“Bu kitapları görmedik diyemezler!”

A -
A +
“Almazlarsa almasınlar, ahirette ‘biz bu kitapları görmedik’ diyemezler buyurdular.”   Her sene Ramazan-ı şerif gelince, o günleri o saatleri yaşamadan yâd etmeden duramıyorum. Büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendi'yle (kuddîse sirrûh) yaşadığım hususi bir hatıramı sizlerle paylaşmak istiyorum. 1983 senesi Ramazan-ı şerif ayının Kadir Gecesinin gündüzü idi. Çok rahatsız idim. Ahmet Turgal Ağabey ile pazarlama hizmetlerine çıkmıştım. Mübarek, Kanarya’daki iş yerimize; daha önceden planlanmamış bir şekilde saat 14.00 sularında ziyarete geldiler. Ben kendilerinden önce aracını görünce çok şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Heyecanla araca yaklaşıp selam verince; “Aleykümselam kardeşim, Kazım Bey siz misiniz? Biz sizin ziyaretinize geldik” buyurdular. İçeri geçtik. Yan yana oturduk. Çok yaklaşmamızı istediler. Dizlerimiz kendi dizlerine değinceye kadar yaklaştırdılar. Pastanemizin karşısında bize ait bir boş dükkân vardı. “Orayı ne yapacaksınız?” diye sordular. Biz de “Nasip olursa Türkiye gazetesi bürosu ve kitabevi olacak efendim” deyince “çok güzel olur, Osmanbey’in şubesi olur kitaplarımızı vitrinine dizersiniz. Herkes görür. Almazlarsa almasınlar, yarın ahirette biz bu Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını görmedik diyemezler efendim” buyurdular. “Ramazanda oturma salonları kapalı olur. Satış tezgâhları açık olabilir. Alışveriş yapılabilir. Evlere alır hediye olarak götürürler, uygundur” diye de ilave ettiler. İmalathaneyi sordular. “Var efendim” diye cevap verdik. İmalathaneyi gördüler ve “çok güzel, müminlerin imalathaneleri böyle temiz ve düzenli olur” dediler. “Dükkân ve eviniz kira mı?” diye sordular. “Evet efendim” deyince, “Enver Abi'den duyuyorum, Mehmet Ağa’da gece gündüz hizmetlere katılıyormuşsunuz. Hizmetlerin bereketi belli oluyor maşallah” buyurdular. Bir müddet sonra; “Efendim bizim vaktimiz doldu. Zamanında gitmezsek Hanımanne bize başka zaman izin vermez, bize müsaade edin. Allahü teâlâ razı olsun. Allahü teâlâ size dünya ve ahiret saadeti versin. Bol bol hizmetler nasip eylesin” diye dua buyurdular. Aracın arka tarafına oturdular. Uzaklaşana kadar gözümüzle takip ettik. Ellerini kaldırıp dua etmekteydiler. Biz de gıyaben arkalarından “âmin” diyorduk. Fatih Güner Ağabey öne oturdular. Hüseyin Yener Abi arabayı kullanıyordu. O sırada baktım ki rahatsızlığımdan da eser kalmamış... Allahü teâlâ derecelerini âli eylesin. Cenâb-ı Hak, bizlere büyüklerimizin şefaatlerini nasip eylesin. Âmin.        Kazım Seki
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.