AB Türkiyesiz, Türkiye AB'siz olamaz

A -
A +

Tuncay Özilhan'ın konuşması, şeklen TÜSİAD'ı bağlasa bile bütün zenginler kulübünün aynı fikirde olabileceğini sanmıyoruz. Açıklama herhalde başkanın makamındaki ömrünü zedelemiştir. Rauf Denktaş'ın cevabı hayli sarsıcıydı. Her şerde bir hayır var. Böylece Denktaş'ın tarihi zaruret arz eden bir ufuk turu yaptırma imkânı doğdu. Muhterem cumhurbaşkanının dosdoğru bir üslupla ifade ettiği gibi Kıbrıs'ın terkiyle Türkiye kurtulamaz. Kıbrıs verilir, bu defa Egedeki haklarımıza sıra gelir. Onlardan vazgeçilir Ermenistan denir. O kabul edilir Güney Doğumuz kaşınır. Tavizin sonu yok. Taviz, tavizi sürükler. Biz kibar davrandıkça karşı taraf halden anlamıyor. Öyleyse yapılması gereken nedir? Sualin cevabı belli. En iyi müdafaanın taarruz olduğu bir kere daha keşfedilmeli. Bu yürüyüş bir bakıma Ergenekon'dan kurtulma, dünya ligine çıkıştır. Tarihi eşikteyiz. Hedefe varmamız bin türlü sebeple kolay değil. Onun için diplomatik taarruzda olmamız gerekiyor. Diplomasinin olanca kıvraklığını, ikna cephesini kullanmalıyız. Avrupa başkentlerini kendi kamuoyları ile fethetme yoluna gitmemiz gerekir. Avrupa'nın açmazlarını görmeliyiz. Rumları peşinen masum, Türkleri de peşinen suçlu kabul etmekteler. Demek ki hadise onlar nezdinde hakkıyle izah edilememiş. Halbuki hakikat tam tersine. Neden hep Türklerden fedakârlık beklenmekte? İşte sorular. 1-KKTC tanınsa ve böylece Kıbrıs, iki ayrı devlet olarak AB'de yer alsa bunda ne mahzur var? 2- Veya Türkiye'nin sınırı Lefkoşa'dan geçse ne olur? 3-Niçin sürekli olarak Ankara'nın üzerine gelinmekte; Atina'nın yapması şart olan hiçbir ödevi yok mudur? 3-AB neden tarihi ve fiili realiteleri göz ardı ederek eski Yunan romantizminden kurtulamıyor? Tarihi ve fiili realiteler şudur. Türkiye sallarla Rumeli'ye geçtiğimiz tarihten bu yana biz Avrupalıyız. Onun içindir ki Batı Trakya'da, Kosova'da, Sancak'ta, Bosna'da Osmanlı Türkleri var. Medeniyet eserlerimiz Orta Avrupa'ya kadar ayakta. Diğer taraftan bugün 3 milyondan fazla Anadolu Türkü bütün Avrupa'ya yayılmıştır. Bunların birçoğu çifte vatandaştır. Bazı şehirlerde Türkler yerli halktan fazladır. Almanya'nın başşehri Berlin bugün aynı zamanda bir Türk şehri gibidir. Batı bunları bilmiyor ve görmüyor değil. Ama mesele aynı zamanda bir pazarlık mevzuudur. 1978'de onlar, Yunanlılarla beraber bizi de davet etmişlerdi. Elimizi kolumuzu sallayarak AB'ye dahil olacaktık. Devrin basiretsiz hükümeti daveti reddetti. Şimdi bizi istedikleri kalıba sokarak içlerine kabul etmek niyetindeler. İsteklerinin hukukla, insan haklarıyla alakalı olanlarının çoğunda haklılar. Türkiye de zaten o konuda iyi niyetini göstermekte. Siyaset, tarih ve coğrafyada ise hiç haklı değilller. AB artık yeni kızıl elmamızdır. Kızmayacağız. Kıbrıs ve diğerlerinden taviz de vermeyeceğiz. Hedefimize de ilerleyeceğiz. Bu bir tarihi yürüyüştür. Yollar taş, dikenli, sarp. Avrupalı dostlarımıza bıkmadan anlatmalıyız ki bizim onlara muhtaçlığımız kadar onlar da bize muhtaçlar. Bu kadar iç içe geçmişlik yok sayılamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.