"Şehit olmak isterim!.."

A -
A +
 
 
Büyük velî Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin vefatı yaklaştı.
İnsanlar akın akın sohbetine geliyordu o günlerde.
Bir talebesi geldi.
Ve huzuruna girip;
“Efendim, izin verirseniz köyüme gitmek istiyorum” dedi.
Büyük velî ona baktı.
“Selâmetle git... Bir daha görüşemeyiz” buyurdu.
Bu sözü duydular.
Ve çok ağladılar!
Vefatı iyice yaklaşmıştı.
Talebeyi son defa topladı.
“Kalbimden her neyi geçirdim ve hangi nîmete kavuşmak istedimse Hakk teâlâ hepsini ihsân etti, beni, her arzuma kavuşturdu. Ama biri hâriç” buyurdu.
Gençler merak etti...
Ve hemen sordular:
“O nedir efendim?”
“Şehitlik” buyurdu. “Şimdi en büyük arzum, şehitlik rütbesine kavuşmaktır. Ama yaşlandım. Vücûdum zayıf düştü... Cihad edecek gücüm kalmadı. Nasıl şehit olabilirim?” buyurdu.
1781 senesiydi.
Muharremin yedinci gecesi...
Evinin önü bâzı kişilerle doldu.
Onları kimse tanımıyordu.
Bunlardan üçü içeri girdi.
Bunlar Moğol kâfiriydi.
“Mazhar-ı Cân-ı Cânân sen misin?” diye sordular.
“Evet benim” buyurdu.
O anda hücum ettiler!
Ve hâince hançerlediler.
Mübârek zât üç gün yattı.
Sonra vefat etti.
Kavuştu özlediği “şehitlik” rütbesine...