Hazret-i Ömer radıyallahü anh, bir gün bâzı eshâbla birlikte bir yere gidiyordu ki, birden ağlamaya başladı. Sordular: "Niçin ağlıyorsun?"
Gözyaşları içinde;
"Nasıl ağlamayayım. Bir çocuk Fırat Nehrine girip boğulsa, yârın benden sorarlar" buyurdu.
Birgün evden çıktı.
Yerde bir "saman çöpü" görüp; "Keşke saman çöpü olsaydım. Keşke doğurmasaydı annesi Ömer'i. Keşke ücrâ bir köyde bir Kureyşî olsaydım" diye temennîde bulundu.
BELLİ OLMAZ!
Abdurrahmân bin Avf ile hazret-i Ömer radıyallahü anhümâ yolculuğa çıktılar bir gün. Sırtında su tulumu vardı Halîfenin.
Az sonra yoruldu.
Tulumu yere koydu.
Arkadaşı Abdurrahmân bin Avf ricâ etti Ona: "İzin ver biraz da ben taşıyayım."
"Hayır olmaz."
"Neden?"
"Bugün Ömer'in yükünü sen taşırsan, yarın kıyâmetteki günah yükünü kim taşır?"
Hazreti Abdurrahman;
"O gün sizin yükünüz ağır olmaz. Çünkü dâima Resûlullah Efendimizin yolundan yürüdünüz" dedi.
Hazret-i Ömer;
"Ne zaman Cehennemden kurtulursam Resûlullahın yolunda yürüdüğüm o zaman belli olur" buyurdu.
Vaktâ ki vefât etti.
Oğlu rüyâda gördü.
Baktı ki, çok yorgun ve bitkin bir hâli var. Sebebini sorunca; "Her şeyi ince ince sordular. Bâzı suallere cevap vermekte zorlandım" buyurdu.
Oğlu sordu:
Sonra n'oldu?
"Allahın merhameti yetişti evlâdım, yoksa kurtulamazdım" buyurdu.
www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

