"Kimsem var ama gelmiyorlar!.."

A -
A +
“Bir çocuğun saçını okşadığınızda gözlerindeki o ışıltıyı başka hiçbir yerde göremezsiniz.”
 
Darülaceze ile ilgili duygu ve düşüncelerimi yazmaya devam ediyorum bu gün de…
Bu merhamet ve sevgi yuvası özel bütçeye ve tüzel kişiliğe sahip bir kurum olduğundan, genel bütçeden pay alamıyor. Hayırsever vatandaşların bağışları, Darülacezeye ait gayrimenkullerin kira gelirleri, İBB ve diğer ilçe belediyelerinin tahsil ettikleri Eğlence Vergisi Gelirinin çok küçük bir parçasının temin edilmesiyle hizmetlerine devam ediyor. Kurban Bayramlarında kurban ve teberrular gelirine katkı sağlıyor. Kurban etleri soğuk hava deposunda stoklanıyor. Bir yıl boyunca mutfakta yemeklerde, kullanılıyor. Yani ete para verilmiyor bu müessesede. Kurban Bayramının dışındaki zamanlarda da kurumun arka tarafında bulunan adak satış yerinden hayvan alarak da teberruda (bağışta) bulunabilirsiniz.
Ben bu tarihî kurumun hemen arkasında bulunan ve o zamanki adıyla Kaptanpaşa İlkokulu’nda 5 yıl öğrenim gördüğüm için Darülaceze’ye ilgim ziyadesiyle gelişmiş oldu. O kadar yakın temasımız vardı ki acezelerin birçoğunu isimleriyle tanır olmuştuk. Hele bir “Kel Orhan” diye şöhret olmuş birisi vardı ki âdeta bu kurumun simgesiydi. Kibar ve sevimli adamdı. Daha sonra otomobil çarptı ve öldü. Çok üzülmüştük ardından…
Dilencilerle mücadele görevi de o yıllarda Darülaceze’ye aitti. İstanbul’un çeşitli semtlerinden yakalanan dilenciler asker gibi sıraya dizilerek arka kapıdan içeri alınırdı. O günün imkânlarıyla hepsi tek tek banyo yaptırılır, sağlık kontrolünden geçer, rehabilitasyon uygulanırdı. Bu olayları bizler de sınıfımızın camından izlerdik. Nedense insanlar bu kurumu ziyaret etmekten çekiniyorlar. Hâlbuki bir çocuğun saçını okşadığınızda gözlerinde gördüğünüz o ışıltıyı başka hiçbir yerde göremezsiniz... O kimsesiz yaşlıların elini öptüğünüzde, sırtlarını sıvazladığınızda, sevgiyle gözlerine baktığınızda size minnet duygusuyla bakmaları paha biçilemez bir güzellik... Selama bile hasret zaten birçoğu. Darülaceze'de her çeşit insan var. Önemli, meşhur zengin. Bir zamanlar tabiri caizse kılıcının arkası bile kesen insanlar da düşebiliyor buraya... Sonuç olarak hiç birimizin buraya düşmeyeceğinin garantisi yok ki! Birçoğuyla sohbet sırasında “Yakınların var mı, kimin kimsen var mı?” diye sorulduğunda “Var ama ziyaretime gelmiyorlar” cümlesi dökülüyor ağızlarından ne yazık ki... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.