İlhan Mansız'ın takımını 10 kişi bırakması; asla affedilemez. Üstelik iki aynı hareketle... Bu mahalle maçı değil. Böylesine üst seviyede bir organizasyonda Beşiktaş'ın gözünün içine baktığı İlhan Mansız, akla hayale sığmayacak davranışlarla oyun dışı kalıp, futbolu ve Beşiktaş'ı yapayalnız bıraktı. Beşiktaş; Trabzon galibiyetiyle elde ettiği motivasyonla Şampiyonlar Ligi'nin bu karşılaşmasına mükemmel bir performansla başladı. Takım oyunu var. Futbol var... Ve en önemlisi geleceğe güven veren bir futbol anlayışı var. Zaten maçın futbol açısından eleştirilecek tek yanı; Beşiktaş'ın bu ilk yarıdaki performansı idi. Orta sahada, Pancu ve Giunti'nin hem savunma anlayışındaki alan daraltmaları, hem de hücum bölgesinde alan boşlukları meydana getirmeleri Sergen'e ve İlhan'a büyük şanslar verdi. Bu iki futbolcudan futbol zekâsı ve futbolu büyük olan Sergen, ilk yarıda iki golle kariyerini bir kere daha yükseltirken, ikinci yarıda Beşiktaş'ın büyük direnişinin de tek nedeni oldu. İkinci yarıda, evsahibi Chelsea'nin doğal baskısı ve Beşiktaş'ın savunma anlayışı sadece oyunun sonucunu belirlemek açısından vardı. Özellikle, ikinci yarıdaki futbol için Beşiktaş lehine birşeyler söylemek mümkün değil. Bu büyük direniş futbol tekniğinin dışında sadece maçı kazanmak için yapılan içgüdüsel hareketlerdi. Maçın hakemi karşılaşmayı mükemmel yönetti. Eğer İlhan Mansız, hakem kadar maça kontanstre olsaydı; maç 90 dakika oynanmış olacaktı.