Size ülser olan maymunun hikâyesini anlatmış mıydım?.. Deney yapmak için iki maymunu elektrikli sandalyeye oturtmuşlar. Sandalyeler şeklen birbirinin aynı. Fakat birisinin yanındaki vitese benzer şalter fonksiyoner.. Diğerindeki göstermelik. Maymunlar sandalyeye oturtuluyor, otomobildeki gibi emniyet kemeri ile bağlanıyor ve elektrik veriliyor.. Maymunlar sarsılmaya başlayınca şalteri fonksiyoner olan maymuna elektrikten kurtulmak için kolu çekmesi öğretiliyor. Maymun şalteri kapatınca hem kendisi hem de yanındaki işkenceden kurtuluyor. İkinci maymuna da aynı şey öğretiliyor ama onun şalteri göstermelik olduğu için elektriği kesemiyor..Onun elektriğini ancak yanındaki kesebiliyor. İkinci üçüncü tekrardan sonra manzara şöyle oluyor. Birinci maymunun eli hep şalterde, elektrik gelir gelmez kolu çekip rahatına bakıyor. Diğeri (şalteri göstermelik olan maymun) de aynı şeyi yapıyor ama işkenceden kurtulamıyor.Onun kurtuluşu yanındakine bağlı. İşkencenin ne kadar süreceğini, nasıl kurtulacağını bilmiyor. Kol fonksiyonsuz olduğu halde habire itip çekiyor.. Bir ayın sonunda maymunlardan birinin dengesi bozuluyor, ülser oluyor. Diğerinde hiçbir değişiklik yok. .... Köydeki adamın kileri vardı. Kış gelmeden ununu, bulgurunu, kavurmasını, reçelini, pekmezini vs. doldurur, yazın başına kadar dışarıyla irtibatı kesilse bile düzeninde bir değişiklik olmazdı. Kilerdeki, malzeme dışında lazım olan gazyağı, şeker ve çaydı. Bu ihtiyaç kalemleri sayesinde memleketin ne halde olduğunu anlardı. İki üç kalem ihtiyaç dışında işti, işsizlikti, krizdi, kiraydı, borçtu dert edilecek şeyler değildi. İşin nostaljisinde değilim. Dün köyünde ufacık bir tedbirle dışarıyla irtibatını keserek 7-8 ay yaşayabilen insanlar mı daha mutluydu, bugün şehirde yaşayanlar mı? .... Hep tedirgin ve diken üstünde yaşıyor gibiyiz. Korkularımız var, seslendiremiyoruz. Hırslarımız var, adını koyamıyoruz. On yıllık yiyeceğimizi stoklasalar da huzur bulamıyoruz. Sandalyedeki maymun gibi kolu itekleyip duruyoruz.