"Habîbi habîbe kavuşturun!"

A -
A +
Bir bedevî (çöl adamı), kızıl bir deve üzerinde, Hazret-i Alî'nin (kerremallahü vecheh) huzuruna gelip, deveden indi ve selam verip şöyle sordu:
-Yâ Emîr-el mü'minîn! Çabuk bana Ebû Bekr'den haber ver! O Cennette midir? 
Hazret-i Alî bu sualden dolayı çok üzülüp, buyurdu ki: 
-Ey bedevî! Keşke, anan seni doğurmamış olaydı. Resûlullah (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) hazretlerinin hayâtında ve vefâtlarından sonra, bu sözü hiç kimse söylemedi. Muhâcirîn ve Ensâr arasında, şüphe yoktur ki, Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk, Resûl-i ekremin hayâtında vezîri idi. Vefâtından sonra ha­lîfesi idi. Ondan sonra her kimin i'tikâdı bunun üzerine olmaz ise, o dalâlettedir... Resûlullah, Ebû Bekr'i babası yerinde tutardı. O, Cennet ehlini tıpkı, gökyüzündeki bir yıldı­zın, yeryüzünün ehlini aydınlattığı gibi aydınlatır. Bir köşkten bir köşke, bir kasırdan bir kasıra gider. Cennette hiçbir kasır ve bir saray, bir oda, bir bahçe, bostân yoktur ki, illâ hazret-i Ebû Bekr'in nûrundan aydınlanmasın... Cen­net ehli köşklerden başlarını çıkarıp, derler ki: "Yâ Rıdvân! Bu nûr nedir?" Rıdvân der ki: "Bu Ebû Bekr'in yüzünün nûrudur ki, kasırdan kasıra ve odadan odaya gider."
Bedevî sessizce dinlerken, Hazreti Alî, sözüne şöyle devâm etti:
-Ey bedevî! Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri, vefâtı ânında bana dedi ki: "Benim cânım, benim gözümün nûru ve benim dostum ve benim azîzim. Vefâtım yaklaştı. Ömrümün sonuna geldim. Beni o, Resûlullah (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) hazretlerini yıka­dığın mübârek ellerin ile yıka. Kefene sar ve tabut üzerine koy. Cenâzemi Resûlullah hazret­lerinin Ravda-i mukaddeselerinin kapısına koy ve; 'Yâ Resûlallah! Ebû Bekr kapıdadır. İçeri girmek için izin ister' diye seslen. Eğer kilit anahtarsız açılırsa, beni Seyyid-i âlemin mübârek yanına defnedin. Eğer kilit açılmaz ise, beni Bakî Kabris­tanı'na götürüp, garipler kabristanına defnedin..." 
Ey bedevî! O halîfe-i Resûlullah olan Ebû Bekr-i Sıddîk dünyâdan göçtü. Vasiyetini ye­rine getirip, techîz eyledim. Ravda-i mukaddesenin kapısına gö­türüp izin istedim. O anda kilit kendiliğinden açılıp, bir ses işittim: 
-Habîbi, habîbe kavuşturun. Habîbini çok özlemiştir!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.