Kirli su gitti ama tortusu kaldı!

A -
A +

TBMM'nin tatile girmeye karar vermesiyle, seçimleri 3 Kasım'dan ötelere erteletmek teşebbüsleri "şimdilik" sona erdi. "Şimdilik" diyorum çünkü bunların sonra ne yapacağı belli olmaz. Küskün, kırgın veya kendilerince "ilkeli" ne olurlarsa olsunlar, son günlerde çeşitli isimler altında, Türkiye'nin istikrarına, güya temsil ettikleri halkın beklentilerine, kendi veya parti çıkarları için kastedenlere bir ad bulmakta güçlük çekiyorum. Son günlerde bunların oyunları, herkesin gözü önünde oynandığı için ayrıntılara girmeyeceğim. Ancak bazıları öylesine yüzsüzdürler ki, seçimlerden sonra nahoş neticeler çıkınca (ki çıkması çok muhtemeldir) siyasi-sosyal istikrarsızlık olursa (ki olması da çok muhtemeldir) ve "AB treni" de kaçırılırsa (ki kaçırılması zaten muhakkaktır) kendilerinin haklı olduğunu iddia edeceklerdir. Oysa bütün bu ters neticelerin çıkmasına zaten onlar hizmet etmişler ve son haftalarda üzerine tuz biber ekmişlerdir. Hem suçlu hem güçlü olmaya kalkışmasınlar; bazılarının, bazı sözde liderlerin yaptıkları, oyunları, ikircikli çelişkili hareketleri, ileri sürdükleri gerekçeler hafızalara ve video kasetlere kazınmıştır! TBMM uçurumun ucundan dönmüştür. Bir bakıma siyasiler namuslarını kurtarmışlardır da denebilir, ama doğru söylemeli; "kirli sular" gitse bile, ağır tortusu kalmıştır. Hele oylamadaki 22 veya 23'lük fark da maalesef Türkiye'de siyasetin ve siyasilerin kirlendiklerinin delilidir. Bu kirlilik tortusu kolay temizlenmeyecektir.. Kazananlar-kaybedenler Bu olaylarda dimdik tertemiz çıkanlar, çok az bir farkla da olsun vardır. Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ilkeli hareketleri ve oyları ile bunların en başında geliyorlar. Ediz Hun, ANAP'lıların hepsi, başlarında liderleri Mesut Yılmaz erteleme cephesi olarak oy verirlerken tek başına, eski bir filmindeki "Şafak" bekçisi gibi, erteleme karşısında yiğitçe tavır gösterdi ve çok kazandı. Oturumu kuru gürültülere pabuç bırakmadan yöneten TBMM Başkanı Ömer İzgi de çok kazandı. Ama sadece bu olayda değil tümünden kaybedenler de var: ANAP barajı geçer mi bilmiyorum fakat herhalde Mesut Yılmaz'ın siyasi ve liderlik kariyerinin de artık noktalanması gerekir. Başka herhangi bir ülkede olsa idi, onun gibi hareket eden bir lider muhakkak silinirdi. Zaten, sahte tebessüm ve gülücükleri ile karizmadan yoksun Yılmaz'ın bundan sonra açık olan tek kariyeri herhalde AB'dedir. Bu olayda da daha önce Yeni Türkiye Partisi'nde yaşananlarla İsmail Cem de siyasetten ve liderlikten silinmenin eşiğindedir. Meşhur "Peter ilkesi"ni hatırladım. "Bürokrasilerde ve siyasette insanlar yüksele yüksele en layık olmadıkları mertebeye ulaşırlar" Bu arada MHP'nin oylamada en fazla fireyi vermiş olması herhalde Sayın Bahçeli kadar beni de üzdü. Doğrusu, kırgın ve kızgın olsalar da arkadaşlarının, ülke çıkarları ve MHP disipline bu kadar aykırı hareket ederek, bozgun lobisine bu sayıda katılmalarını hiç beklemiyordum. Varta atlatılmış olsa bile bundan sonra siyaset ve seçimler bu tortu üzerinde gelişecektir. Vebalinin de kime kimlere ait olduğu besbelli! Aradaki fark Mecliste bunlar yaşandığı sırada ben İstanbul Harp Akademileri'nde yeni öğretim yılının başlaması törenlerinde idim. Törenin tam saat 15-00'te başlayacağı belirtilmişti. Eşime "saatine bak ve ayarla" dedim. Ve tam saat 15:00'te Akademiler Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına'nın salona girmesi ile tören başladı. Ufak bir ayrıntı ama, askerlerin düzenledikleri her toplantıda olduğu gibi program büyük bir intizam ve düzgünlükle uygulandı. Ayrıntı deyip geçmeyin; sadece siyasi değil diğer sivil olaylar ve toplantılar arasındaki farkın önemli bir işareti! Törende ilk dersi Dokuz Eylül Üniversitesi Profesörü ve benim için büyük önemi olan "İstiklal Mahkemeleri" eserlerinin araştırmacı müellifi Ergun Aybars verdi. Türkiye'nin yakın tarihi, Avrupalılar tarafından Türkiye üzerinde oynanan oyunlarla bugün ve Avrupalıların oynamakta oldukları arasında paralellikleri, bugün Kürt ve Kıbrıs kartlarının nasıl kullanıldığını anlatan bu konuşmayı orada bulunan bazı arkadaşlarımız ve AB taraftarı bazı iş adamları algılayabildiler mi bilmiyorum. Prof. Aybars Ankara'da da Kara Harp Okulu'ndaki törende "Türkiye'nin mozayik olduğu iddiasını da şiddetle reddetmişti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.