Kombine bilet satışlarında Fenerbahçe'nin üstünlüğü açık ara devam ediyor. Bunun anlamı günümüz şartlarına Fenerbahçe'nin mükemmel uyum sağlaması. Nedir bunlar? Önce takımın geçen yıl şampiyon olması. Sonra bütçeyi iyi kullanması. Ardından takımı yıldızlar topluluğu haline getirmesi ve Fenerbahçe imajını yükseltmesi... Saydığım nedenlere bakıldığında, taraftar portresinin de değiştiğini görüyoruz. Eskilere gidildiğinde, taraftar bunlara bakmaksızın takımının yanında olurdu. Şimdi alıştırıldı ve saydığım nedenleri arar oldu... Aslına bu uygulamalarla değişiklik gösterecek. Öncelikle İngiltere, sonra İspanya'da ve İtalya'da kombine biletler yukarıda saydığım kriterlere bakılmaksızın hemen hemen sezon başında satılıyor. Neden bu ülkelerde böyle de, bizde söz konusu kriterler önde? Bizim taraftar özellikle yönetimlerin ballandırılmış açıklamaları ve davranışları sonucu başarıya endekslendirilmiş. Gerçeklerden uzaklaştırılmış. Sonuç olarak taraftarın dibine bomba konmuş. Madem ki ballı sözler var o zaman taraftar yok. Ballı sözler yerine gelmezse taraftar yok. Görüyor musunuz eski taraftar yapısı nasıl çökertilmiş. Bunun başka bir anlamı seyircisi şova yönlenmiş futbolun nereye gittiği!.. Şimdi Galatasaray ve Beşiktaş anlatmaya çalıştığımız gelişmenin 'tu taka' yanında, Fenerbahçe ise parlak tarafında. Zaman içinde ibreler Beşiktaş veya Galatasaray'a dönerse bu şartlanmışlıkla Fenerbahçe ile yer değiştirirler o kadar. Olayın bir başka boyutu ise daha tehlikeli. Anadolu kulüpleri günün bu şartlarına asla ayak uyduramıyorlar. Çünkü onların başarı gibi bir şansı yok. Başarı olmayınca taraftar da yok para da. Eee ne olacak bu futbol? Türk futbolu bu sıkıntıları yaşayacak. Ne zamana kadar? İngiltere'de olduğu gibi taraftar profilinin sonuca bakmayan, başarı ile endekslenmeyen, ballı sözlerle aldatılmayan ve aldanmayan yeni taraftar profili olana kadar. Bu çok zor değil. Kulüp yöneticilerinin duruşlarının değişmesi ile ilgili bir konu. Ne zaman bütçeleri kadar konuşurlar, ne zaman kulüp adını kendi isimlerinin altına düşürmezler ne zaman gerçekçi olurlar bizim taraftar da eskilerde olduğu gibi takımının yanında olur ve kriterlere bakmaksızın kombine bilet alır, iyi günde de kötü günde de takımının yanında olur. Biraz zaman alacak ama olacak, bekleyeceğiz... Çok yazık Yattara gibi futbolcular varken Şampiyonlar Ligi'nde yol alınmaz. Mehmet Yılmaz da öyle. Artık sokaktaki çocuk biliyor sarı kartın hangi pozisyonlarda görüldüğünü. Bana göre bu anlayıştaki futbolcuların top oynamaya hakkı yok. Hakem daha iki dakika önce Rum futbolcuya gereksiz topa vurmaktan sarı kart göstermiş, sonra sen aynı hareketi hem de bir dakika önce anlamsız bir sarı kart görmüşsün yapıyorsun. Olmaz böyle. Ya maçın ilk dakikalarında kaçanlar. Üst düzey karşılaşmalarda bunlar affedilmez. Eğer bu pozisyonlarda gol vuruşunu beceremiyorsak, üst turları nasıl düşünelim? Bırakın düşünmeyi aklımıza bile getirmeyelim. Yazık çok yazık... Şampiyon kim olur? Gelecek hafta lig başlıyor. Her sene bu zamanlar hep sorulur kim şampiyon olur diye... Aslına bakarsanız bu soru mevsim içinde yaşanacak heyecanın kendimizde biraz moral bulmak için sorulur. Kardeşim nereden bileceğiz, kim şampiyon olur? Daha lig başlamamış, önümüzde uzun bir maraton, kahin miyiz biz? Son yıllarda bu kehanet işi yavaş yavaş kalkıyor. Yerini paraya bırakıyor. Ne parası demeyin. Bu para kulüplerin bütçeleri. Aynı zamanda bu bütçelerin nasıl yönetildikleri. Hadi şimdi cevaplayalım; kim şampiyon olur? Kimin bütçesi iyi? Kimin parası iyi yönetiliyor? Bulduk mu bu kulübü? O zaman hep birden söyleyelim... Duyamadım kim, kim?