Karabağ’da yetişen
Pîr Muhammed Gencevi hazretleri, bir gün abdest alıyordu.
Bir ayağını yıkadı.
Öbürünü yıkayacaktı ki, o esnada âniden ve süratli bir şeklide ayağını ileriye uzattı.
Sanki bir şeye vurur gibiydi. Yüzünde de “kızgınlık” belirtileri görüldü!
Talebesi gördü.
Çok merak etti...
Ve sebebini sordu.
O da cevabında “Falan talebemiz, tarlasını sularken bir kimse gelip ‘Su benimdi, ne hakla kendi tarlana akıtıyorsun?’ dedi.
O da cevabında;
‘Bilmiyordum, özür dilerim’ dediği hâlde elindeki beli kaldırdı, tam başına vuracaktı ki, o kimseye ayağımla vurup mâni oldum” buyurdu.
● ● ●
Talebelerinden biri de, bir gün evinde gusül abdesti alıp hocasının câmisine gitti. Pîr Muhammed Gencevi hazretleri, o gelince;
“Bir kimse gusül abdesti alırken koltuğunun altında yıkanmamış yer bıraktı” dedi.
Başkaları anlamadı.
O gusleden anladı...
İçinden “Hocam, bu sözü benim için söyledi, fakat bu kadar arkadaşım arasında kalkıp gidersem, hâlim belli olur” diye düşündü...
Hocası bunu anladı...
Ve kendisine seslenip; "Molla Muhammed, bizim hizmetçiler oduna gidecekler, git onları gönderiver” dedi.
Bunun üzerine kalkıp dışarı çıktı. Gusül abdesti alırken kuru kalan koltuğunun altını yıkayıp namaza yetişti.