Beyaz Enerji-Mavi Akım

A -
A +

Bir Başbakan Yardımcısının, Jandarma Genel Komutanlığı- ve dolayısısıyla ordu ile- tartışmaya girmesi, jandarmanın bağlı olduğu kendi İçişleri Bakanı Tantan'ı, iki arada bir derede bırakması bir yana, nahoş ve daha fazla sürerse çok tatsız boyutlara varabilecek bir tutum! Garip olan, Yılmaz'ın, Ersümer'in, bu gibi hallerde mutat olduğu vechile, aklanması için çekilmesi gerektiğini kabul edeceği yerde direnmesi ve Beyaz Enerji olayında yolsuzluk olup olamayacağı hususunun pek üzerinde durmayarak, jandarmanın bu konuyu tahkik etmesine içerlemesi. Bu da, ister istemez, Yılmaz'ın acaba gocunduğu bir şey mi var gibi bazı istifhamlara yol açıyor. Mavi Akım Bir de, oldum olası, belki de, Rusya'ya ve Rusya ile ilgili bütün şeylere karşı olan alerjim ve şüphelerim dolayısı ile, hiç ısınamadığım ve biraz oldu bittiye getirildiğini sandığım, Mavı Akım projesi konusunda söylentiler ve şüpheler var. Doğrusu, son zamanlarda öküzler altında buzağılar arar olduk. Gerçekten umuyorum ki bu konuda kendisi ve kardeşi hakkında çıkarılan dedikoduların aslı, faslı yoktur. Bir de bu patlak verirse ne yaparız bilemem! Ama Mesut Yılmaz'a, naçizane tavsiye ederim: Askerlerle dalaşmaya, hele "Gestapo"luk filan izafe etmeye kalkışmasın... Gerçi bu, her fırsatta "Askerlere de ne oluyormuş!" diye diklenen liboşları çok keyiflendirir ama sonunda kendisi hüsrana uğrar! Hainlerin keyfi! Bu vesile ile, bölücüler cephesinde, ÖZGÜR POLİTİKA gibi PKK organlarında, hayali bazı yolsuzluk iddiaları ortaya atarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kıyısından köşesinden hırpalamak çabalarının arttığına işaret etmeliyim. Türkiye'de yolsuzluklar ortaya atıldıkça, hainler keyiflerinden dört köşe oluyorlar. Türk Devleti, akıllarınca zayıfladığı için! Güya İmralı'da canlı mezara sokulacak ve konuşturulmayacak olan idam mahkumu Öcalan, yakında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde başlayacak olan "asrın davasındaki" tarihi ve "destan" (!) savunmasını hazırlarken, her konuda zırıl zırıl konuşuyor ve tabii Türkiye'deki kriz hakkında ahkam kesiyor. Ya Rabbi ne günlere kaldık; binlerce kişinin katili, adeta akıl ve ahlak hocalığımızı taslıyor! Mantığa bakın! Bir defa, Öcalan'a göre krizin nedenleri savaş giderleri imiş... Aksi yargılama ile ispat edilene kadar "sanık" olan ve fakat medyada şu sıradaki bütün benzerleri gibi "mahkum" muamelesi gören Cavit Çağlar'ın uçağı ile Türkiye'ye getirilen Öcalan şimdi aklınca ondan da öcünü alıyor. Siz mantığa bakın: "Çağlar'ın yolsuzluklarının açığa çıkmasının ve yargılanmasının -her ne hikmetse- kendi tutumuyla bağlantılı" ve "Rant meselesinin de açığa çıkmasının kendi tavrıyla ilgili (!) olduğunu" iddia ediyor! Ve siz şu inciye de bakın; "O beni kendi uçağı ile getirttı, ben de doğrudan değil ama onu uçakla getiren sürecin önünü açtım" diyor. Cavit Çağlar suçludur veya değildir. Herhalde hakikat sonunda ortaya çıkacaktır. Türkiye de muhakkak düzlüğe çıkacaktır! Ancak, şu sırada, bu alçakların diline düşmemizin, yaralı kurdun hayıflanması gibi, Türk olarak hepimizi kahretmesi gerekir! ...... Rahatsızlığım dolayısıyla beni arayıp sağlığımı soran okuyucu ve dostlarıma teşekkür ederim. A.K. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Hayatın kum saatinden ne kadar fazla kum akarsa, camından gerçekleri daha açıkça görebiliriz" JAN PAUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.