İnsan doğaya bakınca; kâinatın ve insanlığın, "big beng" nazariyesinde ileriye sürüldüğü gibi sadece büyük bir patlama ile tesadüfen ortaya çıkmadığını ve en ufak molekülde, canlı zerrede bile Allah'ın varlığını idrak ediyor. Bazı katı bilimciler "Darwin Teorisi"ne yani insanın balıklardan başlayarak, maymunlardan geçerek, "tabii ıstıfa" yani "doğal seleksiyon"la, en sağlıklı olanların hayatta kalmaları ve gelişmeleri sonucu "evrim"le türediğini iddia ve böylelikle de yüce Allah'ın varlığını ve muhteşem dizaynını inkar edegelmişlerdir. Semavi dinlerin, "mukaddes kitaplarının" yaradılış konusunda yazdıklarına mecazi anlamda değil, aynen inanan mensupları da, bu yüzden bu teoriye ve okullarda okutulmasına karşı çıkmışlardır. Bu sorun 20. yüzyılın başında Kansas'ta, sonra filmi yapılan bir davanın konusu olmuştu. Geçenlerde, Kansas eyaletinde "evrim" teorisinin yeniden okutulmasına karar verilmesiyle bu sonuncular zafer kazandıklarını sanıyorlardı ki, dünyanın ve kâinatın oluşu konusunda, bilimsel somut veri ve faktörlere dayanan yeni bir bilimsel nazariye, Darwin'in "evrim" nazariyesini zora sokuyor... Biyokimyasal veriler Bu yeni teoriyi ortaya atanlar, Darwin'in "doğal seleksiyon" nazariyesinin, kâinatın ve dünyanın muhteşem doğal inceliklerini izaha yetmediğini ve bunların muhakkak yüce bir varlığın, üstün şuurun, -Allah'ın- eseri olması gerektiğini, bu sefer bilimsel açıdan iddia ediyorlar. Bu bilimsel veriler arasında, dünyamızda hayatın, Kosmostan şuurlu bir güçle "gönderilmiş" bir göktaşındaki unsurlarla, başladığını gösteren bulgular var. Şimdi Amerika'da çeşitli bilim örgütleri ve bilim adamları bu bulgulara dayanarak Darwincilere sadece İncil'de yazılanlarla değil somut bazı verilerle karşı çıkıyorlar. Darwin'in Kara Kutusu "Yüce dizayn" taraftarı bilim adamlarından Profesör Dr. Michael J. Behe, yeni yayınlanan "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Karşı Biyokimya" adlı kitabında, ezcümle, DNA'ların, biyokimyasal yapısının, Darwin'in iddia ettiği gibi basamak basamak oluşamayacağını belirtiyor. Velhasıl evrim konusunda şimdi duygulara ve faraziyelere dayanan bir tartışma başlamış bulunuyor. Bu konuda bilgiçlik taslamak istemem. Okulda iken, birara biyolojiye ve evrim nazariyesine merak sarmış ve Yüce Allah'ın en küçük zerrede görünen varlığını ve muhteşem "dizaynını" aklım sıra, telif ve mezceden bir nazariye oluşturmaya çalışmıştım. Bu "naziye" de, biyoloji merakım da fizik ve matematik derslerindeki başarısızlığım neticesinde, okulda kaldı! Ancak bana göre, Darwin'in evrimi bile bir yerde Allah'ın "dizaynı"nın eseri olmalı idi. Galiba şimdi, bu noktaya geliyoruz ve Allah'a inanmayanlara hadleri bilimsel olarak bildirilmiş olacak! Einstein'ın kendi reddettiği teori Söz bilimden açılmışken, ülkemizde tozdan dumandan ferman okunamadığı şu sırada, gene bilimsel nazariyeler konusunda ilginç bir haber: Einstein 1917 yılında, izafiyet (relativite) nazariyesinden başka bir teori daha ortaya atmıştı. Bu nazariyeye göre feza denilen "sözde" boşluk gerçekte hiç boş değil ve o boşlukta da, "kara enerji" denilen, normal yer çekiminin aksine işleyen bir anti yerçekimi vardı ve bu enerjı galaksilerin birbirlerini çekmeleri yerine birbirlerini itmelerine sebep oluyor, düzeni de sağlıyordu. Einstein, sonra kendi teorisini, kendisi cerhetmişti, ama şimdi, Gökbilimciler böyle bir tersi yerçekiminin hakikaten mevcut olduğuna, normal yerçekimine üstün geldiğine inanmaya başlamışlar. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Endişe ederim ki insanlık bugünkü hazin durumuna; "Darwin Terorisi"nin aksine işlemesi, iyileri seleksiyona uğramaları ve yetersizlerin yükselmesi sonucu varmıştır." *JANE WAGNER