Geçen hafta birincisini arzetmiştik. Şartları yerine getirilerek yapılan nasuh bir tövbedir. Böyle olunca bütün günâhlar affedilir ve insan hiç günah işlememiş gibi olur. İkincisi istiğfar; mağfiret istemek, af edilmeyi talep etmek. Bu da günahların affı için büyük bir sebeptir. Bunda da samimi olunursa büyük nimetlere kavuşulur. Masum olduğu halde, günahsız olmasına rağmen Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam günde en az yetmiş defa istiğfar duası okuduğunu bizlere bildiriyor. Üçüncüsü; Salih ameller ve ibadetler. Bunlar, daha önce işlenen günahların affına sebep olur. Hud suresi 114. ayeti kerimede meâlen buyuruluyor: "İyilikler kötülükleri giderir. Furkan suresi 70. ayeti kerimede ise yine meâlen: "Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenlerden başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allahü teâlâ çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" buyurulmaktadır. UZUVLAR ŞAHİTLİK YAPACAK Abdulvahhab-ı Şa'rani rahmetullahi aleyh buyuruyor: Bir yerde bir günah işlediğiniz zaman, hemen peşinden bir sevap da işle. Kıyamet günü insanın uzuvları, (eli, ayağı, gözü gibi) sahibinin hakkında şahitlik yapacaklar. El diyecek ki; benimle şu şu günahları yaptı. Ayak da benim üzerimden falanca günahları yapmak için kötü yerlere gitti. Diğer organlar da aynı. Bunlarla beraber toprak da şahitlik yapacak. Benim üzerimde bu günahları yaptı diyecek. Sevaplarımıza da şahitlik yaptıralım, umulur ki, günahların affına sebep olabilir. Günah işlediğimiz yerde hiç olmazsa bazı tesbihleri, duaları yapalım, bir fakir bulduksa sadaka verelim ve tövbe etmeyi unutmayalım. Dördüncüsü: Hastalıklar, sıkıntılar, fakirlik. Bunlar istenmez, gelmemesi için çaba harcanır. Geldiklerinde de giderilmeleri için gayret edilir. Bütün bunlar yapılırken, bunların rabbimizin takdiri ile geldiğini ve şikayetçi olmadığımızı arz etmeliyiz. Hadis-i Kutsi'de buyurluyor: "Allahü teâlâ mü'min kullarını annelerinden daha çok sever." Bizim için bu sıkıntılar iyi olmasaydı verilmezdi. Böylece günâhlarımız affediliyor. Bunlar olmasaydı eğer cehennemde yanarak cezamızı çekecektik. Ki bu çok daha zordur. İnsanoğlu zayıf olarak yaratıldığından basit olan hastalıklara, musibetlere aşırı derecede feryât eder. Habuki, dünyanın kendisi de içinde bulunanları da fanidir, devam etmez. Ne gâm baki, ne sûrur demiş atalarımız. Hadis-i şerifte buyuruluyor: "Mü'min her zaman sevap kazanır şöyle ki: "Nimetlere kavuşursa, şükreder sevap kazanır. Musibetlere maruz kalırsa ona da sabreder, yine sevâp kazanır." MELEKLERİN SEVDİĞİ İŞLER Beşincisi: Meleklerin bizim için dua etmesidir. İyi insanları melekler sever, onlara dua ederler. Bu nimete kavuşmak için meleklerin sevdiği işleri yapalım. Herkesin omuzlarında taşıdığı Kirâmen Katibin melekleri vardır. Sağ omuzumuzdaki sevâplarımızı, soldaki ise günâhlarımızı yazar. Ömür boyu beraberlik insan ölünce sona erer. Sekerât-ı mevt halinde o iki melek insana veda edecekler. Güzel bir hayat yaşamışsa ona dua edecekler ve diyecekler ki: Biz senden razıyız, Rabbimiz de senden razı olsun. Bizi çok güzel yerlere götürdün, çok güzel kokular koklattın. Kötü bir hayat yaşamışsa ona da; bizi çok üzdün diye bedduâ edeceklerdir. Altıncısı: Mü'minin mü'mine duasıdır. Salih bir kişinin duası ile affolunacağımız ihtimali çok yüksektir. Günahlarımız bu sayılan altı şeyle af olunmadı ise sekerâtın ağır geçmesi, kabir azabı gibi sıkıntılar bizi bekleyecek demektir. Rabbimiz cümlemizi korusun.