Erdoğan hata yapıyorsa sevinmeniz gerekmez mi?

A -
A +

 

“Ekonomiyi batıralım, Erdoğan gitsin” diyen bunlardı.

Yabancı yatırımcıları “Sakın Türkiye’ye gelmeyin” diye korkutmaya çabalayan bunlardı.

Faiz yüzde 4,5’e, enflasyon yüzde 7’ye, dolar 1,86’ya indiğinde sokakları yangın yerine çeviren, kepçelerle Başbakanlık binalarını ele geçirmeye çalışanları körükleyenler bunlardı.

Gezi’de polisleri, FETÖ darbe girişimlerinde ise savcıları “Karşı durursanız hesabını sorarız” diye tehdit eden yine bunlardı.

Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol rezervi için anlaştığımız Libya tezkeresine “ret” oyu veren de bunlardı, KKTC ile anlaşma imzalayınca Türkiye’yi “petrol ve gaz için emperyalist hareket etmekle” suçlayan da…

Korona salgınında mücadeleyi zora sokmak için yürüttükleri tezviratı, Suriye’den göçü iki katına çıkaracak İdlib krizinde âdeta Türkiye’nin başarısız olmasını istercesine yaptıklarını saymıyorum bile.

Ya millî silahlanmaya karşı tavırlarına ne demeli!

İsrail’in çalışmayan Heronlarına verdiğimiz paranın 5’te 1’i fiyatına yerlisini, hem de çok daha iyisini yapanlara bir kere teşekkür ettiler mi?

Teşekkürü boş verin, “Hiç değilse engellemeye çalışmayalım, takoz olmayalım” dediler mi?

              ***

Sırf seçim kazanmak için kol kola girdikleri terör örgütlerinin Türkiye’ye ekonomik maliyetini biliyor muyuz peki?

Söyleyeyim…

TAM 2 TRİLYON 256 MİLYAR 48 MİLYON DOLAR.

Umut oldukları, birlikte seçim kazanma hayalleri kurdukları bu örgütlere sarf edilen devasa kaynakla;

69 Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP),

505 Marmaray,

749 Yavuz Sultan Selim Köprüsü,

1880 Osmangazi Köprüsü,

282 Kuzey Marmara Otoyolu,

205 İstanbul-İzmir Otoyolu,

102 İstanbul Havalimanı,

564 Atatürk Barajı,

1834 İstanbul Şehir Hastanesi yapılabilir…

902 S-400,

644 Patriot,

9024 F-35 savaş uçağı alınabilirdi.

Şayet terörün bu maliyetine katlanmak zorunda kalmasaydık, bugün KİŞİ BAŞINA MİLLÎ GELİRİMİZ ne olacaktı biliyor musunuz?

En az 20 bin DOLAR...

              ***

8-9 senedir bir kere bile Türkiye’nin hak ve menfaatlerinin yanında durmayanlar, şimdi ekonomi için çok üzgün ve öfkeliymiş, öyle mi!

Sebep; faiz indirimi ısrarıyla gelen yüksek kur ve buna bağlı fiyat artışlarıymış.

Oysa hükûmet diyor ki: “Merak etmeyin. Sadece bizde değil, bütün dünyada problem var. Özellikle pandemi şartlarından dolayı üretim ve ihracat artışı hedefli politika değişikliği yaptık. Bu sıkıntı geçici, her şeyin rayına girdiğini göreceksiniz. Tedbirlerimizi alıyoruz, vatandaşı da ezdirmeyeceğiz.”

            ***

Parlamenter sistemin ne menem bir şey olduğunu geçmişte nasıl tecrübe etmişsek…

“Sıcak para” bağımlısı bir ekonomi politikasının ne olduğunu da onlarca yıl gördük.

90’lardan bu yana yaşadığımız her ekonomik krizde başlıca eleştiri konusu bu değil miydi?

“Üreten bir ülke olsak başımıza bu gelmezdi” denilmiyor muydu?

Sanayi üretimini artırmak yerine sadece inşaat yapmakla eleştirmiyorlar mıydı AK Parti’yi?

(Hoş, bunların aklına uyup yeterli konut üretmeyince kiraların nasıl fırladığını da gördük ya, neyse…)

Bunların da ötesinde, ileri teknoloji ihraç eden bir ülke olma hayalleri kurulmuyor muydu hep?

İşte şimdi bu politikaya geçiş yapılıyor ama en başta saydığım herzeleri yiyenler hop oturup hop kalkıyor.

Dolar yükseldi, enflasyon arttı diye çok üzülüyorlarmış(!)

Üzüleceksek ay sonunu zar-zor getiren biz maaş mahkûmları üzülelim, size ne oluyor!

​            ***

Gezi’de haftalarca koca şehirlerimiz yakılmış-yıkılmış üzülmemiş, aksine körüklemişsiniz.

Yargıyı ele geçiren bir örgüt devleti teslim almaya kalkışmış, üzülmemiş, arkalarında durmuşsunuz.

PKK/HDP Türkiye’yi fiilen bölmeye kalkışmış, 1200’ün üzerinde asker-polis-sivil şehit vermişiz; üzülmeyi bırak, bir de teröristleri kurtarmaya çabalamışsınız.

Bunların üstüne bir de 15 Temmuz’u koyunca Türkiye’ye ekonomik maliyeti TRİLYON DOLARLARI bulmuş, üzülmemişsiniz.

Şimdi devlet politika değiştirdi diye dolar yükselince üzülüyorsunuz, öyle mi?

Madem öyle…

İyi ya işte, yıllardır arayıp da bulamadığınız fırsat 2023 seçimleri öncesi kucağınıza geliyor; sevinin, niye üzülüyorsunuz?

Bakın, nefret ettiğiniz Erdoğan belki de siyasi hayatının en büyük kozunu oynuyor.

Madem bu yolun yanlış olduğuna inanıyorsunuz ve bu kadar eminsiniz…

Bırakın neticesini görsün vatandaş, niye “Hemen seçim” diyorsunuz?

15 Temmuz gecesi yaptığınızı yapın…

Terliklerinizi giyin, ayaklarınızı uzatın, kahvenizi yudumlayın, sonucu bekleyin.

Haaa!

İşler Erdoğan’ın hedeflediği şekilde gider, ilerleyen süreçte Türkiye bambaşka bir sıçrama yakalarsa (Bu yılın büyüme rakamlarında olduğu gibi)…

“Biz zaten bunu yapacaktık, Erdoğan bizim fikrimizi çaldı”, “Bu aslında Ecevit’in projesiydi” falan demek yok ama…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.