Gene Kürtçe!

A -
A +

Bölücülerin, PKK'nın ve HADEP'in, taktik değiştirerek hareketlerini siyasallaştırıp, sıcak terör yerine dil terörünü ikame etmek taktiklerini iyice teşhir etmek ve devamlı anlatmak gerekiyor. Çünkü söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türklüğün varoluşudur. Bu yeni saldırının "Uyum Paketi" tartışmalarına da ışık tutması gerekir. Bu yeni tür terör saldırısı, 15 Ağustos 1984 Eruh-Şemdinli baskınının silahsız ve daha sinsi bir türü! Zamanında PKK'nın bu kanlı gövde gösterisi hafife alınmıştı. PKK'nın gerçek amacı anlaşıldıktan sonra dahi, aramızdaki entel liboşlar, Öcalan'ın huzuruna kadar giderek, "siyasi ılımlı çözüm" önermişlerdi. TSK, PKK'yı dağlarda ezerek bu hayallere son verdi. Ama şimdi aynı odaklar Kürtçe saldırısına karşı "anlayışlı ve ılımlı olmak" gafletini gösteriyorlar! "AB'nin yolu..." Bazı köşe yazarlarının liberallik ve AB saplantısı içinde gerçeği -Üniter TC Devletinin tehlikede olduğu gerçeğini- nasıl göremediklerini anlamak mümkün değil. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tehlikeyi doğru teşhis etmiş; taktik amaç, dilekçelerin reddini ve bu husustaki mahkumiyetleri zorlayarak, konuyu Avrupa İnsan Hakları mahkemesine götürmek! Hele bu Öcalan'ın o mahkemede yargılanması ile eş zamanlı olursa siz seyredin Avrupa sokaklarındaki aleyhimizdeki gümbürtüyü! Gelin görün ki AB'ye mevhum üyeliğimizi kendisine siyasi tramplen yapmakta olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da gerçekleri ya görmüyor ya da görmek istemiyor.. Zaten AB üyeliğinin gözünü nasıl bürümüş olduğu, daha önce "AB'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" demesinden belli idi. AB kriterleri-Türk kriterleri Oysa AB'nin ve kriterlerinin Türkiye'nin çıkarlarına -ve geleceğine- ne kadar ters düştüğünün en canlı örneği bu örgütün Kürtçe, Öcalan ve bölücü hakları ve İdam Cezası konularındaki dayatmalarıdır... Sıkı durun, son yazımda tahmin ettiğim gibi, "Pandoranın kutusu" açıldı bir kerre, Samsun Üniversitesinde okuyan Kürt, Türk, Çerkez, Ermeni, Rum ve Arap asıllı öğrenciler de anadillerinde eğitim hakkı istemişler... Bunlar size 1919'dakı Etnik kıpırdanmaları ve Sevr'i hatırlatmıyor mu? Ve bu eylemler ve saldırı karşısında devletin hâlâ ılımlı davraması isteniyor! Asıl maksat Dahası var; Kürt kökenli Dil Uzmanı Çeto Özer'den daha önce de söz etmiştim. Bu zat öğretim üyesi olduğu Bilkent Üniversitesinde Kürtçe dersleri vermeye aylarca evvel başlamıştı. Maksadı son yazılarından da anlaşılacağı gibi Kürt "milletini" birleştirecek, Kürtlerin biribirleri ile anlaşmalarını sağlayacak "tek Kürt dili" oluşturmak. Öcalan da İmralı'daki hücresinde kaşınıyor; "Ana Dil Hak Dili!" diye "Kimsenin ana diline müdahale etmek aklımdan geçmez ama, ana dilleri TC Devletinin ve Üniter yapısını yıkmak için kullanılmasına karşı ılımlı ve müsaadeci davranmak ahmaklık olur. Taha Akyol bu sefer doğru yazmış; "Sadece Anayasaya aykırı olduğu için değil, PKK ayrılıkçı politikasını, etnik milliyetçi ideolojisini sürdürdüğü müddetçe Kürtçe eğitim olmaz!" Gene aynı gazetede Mehmet Özgül adlı biri, aynı "tek dil" temasını işleyerek, sözde Kürtçe eylemlerinin, bizler tarafından "bölücülüğün siyasallaştırılması" şeklinde algılanması ile alay ediyor; "ne kadar zeki imişler" diye. Maalesef, bu konuda hepimiz o kadar zeki ve hassas değiliz; bazılarımız, bu işin gerisini, ilerisini göremiyoruz. Osman Öcalan; önceki akşam Medya TV'de yaptığı konuşmada İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in, lideri Mesut Yılmaz'la ters düşen azimli tutumunu eleştirmiş: "Kampanya milyonlara mal edilmelidir" buyurmuş... Görüyorsunuz, Kürtçe Anadil hareketi o kadar masum meşru bir insan hakları hareketi değil; Kürtlerin anadillerinde konuşmaları, yazmaları, kitap, gazete ve dergi yayınlamaları başka, bu hakkı Türkiye üniter devletini bölmek için kullanmak stratejileri başka...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.