Serdar Bilgili

A -
A +

Yıllar önce Millet Meclisi'nde çalışırken, ismi lâzım değil bir senatör "Ailevi onurum için senatörlük yapıyorum" demişti de hayretler içinde kalmıştım. Serdar Bilgili, F.Bahçe maçında yaşanan olaylardan sonra "Onurum için istifa ediyorum" deyince yukarıdaki anı aklıma geldi. Bütün yakınlarına küfür edilen bir başkan, hem de Beşiktaş Kulübü'nün başkanı, stad terörüne yenik düştü. Bunun altındaki gerçek nedenleri bulmadan, öğrenmeden Serdar Bilgili'ye hareketinden dolayı alkış tutmaya gönlüm razı olmuyor. Yine yıllar önce, yine İnönü Stadı'nda buna benzer bir olayda oradaki emniyet amirine "Yapanları görüyorsunuz, niçin müdahale etmiyorsunuz?" dediğim zaman aldığım cevap yine beni şaşırtmıştı: "Akın bey onlar bir haftanın stresini burada boşaltıyorlar..." İlker Yasin'le Bursa'da birlikte görev yaptığımız sırada şahsımıza ve TRT'ye yapılanlar da aklıma geldi. Oradaki emniyet görevlilerinin de il yöneticileri ve kulüp yöneticileri arasına sıkışmış, çaresiz bakışlarını hatırlıyorum. Örnekleri çoğaltmak çok kolay. Kulüp yöneticilerinin gündemi kendi doğrultularında tutabilmek için taraftar önde gelenlerine de ne büyük tavizler verdiklerini iyi biliyorum. Deşarj olmak ve taviz vermek. Toplum deşarj olacak, yönetici gündemi kendi istediği doğrultuda tutacak. Bu iki olguyu aşabilmek var gündemde. Bunun için sayın Bilgili'nin onuruyla, sayın senatörün onur anlayışı bana çelişkili geldi. Oysa sayın Bilgili istifa ederek çok önemli bir şansı da kaçırdı. Bunu göze alan Beşiktaş Kulübü Başkanı bu istifalardan hiçbir şey anlamayacak olan canavardan vuruşa vuruşa geri çekilmeliydi. Yanında Aziz Yıldırım'ı, Özhan Canaydın'ı bulabilecekti. Futbolcunun onuru, hakemlerin onuru, medya mensuplarının onuru, Serdar Bilgili'nin onuruyla birleşince bir değer ifade edecekti. Kaçan fırsata yazık oldu. Serdar Bilgili'nin davranışı tabii ki gözardı edilecek türden değil ama canavar karşısında bireysel davranışların yetersizliğini neden ön plana çıkardı anlayamadım. Yılmaz Vural Bir antrenör bir kulübün başına gelemez mi? Gelir. Sözleşme yapamaz mı? Yapar. Sözleşmesine "Şampiyon olursak şu kadar prim alırım" diye yazdıramaz mı? Yazdırır. Eğer bir şampiyon adayı takımla bir sözleşme yapılırsa prim birincilik için konuşulur. Peki takım alt sıralardaysa ne olur? Bu kez teknik adam "Takıma ilk 10'un üzerinde bir yer sağlarım" diye sözleşmede bir cümle kullanabilir. Doğal olarak bunun için de bir prim ister, olamaz mı? Ve bu takım, bu teknik adamla 10 maçta 8 galibiyet alırsa, ayrıca ligin bitimine 3 hafta kala puan sıralamasında ilk 10'u zorluyorsa teknik adam "Prim alacağım" diye sevinmez mi? Bunu bir gurur meselesi yapmaz mı? Bu teknik adam Yılmaz Vural. Takım da Rizespor. Herkes hocanın son dakikalarda maçı neden bıraktığını merak ediyor. Yıllarını futbola vermiş Vural'dan takımını daha iyi pek az insan tanır. Vural bakıyor ki takım isteksiz. Yavaş oynuyor. Kaybedeceği puan onu priminden uzaklaştıracak. Ne yapsın bu teknik adam? Üzülüyor tabii ki. Hem prim gitti, hem de Türkiye Ligi'nin finali her yılın sonuna benziyor. Olamaz mı? Bu düşüncelerle maçın son