KATLİAM!..

A -
A +

Önceki gün Fas’tan Melilla’ya geçmeye çalışan bin beş yüz-iki bin kadar Afrikalı düzensiz göçmenin üzerine İspanya ve Fas polisinin ateş açması sonucu iki taraftan gelen kurşun yağmuru altında kalan çok sayıda sığınmacı öldü, çok sayıda sığınmacı da yaralandı… Hayatını kaybeden 37 kişidir. Ancak, bazı yaralılar, hekim ve ilaç yardımı yapılmadığı için vefat etmişlerdir.

Melilla neresidir?

Vak’a nedir?

Tabiî, tarihî ve coğrafî olarak Fas’a ait olması gereken Melilla, aksine İspanya anayasasına göre İspanyol toprağıdır. Adı geçen devlet, Akdeniz kıyısındaki bu yere Septe ile birlikte özerk il statüsü vermiştir. Şehir, 20 km2 büyüklüğündedir. 86 bin küsur nüfusa sahiptir. Belediye başkanı, aynı zamanda -sözde- başbakandır. İspanya, 1492’den başlayarak çok kanlı bir şekilde ve soykırım yaparak Müslümanları, Endülüs’ten çıkarttıktan sonra 1497’de de bu bölgeyi zapt ve işgal etmiştir. İşgal, o günden bu yana sürmektedir. Fas, burayı talep etmekte fakat karşılaştığı keyfîlik karşısında bir şey yapamamaktadır.

İspanyol işgalindeki bu yer, adaletsiz dünyada İspanyol arazisi ve dolayısıyla AB bölgesi sayıldığından fakirliği, bir bıçak gibi kemiklerinde hisseden Afrikalılar, Fas hududundan Melilla’ya geçmeye çalışırken hem kaçmak istedikleri ve hem de geçmek istedikleri topraklardan gelen ateş altında can verdiler. Bu ağır dram, çağdaş denen dünyada vicdanı olan herkesi yaralaması gerekirken İspanyol Başbakanı Pedro Sançez, hiç çekinmeden memnuniyetini dile getirip Faslı yetkililere teşekkür etti…

37 kurbağa, kuş vs. değil insan ölmüştü. "Ölümden öte köy yok!" diyerek açlıktan, yoksulluktan, doğduğu topraklardan doymayı umdukları topraklara geçmek isteyen insanlar, gaddarca katledilmişti. Onlar katledilmiş, fakat, katliamı yapanları veya yaptıranları bir Başbakan, ayıplayacağına, müeyyide yoluna gideceğine kutluyordu.

Zulüm bu değilse zulmün ne olduğunun tarifini yeniden yapmak lâzım!

En az diğer insanlar kadar hayat hakkına sahip, bir kısım mağdur ve mazlumlar sömürgeci ve sömürgeci gölgesindeki polis tarafından şiddet görüp can verir ve bir başbakan da sorumsuzluk örneği gösterirken bunu var güçleriyle kınaması gerekenler ne yaptılar?

Hiçbir şey!..

Kılları kıpırdamadı!

Umursamadılar!

Onlarda evlerindeki köpek rahatsızlandığında gösterdikleri telaşın binde biri dahi görülmedi!

Afrika Birliği, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, G-20’ler… ve daha kınama gücüne, müdahale imkânına sahip hangi teşkilat ve hangi devlet varsa hepsi sustular…

Şimdi bu katliamın altına imza atan Sançez, Madrid’deki NATO toplantısında misafirlerine kim bilir içi boş ne kadar laf edecek!..

Haksızlık, zulüm, kan dökme ve katliam karşısında bu son görülen susuş değildir. Bu dilsizlik devam ettikçe, adaletsizlik bitmedikçe, emperyalist sömürüler semirdikçe… dünya, giderek çok zenginler ve çok fakirler beldesine döndükçe, bu manzaralar daha çok yaşanacaktır.

Afganistan’da bin kişi depremden ölür, yüzlerce kişi yaralanırken de onlar susmuştu.

Hâlbuki ve elbette Afgan da insandır!.

Afgan gibi Afrikalı da insandır!

Fakirlik, Afgan’ın, Afrikalının suçu değil!

Suç, asırlar boyu bu garip insanları ve daha nicelerini soyan, yolan, fakirliğe mahkûm eden sömürgeci, müstemlekeci, haçlı, malum devletlerindir.

Dünyanın adalet, insaf ve insanlık karnesi buysa… birileri katleder, diğerleri seyrederse felaketlerin ardı arkası kesilmez. Mazlumların ahı, öldürür geçer, yakıp geçer, yıkıp geçer!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.