Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Horasan’da yetişen ve kabr-i şerîfi Basra civarında bulunan büyük velî Ebû Türâb Nahşebî hazretlerinin bir komşusu vardı.
Bunun, yüklü miktarda parası çalındı bir gün. Adamcağız senelerce çalışıp biriktirmişti o paraları.
Ne yapacağını şaşırdı!
Bu zâta koşup “Hocam! Ben mahvoldum, ben bittim!” dedi.
Mübârek üzüldü!
Ve sordu hemen:
“Hayırdır kardeşim, ne oldu?”
“Bu gece evimize hırsız girip bütün paramı çalmış hocam, ben şimdi ne yapacağım?”
Buyurdu ki:
“Üzülme, bulunur bir çâresi.”
“Nasıl bulunur hocam?”
“Ne bileyim, onu alan pişmân olup, paranı geri getirebilir.”
“Böyle bir şey olabilir mi?”
“Niye olmasın. Allahü teâlâ her şeye kâdirdir.”
Adam sevindi...
Ve evine döndü.
Hakîkaten az sonra çalındı kapısı.
Koşup açtığında bir “çocuk” vardı eşikte.
Elindeki keseyi uzatıp “Amca, bu para sizinmiş, lütfen alın” dedi.
Adam duyduğuna inanamadı...
“Bizim miymiş?”
“Evet, sizinmiş.”
“Peki ama kim gönderdi bunu?”
“Dün gece sizin evden alan adam gönderdi...”
“Niye gönderdi peki?”
“Pişmân olmuş gâliba.”
“Pekâlâ” deyip parayı aldı.
Sevinçten “şükür secdesine” vardı.
ÖNE ÇIKANLAR