Özkahya ile sohbet!..

A -
A +

Ben sana inanıyorum, Halis Özkahya!.. Benim gibi sana inanan yüz binlerce, hatta milyonlarca insan var!.. "Seni bu duruma düşüren" Portekizli futbolcuya da inananlar var, ama ortada başka bir gerçek de var: Bu futbolcu "ceza aldığı" ve hatta Tahkim Kurulu'nun "Az ceza verilmiş ama itiraz olmadığı için arttıramıyoruz" dediği ve üstelik "defalarca yaptığına dair görüntüler ortaya çıkan" çirkin el ve parmak hareket için de "Ben böyle bir hareket yapmadım, ben ona nasıl 'Gay' derim, benim gay tanıdıklarım var, onlara saygım var, sevgim var" demişti. Gerçeğin "söylediği gibi" olmadığı anlaşıldı, peki, onca insan, "Tükürmedim" derken "gerçeği söylediğine" nasıl inandılar?.. Dahası, "Görüntülerde tükürme yokmuş", hangi görüntülerde; ne belli silinmediği, kesilmediği, üzerinde oynanmadığı?.. Bugünün teknolojisinde bunlar saniyelik işler. "Tükürdüğüne dair" de net görüntüler var; hangisi "gerçek?" Bu konunun uzmanları "iki ayrı görüntüyü teknik olarak izlediler" mi, "bilirkişi kuruldu" mu? Bunlar yapılmadan, "Tükürme yok" nasıl deniyor?.. Yayıncı kuruluşa "inanıp inanmamak" başka bir şey; "Naklen yayın sürecinin uzatılıp uzatılmayacağına dair son derece hassas bir süreçten geçen" bir yayıncı kuruluşun "Fenerbahçe'yi karşısına alıp alamayacağını" düşünmek bile, "görüntüler konusunda" insanlara "acaba" dedirtmez mi?.. Bütün bunlar ve daha bir çok husus, beni ve benim gibileri "Sana inananlar safında topladı"; onun için diyorum ki; sakın ola ki hakemliği filan bırakmaya kalkma, düdüğüne sahip ol, yarın bir çoğu gibi cebini euro doldurup gidecek bir futbolcu için seni infaz etmeye kalkanları utandıracak hakemlik çizgisinde yoluna devam et!.. Ne var ki, "kimsenin güvenmediği" bu federasyona "sen de güvenme"; Başkanı sizlere "Kimseden korkmayın, cesur kararlar verin, arkanızda biz varız" demesine rağmen, 20 günde Türkiye'nin en iyi beş hakeminden ikisini feda edivermedi mi?.. Beşiktaş'ta bıraktığı enkazın kaldırılmasının parolası oldu, "feda", şimdi de "Başkanlık koltuğunda kalabilmek için" o da "feda" oyununu oynuyor; sizleri feda ederek!.. Benim hayret ettiğim, Merkez Hakem Kurulu ile Hakem Derneği; "fedaya göz yumuyor" ve "kuru lâftan başka bir şey yapmıyorlar"; çok yazık!.. Onun için diyorum ki; ey hakemler, sizleri, "büyük" kulüpler için feda edilmekten kurtaracak iki çareniz var; el ele vererek birbirinizle dayanışmak ve düdüklerinizi bütün baskılara rağmen cesaretle ve az hata yaparak çalmak!.. Biliniz ki; hakemler, dün "Hepimiz Aydınusuz", bugün "Hepimiz Özkahyayız" diye bağırabilseydi; kimsecikler, sizleri, "birileri için feda etmeye cesaret bile edemezdi"; neden "yarınlar için" olmasın?.. >> İki arada, bir derede!.. Ne oldu, "ibrasızlık / denetimler / tarafsız / yabancı denetleme şirketlerinin raporları", sonuç; şu anlık tam bir "hiç!.." Nerede, göreve