Ya UEFA "lâdes" biliyorsa?..

A -
A +

Ben ve Fenerbahçe et ve tırnak gibiyiz"den başlayıp, "Fenerbahçe'yi ele geçirmek istiyorlar" söyleminden geçip, işe "Atatürkçülüğü ve lâikliği de karıştırıp", sonunda nokta kondu; "Fenerbahçe, Türkiye Cumhuriyeti'dir!.." "Hangi misyon ile göreve geldiği / getirildiği" herkesçe bilinen bir Federasyon'un ve "bu misyona uygun olarak seçilmiş" Disiplin Kurulu'nun bile "suçlu bulup ceza verdiği" iki yöneticiyi "yeniden yönetim kurulu listesine koyup seçtirmek", bilmem ki, "yazımın ilk paragrafında özetlediğim" tabloya "ne kadar uyuyor" ve "nasıl" yakıştırılıyor?.. Dahası, "Nihat Özdemir'lerin, Ali Koç'ların, Cihan Kamer'lerin, Vedat Olcay'ların, Murat Özaydınlı'ların olmadığı / girmediği / alınmadığı" bir listede, Etik ve Disiplin Kurulları tarafından "saha içine müdahale ettikleri" açıkça yazılan "biri bir yıl, biri üç yıl ceza almış" iki kişiye "ısrar ve inatla yer verilmesi" ne anlama geliyor?.. Futbol Federasyonu'na mı meydan okunuyor, yoksa UEFA'ya, FIFA'ya mı, ya da hepsine birden mi?.. "Meydan okuma" ise niyet, bunun "Fenerbahçe'ye ve hatta Türk Futbolu'na hangi bedelleri ödeteceği", asgarisinden "ödetme riski" olduğu ortada değil mi?.. En azından, "Türkiye'ye ve Fenerbahçe'ye ceza vermeyelim, olayı kişisel bazda mütalaa edip, dosyayı kapatalım" diyebileceği düşünülen (Kulakların çınlıyor mu, Hürriyet'in spor müdürü sevgili Mehmet Aslan kardeş?..) UEFA'nın, "bu meydan okuma ile", eli kolu bağlanmış olmuyor mu?.. Mesela, en azından "ceza" şoku ile karşı karşıya kalan ve "UEFA'nın, FIFA'nın dediğini yapmak zorunda kalan" Yunanistan ve İsviçre, "bu" tablo karşısında ve de "Fenerbahçe'ye / Türkiye'ye ceza verilmezse" isyan etmeyecekler mi?.. Yoksa, ortada "UEFA nasıl olsa Fenerbahçe'ye ceza verecek, Fenerbahçe ile beraber bütün Türk takımları da yansın" oyunu mu sahneleniyor?.. Yoksa, Futbol Federasyonu'nun, "Etik Kurulu'nun iki raporunda da adı geçmeyen" kulüpleri de işe karıştırıp, "Biliyoruz sizler bu işe bulaşmadınız, ceza almayacaksınız" da diyerek "toptan" Disiplin Kurulu'na vermesinin altında da UEFA'ya "Ceza vereceksen bütün kulüplerimize toptan ceza ver ve beni her türlü baskıdan kurtar" mesajının gönderilmesi mi yatıyordu ve bu "toptan sevk düzenlemesi, kurgulanan senaryonun ilk sahnesi" miydi?.. İnanamıyorum; "herkesin konuştuğu" bu ihtimallerle ilgili "tek satır yazı çıkmıyor" Türk basınında, kimse sormuyor; "Ceza verilmiş iki yönetici, Türkiye'nin ceza alma ihtimali de ortada dururken, kör gözün parmağına nasıl listeye alınıp, seçtirilir" diye!.. Bu mudur, "övüle övüle bitirilemeyen" liderlik; bu inat ve ısrar, "kurumları, kişilerin işlediği suçlardan ayırma çabasının altına dinamit koyma" değilse, nedir?.. "Et ve tırnak" meselesine "onca geleceğin başkan adayları da dahil olmak üzere büyük Fenerbahçeli liste dışı kalırken, ceza almış iki yöneticiyi de dahil etmek" ne anlama geliyor?.. Bir Fenerbahçeliye "bu durumu" sordum; bana verdiği cevap tüylerimi ürpertti; "Aslında bu iki yönetici arkadaşımız, ki, biri hukukçudur ve spor hukukçusudur, ne olup bittiğini ve biteceğini Türkiye'de en iyi bilenlerden biridir, 'Bu süreçte yeniden yönetime girmemiz Fenerbahçe'ye, hatta Türk Futbolu'na zarar verebilir' diyerek kendileri listeye girmemeliydi, yapmadılar ve Başkan'ı, kendilerini listeye almaya mecbur (???) ettiler; düşünüyorum, mesela, Ali Koç'un listeye girmemesinin sebeplerinden biri bu olabilir mi?.." "Bu sözler ne anlama geliyor" sorusunun cevabı açık; "Bile bile lâdes!.." İnşallah, UEFA "lâdes" bilmiyordur!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.