1 Nisan'da yazdığımız yazıda, Ersun Yanal için "G.Birliği takımıyla son yıllarda çıkışlar yaptı. Dikkat edilirse Yanal'ın başarıları daha çok ağırlık derecesi yüksek maçlarda görülür. Bu onun için artı puan. Çünkü ülkenin en seçkin futbolcularını toplayıp yönetecek bir teknik adam için sporcuları motive edip en üst düzey gösteride yönlendirme becerisine sahip" diye yazmıştık. Ve Yanal Milli Takım'ın başına geldi. Kendisini bekleyen önemli sorunlar var. 1- Şenol Güneş'in takımı artık yok, yaşlandı. 2- Avrupa'da yeni ülkelerin futbol grafiği inanılmaz bir şekilde yükseliyor. Ben vizyon, karizma gibi soyut kavramlarla Ersun Yanal'ın gerçekler dışına itilmesine karşıyım. Böyle bir polemiğe girilmemeli. Yanal yukarıda sıraladığımız iki dev sorunla mücadele edecek. Hayırlı olsun. Büyük takım Çok değil 2 yıl kadar önce "Trabzonspor büyük takım mı değil mi?" tartışmaları yapılıyordu. Hem de Trabzonlular bu tartışmanın içinde yer almıştı. Sebep neydi? Trabzonspor'un üst üste aldığı başarısız sonuçlar. Şimdi üst üste 5 maç kaybeden bir G.Saray var... Onu küçük takım yapar mı bu 5 yenilgi? Böyle bir şey söz konusu olamaz. O zaman büyük takımın sonuçlarla oluşmadığını dilimiz döndüğü kadar Trabzonlular'a anlatmaya çalıştık. Nasıl ki böyle bir konu G.Saray için söz konusu olamazsa... Kurumlaşmış takımlar büyük takım olma yolunda ilk adımını atarlar. Bugün G.Saray'da sistemin nasıl işlediğine bir göz atın. Camianın en sıkıntılı günüde genel kurulları Özhan Canaydın'ı seçebiliyor. Ayrıca Ergun Gürsoy gibi değişik yapıdaki eski yöneticisini bir daha aynı göreve getiriyor. Bunun anlamı dizginleri yeniden ele almaktır. Büyük takımlarda olması gerek en büyük operasyondur G.Saray'ın genel kurulu. Açıkça her türlü yenilgiye rağmen sistem kendisini korumaktadır. Özet olarak bu sistemde "Biz kişilerle değil kurumlarla varız" demektir yaşanan olaylar. Şimdi Hagi iş başında. Milyonlarca G.Saraylı'nın gönlündeki Hagi üçüncü maçını kaybetti. Dikkatle izleniyor. Öyle görünüyor ki Hagi'nin şanssız başlayıp giden teknik adamlığı böyle giderse belki de yeni sezona kadar sürmeyecek. Gönül adamı Hagi gözünün yaşına bakılmadan görevinden alınacak. Tıpkı Fatih Terim'de olduğu gibi. İşte budur büyük takım olmak. Gönül bağlarıyla değil, kurallarla işin üzerine gitmek. Trabzon'da öyle düşünülmedi. Bugün bakıyorum, şampiyonluğun en büyük adayı bordo-mavililer. 2 sene önce "büyük mü, küçük mü?" tartışmaları açılan Trabzonspor bugünkü durumuyla büyük takım mı oldu? Asla. Onun büyük takım olmasına aynı G.Saray gibi özellikle son yıllarda kurumlaşma çabaları sebep oldu. Puan sıralamasındaki yerler takımları büyültmez ve küçültmez. Sorunlarını gelenekleriyle aşan takımlar böyledir. Yine hakemler Ligin son haftalarında hakem hataları yine diz boyu. Sevgili okurlar bizim görebildiğimiz sadece Fener, Beşiktaş ve G.Saray. Bunların dışındakileri göremiyoruz maalesef. Zaten görmek de istemeyiz. Neler oluyor kim bilir? Bu hafta iki tipik örnek var. F.Bahçeli Tuncay'ın sayılmayan golü ve Beşiktaşlı Sergen'in verilmeyen penaltısı. Bunları elimizden geldiği kadar sizlere aktarmaya çalışacağız. Bir görev kabul ediyoruz bunu. Böyle olması için o kadar çok sebep var ki. Milyonlarca dolar... Bu sebep yeterli değil mi konunun üzerinde durmak için? Bakın ben maç anlatıyorum, sayısız tepkiler aldığım oldu. Hatta maçı benim yüzümden kaybedip kazandığını sananlar bile vardı. Bir spiker olarak benim anlatımımla ne bir maçın sonucu değişir ne de fazla bir gol olur. Ama hakem arkadaşlar için öyle değil. Yanlış kararlar pek çok şeyi darmadağın ediveriyor. Lucescu görür mü? İlgi çekici olaylar, çözümlenememiş cevaplar medyanın kucağında durur. Beşiktaşlı İbrahim ve Yasin için gazeteci arkadaşlarla bire bir konuştuğunuzda pek çoğu bu iki futbolcunun yetersizliğini anlata anlata bitiremez. İş gazete satırlarına ve televizyon ekranlarına yansıyınca bu defa öve öve bitirilemiyor. Beşiktaş'ta bu tür futbolculara bir de Tümer'i ilave edebiliriz. Dikkatle izlendiğinde bu futbolcuların inanılmaz sayıda pas hatası yaptıklarını gözlersiniz. Buna rağmen Beşiktaş ilk 11'inde sık sık yer alırlar. İlginç yumak dedik ya, G.Birliği maçında Tümer ve Yasin inanılmaz performans gösterdi. Bütün maç boyunca değil tabii. Ne zaman Yasin geri üçlüye alındı, ne zaman Tümer, İbrahim'in oyundan çıkmasında sonra sol kanatta görev yaptı, işte o zaman. Yasin çok iyi oynadı. Kesiciliği ve topu oyuna sokuşu şimdiye kadar belki kendisinin bile inanamadığı bir futbol oldu. Sol kanattaysa Tümer, Beşiktaş'ın hiçbir zaman yararlanamadığı bu bölgeyi mükemmel kullandı. Lucescu'nun hiç durmadan yaz-boz tahtasına çevirdiği Beşiktaş'ta tesadüfen kimlerin nerede başarılı olacağını gördük. Bir de Lucescu görse...