geldikten sonra "Bu enkazın, bu batağın sorumlularından hesap sorulacaktır" diyen Fikret Orman?.. Bıraktım hesap sormayı, "neden hesap soramadığını" bile anlatamıyor, Beşiktaş Başkanı, yutkunup duruyor!.. Yoksa, "Beşiktaş'ı bu hâle getiren bir zatın, Federasyon'un başında olmasından" memnun mu?.. Yoksa, yoksa o zatın cebindeki "104 trilyonluk senetler" mi, Başkan'ın elini kolunu bağlıyor?.. Futbolcular "feda" ediliyor ama, "asıl edilmesi gereken" edilemiyor; vah ki, ne vah!.. >> Ayna neler söyler?.. Melo geç geldi, Hamit geç geldi, "ilk yarıda oynadıkları futbol" ortada!.. Peki, bu apaçık gerçekten "nasıl ders alınmaz?.." Şimdi de, Kaka'dan, Lampard'a, Robben'den, Sneijder'e kadar "çilekler uçuşuyor" havada; ne zaman alınacaklar, ne zaman gelecekler, ne zaman takımla antrenmanlar yapıp, uyum sağlayacaklar?.. Başkan Ünal Aysal "basında çıkan haberlerden" şikayet ediyor; hoca Fatih Terim de şikayetçi; "Beni ve takımımı yıpratmak istiyorlar!.." Yukarıda birkaç satırda özetlediğim acı tablo ortadayken, "basında yazılanların çoğunun gerçek olduğunu" ve "ateş olmayan yerden duman çıkmayacağını" bilenler, diyorlar ki; "Onları yıpratmak için başkalarına gerek yok, Başkan kendisi aynaya ve de hemen en yakınında olanlara bir baksın, yeter de artar bile!.." >> Artık sızlamayacak!.. "Özgür Çek mükemmel çalışıyor. Kadroya alamadığım için kalbimin en çok sızladığı oyuncudur. Kader maçları oynadığımız için alamıyorum" demişti daha dün gibi Aykut Kocaman!.. Ocak transferinde ilk işi onu göndermek oldu; anlaşılan "artık" kalbinin sızlamasını istemiyor!.. >> G.Saray eksiğini tamamlamalı!.. Nuri Şahin, Serdar Aziz, Ömer Toprak, Alper Potuk, Galatasaray 3 ocakta açılan ikinci yarı kampına bu dörtlüden "en az ikisini alarak" başlamalı idi; bu ikiliye bir tane de "çilek"; işlem tamam!.. Hem Şampiyonlar Ligi, hem de Süper Lig için "ilk 11'de oynayacak ve kadrodaki görülen büyük gedikleri kapayacak" 3 adam gibi adam!.. Bir "sol bek / stoper", bir "ön libero", bir "forvet arkası orta saha beyni (Yani Çilek)"; Galatasaray'ın eksikleri bunlar!.. Müzmin sakat Çağlar, bir türlü yerini dolduramayan Hakan Balta, verilen şansı kullanamayacak kadar "hiç olmayan" Ceyhun ile Sercan (ki, bu sonuncusu, antrenmana ağzı alkol kokarak gelecek kadar gece kuşu); Cris de tutmayınca, Galatasaray'ın kadro derinliği kayboldu. Buna "durmadan sakatlanan" Elmander'i, 11 maç ceza alan Engin'i, geçen yılı mumla aratan Selçuk'u ve "geç geldikleri için" bir türlü beklenen futbollarını oynayamayan Hamit ve Melo'yu eklersek, ilk yarı tablosunu "başarı", Şampiyonlar Ligi tablosunu "büyük başarı" sayabiliriz!.. Ama "yukarıda yazdığım gerçekler yüzünden" Galatasaray takımının sezonu "başarı ile kapatması için" hem de "iyi adam" şart; rotasyon için kulübede oturanı değil!.. Bekleyip, göreceğiz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.