Ecevit'e haksızlık!

A -
A +

Son günlerde, ülkemizdeki olumsuzluklar arttıkça, üstüne üstlük ABD'ye yapılan terör saldırısından sonra, civarımızda savaş bulutları dolaşırken, bugünkü koalisyon hükümetinin pek yetersiz görünmesi, Başbakan Bülent Ecevit'in belki de sağlık durumu dolayısıyla fazla aktif olmaması, medyada, siyaset ve iş aleminde yerli yersiz, yakışıklı yakışıksız eleştirilere ve artık çekilmeleri gerektiği taleplerine yol açıyor. Her olaya maydanoz TÜSİAD Bir süredir her konuda fazla "maydanoz" olmaya, medyadan yüz buldukça da adeta memleketi idare etmeye talip olan TÜSİAD ve Başkanı Tuncay Özilhan, bu sefer dozu kaçırdı. Gerçekten de hem ülkemiz hem dünya için, çok netameli olan bu dönemde, hele Türkiye'de hemen hemen herşeyde misli görülmemiş aksaklıkların yaşandığı şu sırada, çok daha enerjik ve kuvvetli bir hükümete gerek olduğu ortada.. Toplumun her kesiminde bu ihtiyaç, fıkralardan feryatlara kadar çeşitli şekillerde belirtiliyor. Bunun, daha uzun süre böyle gidemeyeceği ve palyatif tedbirlerle, vaatlerle kelime oyunları ile sorunların çözümlenemeyeceği aşikar... Ecevit 77 yaşında; yaşı yüzünden olmasa bile, sağlığının pek iyi olmadığı da görülüyor.. Çok mesuliyetli mevkiinin ve şu netameli günlerin baskılarına, bu kadar dayanması bile büyük başarı. Son yazılarımda, son zamanlardaki, herhalde sağlık durumundan kaynaklanan bazı enerjik olmamak zaaflarını, vicdan azabı duyarak ben de hafifçe yazdım. Ancak bazıları Başbakanın dayanmasını mevki ve koltuk hırsına atfediyorlar. Çok haksız ve yanlış. Ecevit'le altmış yıla dayanan sınıf arkadaşlığımızın ve devam eden yakın dostluğumuzun birikimi ile ve bunların gereği olarak, Bülent Ecevit'ın, iktidarda kalmaktaki ısrarının, mevki ve koltuk hırsından ileri gelmedığini, kesin olarak söyleyebilirim. Onda mevki hırsı değil görev ve hizmet "inadı" vardır. Eğer bugün sağlığından ve belki de hayatından fedakârlıklar yaparak Başbakanlıkta kalıyorsa bunu ülkesine son bir hizmet yaptığı inancı ile ve eğer, şu sırada çekilirse, arkasından ortaya çıkacak bunalımları ve belki de bir kaosu önlemek istediği için yapmaktadır. Bir defa, görebildiğim kadar, sağlığı mükemmel olmasa bile, hafızası, düşünce ve ifade kabiliyeti yerindedir. Gerçekler Ecevit'in eski bir arkadaşı olarak bu gerçekleri söylerken, haddim olmayarak, fazla inat etmemesini, kendi sağlığını daha fazla zorlamaması gerektiğini de söylemeyi, hem memleket hem gazetecilik vazifesi hem de daha fazla dostluğumuzun gereği, vicdan borcu addedebilirdim. Amma.. gene de o haklıdır; eğer şu sırada çekilir ve koalisyon düşerse bunalımlar olacak. Hatta belki bir kaos yaşanacaktır. Çözümler TÜSİAD Başkanının sandığı kadar basit ve kolay değildir. Mesela mahdut politika ve dış politika tecrübe ve yetenekleriyle Cumhurbaşkanının devreye girmesi. Çözdüğünden fazla yeni sorunlar oluşturabilir. Seçim Kanunu Eğer Partiler ve Seçim Kanunu değiştirilmeden yeni seçimlere gidilecek olursa karşımıza gene aynı tablo çıkacak ve bu sefer, şimdiki gibi üç yıldır çeşitli baskılara rağmen ayakta durabilen, hiç olmazsa bazı şeyleri başarabilen yeni bir hükümet kurulamayacaktır. Duygulara ve görüntülere kapılmadan salim kafa ile düşünülürse durum budur. Kısacası Bülent Ecevit, sağlığını ve hayatını tehlikeye sokarak, "inatla" -ama mevki hırsı ile değil- ülkesine son bir vazife yapmaktadır. Onu yakışıksız sözler ve tarizlerle hırpalamak, ucuz tavsiyelerde bulunmak ayıptır. Eminim, bunları tarih de böyle yazacak, onun kıymetini daha iyi bilecektir. Allah uzun ömürler versin, Bülent Ecevit tarihe; yolsuzluğun yolunu bile bilmeyen bir siyasetçi, karizmatik bir devlet adamı ve görevini sonuna kadar "inatla" yapmış bir Başbakan olarak geçecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.