Bunu kefen yaparsın

A -
A +

Pîr Ali Efendi, Tekirdağ'a yakın Malkara'da yaşayıp, orada vefat etti. Nurlu kabri oradadır. Bu zat, uzun bir yolculuğa çıktı bir gün. Hanımı hamileydi. Ayrılmadan önce çarşıdan bir parça "patiska bez" getirip uzattı zevcesine. - Hanım, al şunu. - Hayrola, nedir bu? - Kefenlik bez. Ola ki ben seferde iken bir oğlumuz olur da, aynı gün vefat eder. Eğer böyle olursa, bunu kefen yaparsın bebeğe. Sonra veda edip ayrıldı. Aradan iki gün geçmişti ki, bir erkek çocukları oldu hakikaten. Ve o gün vefat etti. Kadıncağız bebeğini kefenlerken tutamadı gözyaşlarını: - Ah efendi, sen ne mübarek insansın, diye mırıldandı sessizce. İhlaslı olun Bir gün, talebesine şu nasihatı yaptı: - Çocuklar, siz siz olun, işlerinizi kullara beğendirmeye uğraşmayın. Allah beğensin yeter. Ve ekledi: - O beğendikten sonra, bütün dünya beğenmese ne çıkar? O beğenmedikten sonra, kâinat beğense ne kıymeti var? Unutmayın, kullara göre şekillenen kişi, iyi insan değildir. Şöyle bitirdi sözlerini: - Halis müslüman, her yerde müslümandır. Aynen "Altın" gibi. Altın, kâfirin elinde de altındır, mü'minin elinde de. "Hava ve su" gibidir müslüman. Herkesin ihtiyacı vardır ona. Bir araya gelin Bir gün, "Sohbet"in ehemmiyetini anlattı cemaatine. - Kardeşlerim, yolumuz "Sohbet yolu"dur. Şu insanlara hayret ediyorum. Niçin sohbet meclislerine katılmaz, koşmazlar Allah adamlarının yanlarına. Halbuki sohbet ehlinin ev sahibi Allahü teala, teşrifatçısı hazreti Ali, sâkîsi, (su dağıtıcısı) Hızır alayhisselamdır. Cemaatten biri sordu: - Efendim, "Sohbet"ten maksat, bir araya gelmek midir? - Evet, Allah için bir araya gelenlerden, Allahü teala razı olur. Bunlar, mahşer gününde Arş-ı âlâ altında gölgeleneceklerdir. Birisi söz aldı. - Biz bir araya geliyoruz ama dünya işlerinden konuşuyoruz. Mübarek gülümsedi. - Olsun, o da iyidir. Ama islâmiyetten de konuşun. Az da olsa, ilmihal kitabı okuyun. Çünkü iki müslüman bir araya gelir de, Allah ve peygamberden bahsetmezlerse, Allahü teala onlara la'net eder.