Radikal gazetesinde İsmet Berkan iddialı: "Türkiye Avrupa Birliği'ni istiyor!" diyor. Doğru; kamuoyu araştırmalarına göre Türklerin % 75'i ülkemizin Avrupa Birliği'ne üye olmasını istiyormuş. Avrupa Birliği'ne girmeyi aslında ben de istiyorum. Askerlerimiz de istiyor. Avrupalı -daha doğrusu Batılı- olmak, Fatih'ten Kanuni'den beri "kızıl elmamız", idealimizdi; Viyana kapılarına bunun için dayandık. Atatürk çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak hedefini bunun için gösterdi. Ama hangi şart ve kriterlere göre? Asıl mesele burada. Halkımıza "AB'ye üye olmayı ister misiniz" diye sorarken, bunu da irdelemek gerekir. Milletimiz, acaba bu birliğe, burnumuza halka takılarak, kendi milli çıkar ve kriterlerimize aykırı ağır kriterler, şartlar dayatılarak, çıta boyuna yükseltilerek elde şapka kapıda bekletilmemize ve sonunda lütfen -o da belki- vasat ülke olarak kabul edilmemize razı mı? Bu arada, Türkiye'nin, hassas jeo-politik konumunda, birlik ve bütünlüğünü koruyan, kendi savunma kalkanlarımızın yok edilmesine razı mı? Atatürk'ün kurduğu üniter milli devletin daha federasyon mu yoksa bir süper devlet mi olacağı belli olmayan bir Avrupa içinde eritilmemize razı mı? Acaba kamuoyu araştırmalarında bu soru yegen yegen sorulsa cevaplar ne olur? Şartlandırma Şimdiye kadar bu konuda bazı politikacıların AB üyeliğine kendi kişisel çıkar ve rant hesaplarıyla bağlı olanların ve çoğu soldan dönüp, sosyalizmle yok edemedikleri TC Devletini şimdi AB ile yok etmeye çalışan liboş işbirlikçilerin şartlandırmaları, Türk halkını yönlendirmiş ve Avrupalı olmaya değil AB'ye ram olmaya karşı olan bizler maalesef aciz kalmışızdır. Öylesine ki, AB'ye karşı çıkmak adeta vatana ihanet addedilir olmuştur. Maalesef, askerlerimiz ve MHP de, bu hava içinde AB konusundaki düşünce ve çekincelerinde ihtiyatlı olmak gereğini duymuşlardır. MHP'nin tavrı Şimdi, MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli çok haklı olarak, ceza ve terörle mücadele yasalarında değişikliklerle son Anayasa degişikliklerine Uyum Paketi hususundaki kesin tavrını ortaya koyuyor; Tarhan Erdem'in tespiti ile "MHP artık tam yerine yerleşiyor" Bahçeli "MHP toplumsal ahengi, kamu düzenini ve demokratik değerleri 'mükemmel olsunculuk' tuzağına (daha doğrusu AB tuzağına) kurban veremez!" diyor. Ve, Uyum Paketi'ne yapılan eleştirilerin bazı siyasilerin konumları gözönüne alınarak, kişisel beklentiler ve sorunlar çevresinde, eleştirildiğine işaret ediyor, gene çok haklı olarak, Uyum Paketi'ne vaki itirazların özellikle şu sırada etnik ve din ayrımcılığı varken hatta, silahlı terörün yerine dil terörünün ikamesi sözkonusu iken, bu ayrımcılıkları körükleyen kışkırtıcı konuşma ve davranışların tamamen serbest bırakılmasını demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla temellendirmenin yanlış olacağını da belirtiyor. Bahçeli'nin AB'nin Kıbrıs ve idam cezası ve terör örgütleri listesine PKK vb. örgütleri koymamış olması çifte standardını da belirtmesı çok yerinde. MHP Genel Başkanı, idam cezası konusunda şöyle demiş: "İdam cezasının, terör suçları kapsamından da bir an önce çıkarılmasını isteyenler Türk insanının yaşama hakkını tehdit eden terör örgütlerine niçin mücadele kapsamında yer vermediklerinin anlaşılır bir izahı yok." AB kriterleri ve anlayışı ile gerçek vatansever anlayış ve TC'nin kriterleri arasında, uzlaştırılması, en azından güç bir kan uyuşmazlığı var. Gene başa dönüyorum; Türk milletine "AB'ye üyeliği istiyor musunuz?" sorusunu, bütün ayrıntıları ve Avrupa Birliği'nin bütün boyutlarını belirterek sormak gerekiyor! Türk Milleti bu kadar geri zekalı ve aymaz değil!