul etmedi. Ama Avrupa Birliği düpedüz mükâfat olarak, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tam üyeliğe aldı. BM Planını yüzde 65’le kabul eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini hâlâ tanımazlıktan geliyor. Utanmadan, hâlâ GKRY’i bütün adanın resmî temsilcisi olarak tanıyor! Eh, bu kadar ahlaksızlık ancak Batı’da olabilirdi zaten...

Şimdi aynı AB, Yunanistan’ı ekonomik olarak sırtında taşıması yetmiyormuş gibi, bir de onun haksız ve hukuksuz siyasi atraksiyonlarını desteklemeyi vazife telakki etmiş. Bu sebeple son derece küstah bir üslupla, Türkiye’ye karşı beyanat üstüne beyanat veriyor. Brüksel’de toplanan son AB zirvesinde, her vesileyle Yunanistan’a arka çıkmak için boyundan büyük zıplayan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ‘dönem başkanı’ sıfatıyla baştan aşağı yanlış ve küstah cümlelerle Türkiye’ye dil uzattı. Adalardaki egemenliğin sorgulanmasını kınadıklarını söyleyen Macron, “AB ve özellikle Fransa’nın desteğini belirtmek istiyorum. Bugün hiç kimse herhangi bir üye devletin egemenliğini tehlikeye atamaz” diye horozlandı. Gelgelelim, egemenliğin sorgulanmasının niçin gündeme geldiğini anlamak istemiyor tabii. Ama bu denli arkalamalar olunca, Miçotakis de Eşek Adası’na gidip oradan fotoğraflar paylaşıyor ve kendince, güya Türkiye’ye meydan filan okuyor. Komedi burada bitmiyor.

Macron’dan sonra, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un ofisinden de bir destek mesajı zuhur etti. Türkiye’yi Yunanistan ile yaşanan anlaşmazlıkta itidalli olmaya çağıran Almanya, Fransa’dan kopya bir cümle ile aynı şeyi tekrarladı: “AB üyelerinin egemenliğinin tartışmaya açılması kabul edilemez…” 

Bütün bunlar, Türkiye’nin verdiği mesajların Batı cenahında nasıl telaşa yol açtığını gösteriyor aslında. Dışişleri Bakanlığımız, Alman Şansölye sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya gerekli cevabı hemen verdi: “Yunanistan dünyada karasularından daha geniş hava sahası iddiasında bulunan tek ülkedir. Bu hukuk dışı iddiaya dayanarak 6-10 mil içerisindeki hava sahasında yapılan uçuşları 'Yunan hava sahasının ihlali' olarak nitelendirmek, en hafif tabiriyle aymazlıktır. Komşusunun egemenliğini, bölgesel güvenlik ve istikrarı tehdit eden bir aktör varsa o da Yunanistan’dır. Nitekim 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Anlaşmaları hilafına ülkemize yakın adaları silahlandırmaktadır. Almanya’nın müttefiklik ruhuna uygun olmayan tarafgir açıklamalar yapmak yerine, Yunanistan’ı uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet etmesini bekliyoruz…”

Almanya’nın ve dahi Fransa’nın ve diğerlerinin bu konuda sağduyulu hareket edeceğini elbette beklememeliyiz. Zira oldum olası Yunan sazını çalan bu ülkeler, yüzsüzlük politikalarında rakipsizdir. Bunun en çarpıcı örneği, Miçotakis’in “Bitmeyen Helenizm acısını sürdüren açık yara” dediği Kıbrıs Meselesidir…

Daha önce de burada belirttik. Kıbrıs’ta ya iki devletli çözüm olur ya da çözümsüzlük devam eder. Bu hususu artık Yunan hamileri düşünsün!.. Diğer taraftan Alman Şansölyesi 10 Haziran’da Selanik’e gidiyormuş. Bu haber bile tek başına Yunanistan’da büyük heyecan uyandırmış. Artık Scholz’dan ne bekliyorlarsa… Gerçi Yunan ekonomisinin en büyük yükü Almanya’nın sırtında. Grek hayranlığı uğruna, Alman halkı bu yükü daha ne kadar taşır acaba? Şurası belli ki, kısa vadede Miçotakis bu ziyaretlerden bir şeyler devşirmeyi umuyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.