"Bir tek masum insanı haksız yere takip edilmekten, yargıdan kurtaralım da, ziyanı yok yüz terörist yakayı kurtarsın!" Evet, böyle diyordu, Amerika'daki bir liberal, televizyonda, Bush idaresinin, Adalet Bakanı John Ashcroft'un, terörizme karşı savaşta, olağanüstü tedbirler ve bu arada yabancı uyruklu teröristlerin, askeri mahkemelerde sür'atle yargılanmaları ve hüküm giymelerini sağlayacak hukuki düzenlemeleri önermesi karşısında!. Yukarıdaki sözler ilk bakışta garip gelse de, hiç de yeni bir düşünceyi ifade etmiyor. Liberal enteller daha doğrusu "liboşlar", bizdeki İnsan Hakları Derneği başta, ötedenberi, terör ve cinayet mağdurlarını değil, teröristleri ve suçluları korumaktan yanadırlar. Öncelikle onların haklarını gözetirler. Masum insanların çektikleri onlar için ikinci plandadır; yani derler ki, "Bizi onlar alakadar etmez, suçluların ve sanıkların durumu alakadar eder bir tek sanık kurtulsun ama bu arada yüz gerçek terörist cinayetlerine serbestçe devam edebilsinler." Onlar için devlet hele milli devlet kötüdür, vatanseverlik bir toprak meselesi değil, hamasi bir fantezidir... Pembeler ve kızıllar Liberaller soğuk harp döneminde de bu kıstaslarını uygulamışlar. Komünizme ve Kominterne ve Nazi Almanyası kadar zalim Sovyetler Birliğine, "insan hakları, söz hürriyeti" diye sahip çıkarlarken, devletlerin, yeraltı ve yerüstü yıkıcı faaliyetlere karşı mücadelelerine de aynı vaveylaları ile karşı çıkmışlardı. Bunun için de, Kızıl Lenin ve Stalin "pembe" Liberallerin "kendi işlerine yarayan budalalar" olduğunu söylemişlerdi.. Bir gerçek daha.var: O yıllarda kominform ve komünist enternasyonale muvazi olarak bir liberal enternasyonal faaliyeti idi. Dünya Liberalleri aynı yollarda buluşuyor ve söz birliği yapıyorlardı. Bugün de öyle! Ama önemli bir farkla; komünizm ve Sovyet Kötülükler İmparatorluğu çöktükten sonra tüm "eski tüfekler", "liberal" veya "liboş" oldular, NATO düşmanlığından vazgeçip "Avrupacı" oldular ve işlevlerine devam ediyorlar. Şimdi Avrupa'da ve Amerika'da hepsi terörizme karşı etkin tedbirler alınmasına karşılar." Bir muhtemel adli hataya karşılık yüz terörist kurtulsun, yani teröre devam etsinler diyorlar. Liberallerin başka bir kaygıları da "idam cezası." Suçları hiçbir şüpheye mahal kalmamasına sabit olmuş azılı katillere, bir binayı havaya uçurup yüzlerce masum insanı öldürene ve de şimdi, binlerce insanın katili Usame bin Ladin'e, Taliban ve El Kaide liderlerine, yakalanırlarsa, hele hele askeri mahkemelerde yargılanmaları bir yana, idam cezasının verilmesine ve cezanın infazına şiddetle karşılar. Avrupalılar Bin Ladin'i ve diğerlerini kendileri yakalasalar, Amerika'da idam cezası var diye, terör saldırısına uğrayıp binlerce insanını kaybeden ülkenin adaletine teslim etmeyecekler. Amerikalılar yakalarlarsa, yargıladıktan sonra, adamları idam etseler, diplomatik protestolar yağacak ve Avrupa sokaklarında Bin Ladin lehinde gösteriler yapılacak. Ve Öcalan Bu durum ister istemez Abdullah Öcalan'ı aklımıza getiriyor. Avrupalıların baskısı yüzünden adamı idam edemedik. Boynumuza değirmen taşı gibi asılı kaldı. Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi belki de bizim yargımızı usulsüzlük ve haksızlıkla suçlayacak. Rivayete göre Öcalan'ın Kenya'da yakalanmasında yardımcı olan ABD de, zamanında bize idam edilmemesini şart koşmuş. Amerika ettiğini buldu demek geliyor içimden!. Not: Bir şeyi tasrih etmem gerek: Vatansever liberaller ve liberal düşünceli olanlar da var. Mesela Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Besim Tibuk'u ve partisini düşüncelerine katılmasam bile, "liboşluktan" tenzih ederim.