Başarı!..

A -
A +

Yenebilirdi; "oynadığı futbol" ile hak etmemişti!.. "Beşe karşı iki-üç" yenilebilirdi de; "oynadığı futbol" ile hak etmişti!.. Yazmaya, öncelikle Fatih Hoca'nın "haklı" ve de "tam" tabiri ile "rezalet" dediği sahadan başlayalım!.. Tribünlere "müthiş görüntüler ile bezenmiş" gösterilerle "bambaşka bir hava getiren" Galatasaray taraftarlarının içinde ve "tepelerdekilerden biri" ben olsaydım; çıkar derdim ki, Galatasaray yönetimine; "Bu işi beceremiyorsunuz, bırakın bize, bakın görün bu bakla tarlası gibi olan zemin ne hâle gelecek, siz bu tarlada mı, çilek / kiraz yetiştireceksiniz, güldürtmeyin insanları kendinize ve Galatasaray'a, utanın!.." Gelelim maça, öncelikle şunu söyleyeyim; elbette "elemeli" Avrupa Kupası maçlarında "skor" en önemli faktördür, hele hele "kendi sahanda rakibi eleyecek olan skoru yakalaman" en önemli faktörün de "en önemli" adımıdır!.. Galatasaray "bunu yapamadığı" ve de "daha kolay olması gereken ev avantajı fırsatını kaçırıp, onların evine çok daha zor olan fırsatı yakalamaya gitmek zorunda kaldığı için", elbette başarısızdır!.. Ve de bu başarısızlığın ana sebebi; oynadığı "kötü futboldur!.." Alman Ligi'nin 9'uncu sırasında olan bir rakibe, hem de "onca eksiği olduğu" yazılıp çizilen, dahası "kriz içinde çırpınan" bir takıma karşı oynayan Galatasaray'ın durumu ortada!.. Evet "adı ve şanı büyük" bir kalecisi var!.. Defansı "mevsim başından beri" felâket!.. Orta sahasının, "çok eksikli" diye haftalardır bayram yaptığımız Alman takımından "ileriye doğru isabetli ve de hızlı pas trafiği nasıl yapılır ve böylece rakip takım nasıl nefes bile alamaz hâle getirilip nasıl gol pozisyonu üzerine gol pozisyonu yakalanır" dersleri alması gerektiğini ortaya koyan bir Galatasaray!.. "Durup dinlenmeden yana ve geriye pas yapmayı" marifet sanan, "bu bitmez tükenmez paslar yapılırken" rakibin baskıya başlamasının ve de zaten "dağılmaya hazır" Galatasaray defansını hata yapmaya zorlamasının imkân ve fırsatlarının doğduğunu bir türlü anlayamayan "Selçuk'lu-Melo'lu bir orta saha bu!.." "Kanat"; Galatasaray "aylardır" zaten "o da neymişleri" oynuyor; ne Hamit'i (Bilmem ki, kurşun mu döktürmeli), ne Amrabat'ı, ne Sabri'si, ne Aydın'ı, ne şusu, ne busu, "kanatsızlığa çare olabiliyor!.." Kadroda "doğru dürüst" bir kanat adamı var, Riera; o da zorunlu olarak "devşirme" beklikten kurtulamıyor; yine de "çok zaman 2 hatta 3 kişiyle baş başa bırakıldığı hâlde, takımın en iyi 3 adamından biriydi", Çarşamba gecesi!.. Peki, ya "forvet arkası"; solda mı, forvet arkasında mı oynadığı bir türlü anlaşılamayan, "fizik kondisyonu yetersiz" Sneijder, Riera'nın ilk yarıdaki "yapayalnızlığının" ve de "Alman takımının sahada bütün kontrolü ele almasının" baş aktörlerinden biri oldu!.. "Aslında öyle oynayacaksa", ilk 11'de ne işi vardı; zaten hemen hemen bütün bir maç Drogba "forvet arkası gibi" oynadı ve "uyum / fizik eksikliğine rağmen" görevini de fazlası ile yaptı!.. Gelelim, golcülere; Burak "müthiş bir gol attı", ama "böyle maçlarda atılması gereken" 2-3 fırsatı da "telaş içinde" kaçırdı. Drogba ise, "verdiği gol pasları gibi paslar alamadığı için" zaten sahada "golcü" olarak görünemedi. Umut'a gelince, oyuna girdiğinde Galatasaray'ın gol atacak hâli kalmamıştı!.. Eee, bu tablo, alınan "1-1'lik beraberliğin bile" öpüp başa konacak cinsten olduğunu göstermiyor mu; sevgili Fatih Hocam?.. Bu futbolla "umudu Almanya'ya taşıyabilmek" bile büyük başarı!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.