CNN Televizyonu Amerika'daki dehşet olayını, önce "Amerika saldırı altında" logosu ile veriyordu. Şimdi başlık "Amerika'nın Yeni Savaşı!" Başkan Bush Milli Güvenlik Kurulu toplantısından sonra durumun resmi adını da koydu: "Bu SAVAŞTIR!" ve ihtiyat askerleri göreve çağırdı! Hiç kuşkusuz bu savaş çağımızın başlıca dönüm noktası olacak, uluslararası ilişkileri, dünya ekonomisini değiştirecek, "globalizmin" gözden geçirilmesine ve asıl yeni dünya düzeninin kurulmasına yol açacak. Terör ve özgürlükler... Bu yeni düzende herşeyden önce terörün tam ve kapsamlı bır tarifinin yapılması ve buna karşı "milli güvenliklerle" özgürlükler ve insan hakları arasında bir denge kurulması gerekecek. Daha somut olarak, bizdeki bazılarının ve bunların başında genç TUSİAD'çıların istedikleri ve bugün TBMM'de görüşülmesine başlanacak Anayasa değişikliklerinde öngörüldüğü gibi, hudutsuz bir özgürlükçü anlayışla, "kural dışı" olanların dahil, bütün söylem ve düşüncelerin tamamiyle serbest bırakılması fantezisini, bu yeni olaylar ve şartlar muvacehesinde yeniden gözden geçirmek ve sorgulamak gerekecek. En başta Amerika bunu yapacak. Bizde de şimdi acaba Anayasadaki teröre ve teröristlere karşı olan hüküm ve tedbirler -ölüm cezası dahil- geveşetilecek, kaldırılacak mı? Şurası nuhakkak ülkeler ve devletler, kendilerini çağımızın bu hain tehdidine karşı korumak imkanlarından mahrum edilmemelidirler. Teröre yabancı değiller Tesadüf mü, frenklerin "ironi" dedikleri acı bir çelişki mi, yoksa eski tabirle "intakı hak" mı, Amerika'daki dehşet olayından sonra bizde ve dünyada terörizmi yorumlayan ve kınayanların çoğu, 60'lı 70'li yıllarda terör olaylarına karışmış, terörü desteklemiş olanlar. Haydi, bizimkilerin adlarını vermeyeyim ama mesela bugün Almanya'nın Dışişleri Bakanı Joscha Fischer! dün TV'de terörü kınarken kelimeler ağzından dökülüyordu. Bu bazılarının şimdi fikir ve gönül değiştirmiş olmaları, hatta geçmişlerinden utanmaları doğal ve takdire şayan, ama insan bu çelişkiye, bu "ironi"ye işarete etmekten kendini alamıyor. Tabii, terörün terorizmin ne olduğunu gene onlar, "içerden" daha iyi bilirler; onların değerlendirmelerine kulak vermek gerekir. Eskiden Go Home diye bağıranlar bunun için Amerikalı Denizcileri denize atanları alkışlayanlar şimdi liberal Amerikan ve Avrupa taraftarı olmuşlar. Fakat gene bazılarının eski kırmızı mintanları yakalarından ve yenlerinden seyirtiyor. Sağdan ve soldan bazılarının da Amerika'ya karşı kinleri o kadar derin ki en azından "ama Amerika da bunu haketti" demeye getiriyorlar bazıları da meşum saldırıyı Amerikan "derin devletinin" organize ettiğini ima bile ediyorlar. Çifte ölçü Sonra bir de çifte ölçü var: O fırtınalı yıllarda terör olayları mesela Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını kahraman yapmaları şimdi güya teröre karşı olmaları ile ne derece bağdaşır: O zaman o terör iyiydi de şimdi mi kötü oldu. Acaba bu fırtınayı kendilerinin ektikleri rüzgarların sebep olduğu için hiçbir vicdan azabı duymuyorlar. Mesela şu sıralarda Mustafa Kemal'in yüce adının altında, sözde "Bağımsızlık" etkinlikleri yapıyor. Bu Deniz Gezmişlerin vb. kalıntıları, 68'liler mensupları da terörü makabline şamil olarak desteklemekte devam ediyorlar mı? Bizde PKK ve DHKP gibi terör örgütleri onların 68'li cadı kazanının ürünleridir: Bugün karalamaya çalıştıkları 12 Eylül 1980 müdahalesi o terörü ve bir iç harbi engellemek için yapılmıştı. Eğer yapılmamış olsa idi ve daha geniş anlamda TSK olmasa idi bugün nerede olurduk? Bunları da unutmamak gerek. Terör ve terörizmin tarifi konusundaki kafa karışıklığı dışarda da devam ediyor. Bazı terör örgütlerini bu arada PKK'yı "özgürlük savaşçıları" ilan eden kalem ve ülkeleri biliriz. Koca devletlerin ASALA terörüne arka çıkmalarını da hatırlarız. Hoş Öcalan da şimdi İmralı'dan terörü kınıyor kendisinin terörist olmadığını söylüyormuş. Herhalde AİHM'de duruşma başlayınca bu tezi ileri sürecek. Şemdinli-Eruh baskınından beri hatta daha evvel elinde Kalaşnikof ya kendi görüntüleri ya da PKK organlarındaki Kadir imzalı yazıları ile terörün savunmasını, edebiyatını yapan ve otuzbin masum insanın ölümüne sebep olan o değil mi idi? Washington Post'tan abuk sabuk Abuk sabukluğun sonu yok. WASHINGTON POST gazetesindeki bir başyazıda Türkiye'nin şimdi Kürtlere karşı mücadelelerini ABD'nin savaşının peşine takacakları, yani "haklı göstermeye çalışacakları" yazılıyor. Yani dolaylı yoldan PKK'nın haklı olduğu ima edilmek isteniyor. Diğer bir yanlış da Çeçenlerin ve Uygur Türklerinin Rus ve Çin müstevlilerine karşı bağımsızlık mücadelelerinin de tecvizzi edilmemesi Çeçenler terör yaparlarsa yanlıştır şüphesiz ama onların ve Uygur kardeşlerimizin ordulara karşı silahlı cephe mücadeleleri kolaylıkla takbih edilebilir mi? Evet, bizde ve dünyada, tozlar dumanlar biraz oturdukça, gazete köşelerinde, TV programlarında çeşitli ukalalıklar da ortaya dökülüyor ve kafa karıştırılıyor. Geçmişte yapılan hatalardan dışlanmış kütlelerin reaksiyonuna vs. kadar. Bunlara karşı söylenecek en gerçekçi şey "Dünün dün bugünün bugün olduğu" şeklindeki siyasi gerçekçiliğin doğru ifadesi.. Bugün salt gerçek New York'taki Washingon'daki Pentagon'daki dehşet manzaraları... Bu vahşeti yapanların ve onları himaye edenlerin muhakkak şu veya bu şekilde ve herhalde suçluları masum insanlardan ayırarak cezalandıracakları. Ve herşeyin artık aynı olmayacağı...