dakikalarında sahayı terk edemez mi sayın Yılmaz Vural? Faruk Özak Sayın Özak, Trabzonspor'un eski başkanı, şimdi milletvekili. Tanısanız şaşırır kalırsınız, karıncayı bile incitmekten korkan bir insan. Kibar mı kibar. Sizi rahatsız edeceğim diye neredeyse ödü kopar. Bizim tanıdığımız yönü bu tabii. Trabzonspor için yapamayacağı şeyde yoktur. Başkanlığı döneminde ince, nazik, kibar kişiliği altında bunu gerçekleştirdi. Eski bir kulüp başkanı acaba başka bir kulübün yöneticileri ile görüşemez mi? a- Görüşemez çünkü; o takımlar birbirleriyle maç yapacaklar. İki takımın da çıkarları doğrultusunda bir sonuç alabilir birbirleriyle yapacakları karşılaşmada. Bu da şampiyonluk yarışını veren takımları rahatsız eder. Bir başka deyişle hatır şikesi söylentilerini ortaya çıkarır. b- Görüşebilir. Hem de bu eski başkan bir milletvekiliyse... İki seçkin kulübün, Trabzospor ve Gençlerbirliği yöneticilerinin şike yapmaya ihtiyaçları yoktur. Onlar çıkar, futbolunu oynarlar. Yöneticiler de ister bu maçtan iki hafta, önce ister 3 saat önce olsun istedikleri gibi bir araya gelebilir. Kimse de bu görüşmeden bir sonuç çıkarmaz ve şüphelenmez. İşte bu iki düşünce arasında sıkışıp kaldık. Hangisine saygı gösterelim, şaşırdık. Toplum ve ülke insanlarımız bu görüşlerin birisinde karar versin, bu söylentiler de sona ersin. Bu o kadar kolay değil. Zaman tünelinin içinde daha pek çok yol almak gerekir. Belki de Avrupa Birliği kriterleri işimizi çözüverir ne dersiniz? Huysuz Virjin ve Tatlıses İnanılmaz, olağanüstü bir kültür savaşı görüyorum. Ne var ki, bu açıkça yapılmadı, şu ana kadar hep gizliden gizliye sürdürüldü. Yeni ve en çarpıcı örneği Popstar'da devam ediyor. Bir yanda Seyfi Dursunoğlu, bir yana İbrahim Tatlıses, öbür tarafta Aylin isimli Avustralya'da büyümüş bir yarışmacı. Sayın Dursunoğlu ve Tatlıses'in reyting amacıyla giriştikleri tartışmayı görüyoruz. Tartışma, espri ve incelik boyutu ne kadar yüksek olursa o kadar değerli olur. Özellikle bu tür reyting kaygısıyla yapılan sataşmalar asla kişiliklere uzanmamalıdır. Dikkat ettim, sayın Dursunoğlu'nun bu konudaki yaklaşım ve becerileri İbrahim Tatlıses'ten fersah fersah önde. Bir başka deyişle Huysuz Virjin'in "Bana Seyfo deme" ricası, sayın Dursunoğlu'nun alındığını açıkça gösteren hareket. Huysuz Virjin 75 yaşında olduğunu söylüyor. Tatlıses'in kaç yaşında olduğunu bilmiyoruz ama 55 vardır herhalde. Kendisinden 15 - 20 yaş büyük bir sanatçıya gösterdiği davranış biçimini neden 20 yaşındaki bir genç kendisine gösterince fenalıklar geçiriyor? Aylin isimli yarışmacının verdiği cevapta hep kendi sanatçılığının ve yaşının arkasına sığındı. Seyfi Dursuoğlu ise mümkün olduğu kadar böyle bir oluşumun arkasında durmayı yeğlemedi. Tüm eleştirilere rağmen Avustralya'da yetişmiş gencin Türk sanat müziğinde pek başarılı olmasa da oylama sonucu ikinci sıraya yerleşmesi de ilgimizi çekti. Acaba bu sonuç İbrahim Tatlıses'in çocuğu silindir gibi ezme çabalarına mı, yoksa toplumun İbrahim Tatlıses'e karşı verdiği kültür farklılığı cevabı mı? Ben bunu bir kültür farklılığı cevabı olarak algılıyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.