Gezi ile 15 Temmuz karışımı gibi bir şey istiyorlar!

A -
A +
Türkiye'nin yakın tarihini bilenler, kanlı biten pek çok eylem veya ayaklanmanın üniversiteler üzerinden başlatıldığını bilir. Bunu iyi bilen kirli eller yine ve yeniden devreye girmiş görünüyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör ataması bahanesiyle başlayan eylemlere dikkat edin.  Aynı kirli elleri, aynı kara suretleri göreceksiniz. Bu eylemleri adım adım tezgâhladılar. Nasıl tezgâhladıklarını size tane tane anlatayım... İstanbul seçimlerinin yenileneceği haberi gündeme bomba gibi düştü. Hemen ardından CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, "Kaynayan kazan taşmaz mı, sandıkları aşmaz mı, seçmenin oyunu yok sayan darbeyle buluşmaz mı?'' diyerek hükûmeti asker üzerinden tehdit etti. Kemal Kılıçdaroğlu aldığı zaferin sarhoşluğuyla Avrupa'nın barbar devletlerine, "Bize yardım ederseniz Erdoğan diktatörünü devirebiliriz" diyerek Türkiye'ye uluslararası silahlı müdahale istedi. Üzerinden biraz zaman geçti. Halk TV'de Ayşenur Arslan, "CHP'nin de PKK gibi silahlı bir gücü olmalı. Bak HDP'ye, arkasındaki silahlı gücün desteğiyle nasıl da AKP ile bilek güreşi yapıyor" dedi.  Yerel seçimlerde aldığı rüzgârın dinmeye başladığını gören CHP'liler seçim düşüncesini rafa kaldırdı ve tehditlere başladı.  CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, "Bu iktidar ya seçimle ya da başka türlü gidecek" diyerek aleni bir şekilde bir ayaklanmanın sinyalini verdi. Hemen akabinde CHP'li Özgür Özel, "Saray rejiminin, Saray düzeninin sonu geliyor. O son, Atatürk'ün kemiklerini sızlatacak bütün bu atamaların, bütün bu liyakatsizliklerin sonunu getirecek" diyerek darbe imasında bulundu. Aynı tarihlerde yazar Ragıp Zarakolu, "Makûs Kaderden Kaçış Yok" başlıklı yazısıyla Erdoğan’ın sonunun Menderes gibi olacağını söyledi. Gelelim son bir haftada yaşananlara… ABD Başkanı seçilen Biden’ın, “Muhalefeti destekleyip Erdoğan’ı devirmeliyiz” sözlerinden cesaret aldılar. Bir zamanlar Iraklı muhaliflerin yaptığı gibi Amerika’ya, “Gelin bizi kurtarın” diyerek yalvarıp dilenciliğe başladılar. İki gün önce manyağın biri çıktı "Erdoğan seçimle gitmeyecek. Gitmesi için ya bir afet olması lazım ya da darbe" dedi. Bir başka sefil, "Türbanlı hâkimlere güvenmiyorum. İrtica geliyor, laiklik elden gidiyor" hezeyanlarında bulundu. Eski bir general "Menderes erken seçim ilanında bulunsaydı asılmazdı" diyerek Türk siyasi tarihinin en korkunç siyasi cinayetini aklamaya çalıştı. Ve son olay... Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Melih Bulu'nun atanması bahanesiyle üniversite gençliği şu pandemi günlerinde sokağa döküldü.  Ya sonra? Sonrasını üniversite öğrencileri sosyal medya hesaplarından paylaştı. Üniversite ile alakası olmayan bazı karanlık tiplerin "katil polis" diyerek ortalığı karıştırdığını anlattılar teker teker... Peki bu karanlık tipler kimin maşasıydı? Açık ve net söylüyorum: İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun adamlarıydı hepsi!.. Emniyet yaptığı açıklamada öğrenci kılığına bürünenlerden 17'sinin MLKP üyesi olduğunu ve öğrenci olmadığını açıkladı. Bilmeyenler için söyleyeyim. MLKP, Canan Kaftancıoğlu'nun çok sevdiği bir örgüttür. Öyle sever, öyle sever ki sosyal medya üzerinden "Bin Selam" yolladığı Hasan Ocak, MLKP terör örgütünün kurucusudur. O derece yani... Sadece bu mu? Canan Kaftancıoğlu Boğaziçi'ndeki eylemin startını da veriyor. WhatsApp grupları üzerinden gönderdiği mesajlarda elemanlarına nasıl terör estireceklerini ve polise nasıl saldıracaklarını tek tek anlatıyor ki bu konuşmalar sosyal medyada elden ele dolaşıyor. Dahası var... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, öğrencilerin arasına yerleştirilen ve polise "Katil" diyen teröristlere destek açıklaması yapıyor. Bu paylaşımı gören FETÖ'cü Said Sefa, "Uzaktan destekle olmaz. Al bütün muhalefeti git öğrencilerin yanında dur" diyerek âdeta talimat veriyor.  Sonrası... Bir bakıyorsunuz bütün muhalifler Boğaziçi Üniversitesinin önünde bardak gibi dizilmiş... Lafı fazla uzatmayayım. Üniversiteye atanan rektör AK Parti'den milletvekili adayı olmuş diye koparılıyor bütün kıyamet değil mi? Partili rektör olmazmış.  Öyle diyorlar... Azgın CHP’li Rektör Mustafa Akaydın'ı, "İkna Odaları"nı kuran Nur Serter'i alıp CHP'den aday gösterdiklerini unuttuk sanıyorlar.  Cübbelerini giyerek koro hâlinde CHP'yi ziyaret eden rektörleri, "Ordu Göreve" pankartının arkasında yürüyen Kemal Gürüz gibi rektörleri, başörtüsünü yasaklayan Kemal Alemdaroğlu gibi rektörleri unuttuk sanıyorlar. Daha doğrusu böyle rektörler istiyorlar! Rektör üzerinden istedikleri kıvılcımı yakaladılar. Şimdi amaçları istedikleri infilakı gerçekleştirmek. Durmayacaklar. Yeni ve daha tertipli bir Gezi için kıyamet çatlağı oluşturacaklar. Bundan emin olun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.