Kıbrıs'ta AB kıskacı!

A -
A +

Mehmed Ali Birand "Uyanın Kıbrıs'ı Kaybediyoruz" diye feryad ediyor. "Kıbrıs gidiyor. Duvara çarpmak üzeyiz" diye devam ediyor. "Çarpacağımız duvar" 12 Aralık'ta AB Kopenhag zirvesinin yapıldığı binada gece yarısından sonra AB ile ABD'nin birlikte getirip "zorla kabul ettirecekleri", kendi işlerine yarayacak bir çözüm! Ankara ve Atina, aslında ikisinin de işlerine gelmeyecek bu ortak AB-ABD formülünü, çeşitli şantaj ve rüşvetler mukabilinde kabul etmek mecburiyetinde kalacaklarmış! Atina ne yapar bilmem ama ben bildiğim Ankara'nın, bunca yıl direnen Rauf Denktaş'ı feda etmekten de öte Kıbrıs'ta milli çıkarlarımıza ters düşecek bir çözüm formülünü kabul etmeyeceğine inanıyorum. Türkiye'nin ve Denktaş'ın Kıbrıs konusundaki temel tezleri belli: 1974'te kan, ter ve gözyaşı mukabilinde kazanılanları müzakere masasında kaybetmemek ve Kıbrıs Türklerinin "salam gibi" dilimlenerek, 74'ten önce olduğu gibi vahşet ve terörle olmasa bile mali-ekonomik ve soysal baskılarla Rum tahakkümüne ve insafına terkedilmesi ve neticede ikinci sınıf otel komileri olarak yok edilmeleri. Denktaş'ın Klerides'le müzakerelerinde, bazı değişikliklerle savunduğu ortaklık -federasyon veya konfederasyon- formüllerinin esası bu. Bu çizgiden ric'at ve inhiraf ölümcül olur. Runlar da AB'yi, BM'yi ve sözde dünya kamuoyunu arkalarına almışlar ard ve kötü niyetleri yani Kıbrıs'ın tamamını yutmak hedefleri belli olduğuna göre anlaşmaya yanaşmıyorlar. Türkleri eskiye nazaran genişletilmiş haklarla avutmaya, uyutmaya çalışıyorlar. İşin esası bu. Ama bizim bazı arkadaşlarımıza göre Denktaş uyuşmaz, inatçı. Bilmiyorum, Yunan-Rum tarafında Klerides'e "uyuşmaz adam" diyen ve kendi taraflarının hiçolmazsa biraz haksız olduğunu kabul eden yazarlar var mı? Gene Birand'a göre Türkiye'de Kıbrıs'ın üzerine oturmak(!) istediği için haksız! Bence haksız değil de 1974'teki Barış Harekatı sonrasında zaferimizin neticelerini alamamış olduğumuz için ve Denktaş'ı her zaman gerektiği gibi desteklemediği için hatalı. Hâlâ boş duran Maraş da bu diplomatik hataların abidesi. Birand bu çözüm reddedildiği takdirde yani çözümün çözümsüzlük telakki edilmesi halinde Türkiye'nin daha fazla kaybedeceğini ima ediyor. Ona göre felaketin büyüğü de tabii AB'den müzakere tarihi almamızın gecikeceği veya hepten suya düşeceği. Pekala ne yapmalı? Felaket tellalı Birand kardeşimize göre, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından yakında masaya getirilecek olan AB-ABD dayatmalarına teslim olmalı, "verip kurtulmalı" bu iş o kadar ucuz mu? Kıbrıs'taki bazı Türkler de, AB ve rant hayalleriyle taviz vermekten yanalar; adalarında ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamaya razılar. Son tahlilde Kıbrıs sorunu ve Kıbrıs TC için onları aşan bir önem taşır. Türkiye evvela uğruna yapılan bunca fedakârlıktan sonra ve fakat asıl stratejik gerçekler ve çıkarlarımız açısından, Kıbrıs'tan ne AB, ne de ABD baskısı ile vazgeçmeyecektir. Bunu "moral" kararlılığımızla belirtmemiz gerekiyor. Ben yeni Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in yaptığına inanıyorum.. Türkiye başka seçenek kalmazsa, Başbakan Ecevit'in de ifade ettiği gibi KKTC ile entegrasyona gider ve gerekirse bedelini de öder.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.