Seyyidi üzdü ama...

A -
A +

Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin "rahmetullahi aleyh" torunlarından Cezîrî hazretleri bir zaman Kâhire'ye gelmişti. Orada biri vardı. İbn-ül Enbâbî. Evliyâ torunuydu. Evliyâdan İsmâil Enbâbî hazretlerinin torunu idi. Cezîrî hazretleri, işte bu İbn-ül-Enbâbî'ye uğradı. Ancak Onun kendisiyle ilgili uygunsuz sözlerini işitti. Çok üzüldü. Kalbi kırıldı. Eve geri geldi. O gece çok duâlar edip, kendisine yapılan bu çirkin muâmeleyi, kalb yoluyla dedesi Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerine arz etti. Ve o kederle yattı. Gece yarısıydı. Kapısı çalındı. Açtığında İbn-ül-Enbâbî'yi gördü. Pişman bir vaziyette özür dileyip ellerine sarıldı ve; "Ne olur beni affet. Ne emredersen yapayım" dedi. Cezîrî sordu ona; "Niye şimdi geldin?" O da şöyle anlattı: Rüyâmda hem senin ceddin Abdülkâdir Geylânî hazretlerini, hem de benim ceddim olan İsmâil Enbâbî hazretlerini gördüm. Bana kırgındılar. Ama haklıydılar. Ben haksızdım. Ceddin Abdülkâdir Geylânî hazretleri bana bakıp; "Eğer deden İsmâil Enbâbî şefâat etmeseydi, ağır cezaya çarptırılacaktın" dedi. Dedem de kızgındı. Sıra Ona geldi. Bana bir bakıp; "Haydi kalk, yastığının altındaki yılanı öldür!" dedi. Korkuyla uyandım. Yastığımı kaldırdığımda çok iri bir "yılan" görüp öldürdüm ve hemen sana geldim. Ne olursun beni affet!.. > www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com