MİA NEDİR NE DEĞİLDİR!

A -
A +

Dünya düzeni sürekli değişim içinde…

 

Soğuk savaş dönemlerini geride bıraktık.

 

Ardından liberalleşme dönemine girdik.

 

Liberalleşmenin de pabucu dama atıldı.

 

Nihayet 21. yüzyıla geldik.

 

Bu kez ‘Çok kutuplu bir dünya’ ile karşı karşıyayız.

 

Bu çağda tanklı, tüfekli savaşlar yok.

 

Gelişen teknoloji çok farklı noktalara ulaştı.

 

Yapay zekâyla, siber güvenlikle, veri bilimiyle,

 

Kriptolojiyle, uydu ve uzay sistemleriyle...

 

Artık bilgi ve istihbarat savaşları var;

 

Bu alanda kendisini geliştiren ülkeler…

 

Yerkürenin gidişatına şekil ve yön verecek.

 

Uluslararası arenada söz sahibi olacak.

 

Gelelim Türkiye’ye;

 

Ülkemiz küresel olarak farklı bir konumda.

 

Milli İstihbarat Teşkilatımız da dışa açık…

 

İstihbarat sahasında çok iyi yerdeyiz.

 

Ama bununla yetinmiyoruz…

 

Kendimize has teoriler, yöntemler geliştirmeliyiz.

 

Akademik çalışmalar yapmalıyız.

 

İşte bunun için de MİA kuruldu.

 

Millî İstihbarat Akademisi…

 

Teşkilattan destek alacak ama…

 

Ajan yetiştirmeyle uzaktan yakından ilgisi olmayacak.

 

Bilimsel istihbarat çalışması yapacak.

 

Gerekirse teşkilat elemanlarına ders verecek.

 

Türkiye’nin açılım alanındaki ülkelerle,

 

Terör örgütleri ve terör olaylarına yönelik

 

Bilimsel analizler yapacak, çözüm üretecek...

 

Ülke olarak yapmamız gerekenlere ışık tutacak.

 

MİA Başkanı Prof. Dr. Talha Köse’nin deyimi ile;

 

Akademinin amaçlarından birisi de…

 

Bilimsel anlamda istihbarat topluluğu oluşturmak.

 

Söz konusu toplulukta;

 

İstihbarat konusunda kafa yoran, çalışan,

 

İstihbaratı farklı bilimsel disiplinlerle ele alan

 

Bilgi üreten akademisyen, uzman ve ilgili kişiler yer alacak.

 

Önümüzdeki eğitim yılında devreye girecek MİA…

 

İlk aşamada sadece yüksek lisansla başlayacak.

 

İlerleyen yıllarda doktora programları da açılacak.

 

Kritik bir dönemde devreye giren MİA’nın,

 

Yönetici ve öğrencilerine şimdiden başarılar dileriz.

 

 

BU İŞİN SONU İYİ DEĞİL

 
 
Demografik yönden baktığımızda…
Durumumuz hiç de iç açıcı değil…
Her geçen yıl ivme kaybediyoruz.
Sosyolojik özelliklerimizi yitiriyoruz.
Örnekle devam edelim;
Doğurganlık oranlarımız düşüyor.
Tek çocuk yapmakta ısrar ediyoruz.
Ya da hiç evlat sahibi olmamayı yeğliyoruz.
Tek başına bir hayat tercih ediliyor.
Boşanmalar arttı, evlilikler azaldı.
Genç nüfusumuz geriliyor.
Yaşlı sayımız çoğalıyor.
Aile yapımız yozlaştı.
Akrabalık ilişkileri menfaate dönüştü.
Özenme ya da Avrupalılaşma adı altında
Çanak tutanların baskısı altında…
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete!?
Bunu biz dile getirmiyoruz.
TÜİK’in son yaptığı araştırmalar…
Tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor.
Rakamlar verip canınızı sıkmamak adına…
Bu konunun önümüzdeki yıllar için…
Beka-millî güvenlik meselesi olduğunu söyleyelim.
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini hatırlatalım:
Defalarca tekrarladığı:
“Gençlerimize şunu söylüyoruz;
1 olur garip olur, 2 olur rakip olur…
3 olur denge olur, 4 olur bereket olur...”
Mutlaka bir bildiği vardır deyip noktalayalım sözlerimizi.

 

MORAL DİSİPLİNİN TEMELİ

 

 

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya;

 

Göreve geldiği günden bu yana…

 

Sayısız operasyona imza atıyor.

 

Her biri birbirinden farklı ve önemli;

 

Sibergöz, Mercek, Bozdoğan, Narkoçelik,

 

Mahzen, Kıskaç, Çember operasyonları ile…

 

Suçlulara soluk aldırmıyor.

 

Başarılı çalışma sergiliyor.

 

Muhaliflerin de desteğini alarak…

 

Lakin…

 

Bizim üzerinde durmak istediğimiz konu;

 

Büyük bir camiayı kapsayan,

 

Adsız kahramanlardan müteşekkil,

 

Teşkilatların ön plana çıkarılması...

 

Gecesini gündüzüne katan,

 

Fedakârca koşturan, canını hiçe sayan…

 

Askerimize, polisimize moral vermek,

 

Varlıklarını hissetmeleri açısından…

 

Sayın Bakanımız…

 

Bazı büyük operasyonların sonucunu;

 

Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik ile birlikte açıklasa…

 

Veya cefakâr güvenlik görevlilerini…

 

Zaman zaman kamuoyu önünde ödüllendirse…

 

Daha güzel olmaz mı?

 

Polis-adliye muhabirliği yaptığımız dönemlerde…

 

İşleyiş böyleydi, hatırlatalım dedik…

 

Bizimkisi biraz nostalji olsa da…

 

 

HEM DÜŞÜNELİM HEM GÜLELİM

 

 

Ünlü ama politik bir komedyenimiz…

 

AK Partinin yaptığı yerel seçim analizleri için…

 

“Sebep araştırmasına gerek yok…

 

Son kullanım tarihin bitti o kadar…”

 

Yorumuyla gönderme yapıyor.

 

Küçümseyen bir tavır sergiliyor.

 

Bu varsayımdan hareket edersek;

 

CHP 21 yıl içinde 17 seçim kaybetti.

 

Eğer kullanım tarihi bitseydi,

 

Yerel seçimi kazanabilir miydi?!

 

Ama kazandı…

 

Yarın da ne olacağını kimse bilemez.

 

Millî irade yine AK Parti’ye teveccüh gösterirse...

 

O zaman ünlü komedyenimiz;

 

Ne diyecek, doğrusu merak ediyoruz?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.