MGK toplantısından sonra

A -
A +

Sevgili okuyucularım; Amerika'daki tedavilerimiz -olabildiğince tamamlandıktan sonra- artık sevgili yurduma dönüyorum... ama itiraf edeyim, sevinçle karışık bir buruklukla! Sevincin sebebi malum; iğreti yaşadığım bir yerde olmaktansa, iki ayağımı sağlamca yerine basacağım yurdumda olmayı, her zaman, tercih etmişimdir! Burukluğuma gelince; açık söyliyeyim; son MGK toplantsısından sonra bazı yorumlara bakarak-acaba güvendiğim dağlara da mı kar yağdı diye ürperiyorum. Daha da açık söyliyeyım; ben her zaman Türk Silahlı Kuvvetlerini-Türkiye Cumhuriyeti'nin, ülkemizin, milletimizin birliğinin ve Türklüğün bekasının ilk ve son savunma hattı-son sigortası olduğuna inanmış, geçmişte bu güç olmasa idi ne olurdu-bu güç olmazsa, gelecekte ne olur diye düşünmüşümdür. Benim için demokrasi ve insan hakları gibi, sonunda soyut-hangi niyete yenirse öyle kavramlardan ziyade bu somut gerçek önemlidir. Şimdiye kadar da yanılmamışımdır! Zira, başka bir yazımda belirttiğim gibi, günümüzün her anlamda mükemmel yetişmiş komutanları için, politik hesaplar, siyasette geçerli olan "ilkelere göre değil mümkün olana göre hareket etmek" değil, ilkeler -Atatürk ilkeleri- daha önemlidir. Ama ülkemizdeki bazı kesimler hep TSK'ya ve müdahalelerine karşı çıkmışlardır. Güya dost, yabancılar da, ya TSK'nın tarihi önem ve anlamını, bugünkü hayati işlevini farkedemediklerinden ve fakat, daha fazla bu güç bu engel ortadan kalkarsa ülkemizde istediklerini daha kolay yapıp bizi istedikleri hizaya getireceklerinden, bu engeli bertaraf etmeye çalışmışlardır. Gene açık söyliyeyim, son MGK toplantısından sonra yayınlanan bildiri beni biraz hayal sukutuna uğrattı; köşe yazarlarının askerleri buradaki tutumlarından dolayı övmeleri de hayretimi arttırdı. İnşaalah yanılıyorumdur; herşey uzaktan görüldüğü gibi değildir, benim uzaktan anlıyamadığım bazı gerçekler vardır. Yurda dönünce bu gerçekleri yakından anlamaya çalışacağım. Eski deyimle mülahazat hanesini açık bırakıyorum. Ama bazı yorumlardaki garabete pes diyor, bazılarının askerlere bakışlarında dahi ne kadar ilkesiz olduklarına hayret ediyorum.. Metin Toker ve İsmet Berkan Metin Toker, çok sevdiğim saydığım ve engin tecrübesi ile yazılarında, çoğu zaman sağ duyuyu yansıtmış bir yazar. Ne var ki, o da son yazısında, ilkeleri değil de, şu bağlamda ilkesizliğin, durumlara göre hareket etmenin, erdemini adeta savunur gibi... Dünyanın değiştiğini, Rusya ile Amerika'nın bile dost olduğunu ilerı sürerek, galiba değişmenin gerekliliğini savunuyor; Öcalan'ın idam edilmesinin, bölücülere taviz verilmesinin, Kıbrıs konusunda yumuşamanın, daha büyük fırsatların kaçırılmaması için, şayanı tercih olacağını ileri sürüyor. Önce bir parantez açayım büyük devletlerin biribirlerini sureta kucaklarken temel gerçek ve ilkelerinden vazgeçeceklerini, vazgeçtıklerini mi sanırsınız... Güzel kardeşim Metın, senin dediklerine, yeni deyimiyle politik kolaycılık denir! Fakat, asıl garip ve çelişkili olan, şimdi tüm liberal veya liboş yazarlarımızın MGK'daki bildiriye bakarak, sözbirliğiyle, TSK'yı ve MGK'yı pohpohlamaları! İsmet Berkan, çelişkileri ile başı çekiyor; "Normal dışı" -yani askerlerin siyasete müdahaleleri- şimdi birden "normal" ve faydalı oluvermiş! Bu değerlenmedeki ilkesizlik dikkate şayan; yani askerler başka konularda müdahale ederler, mesela AB'nin dayatmalarına karşı çıkarlarken "kötüdürler" ama AB lehinde müdahale ederlerse "arslandırlar"! Kendi değerlendirmesi ile, eskiden yazdığı vechile, Ulusal Program'ın MGK'da görüşüldükten ve askerlerin vizesi alındıktan sonra, son halini alması anormaldir ama MGK'da askerlerin AB lehinde, hatta sivillerin de önüne geçerek vize vermeleri, normalin de üstünde büyük "tarihi" zafer! Berkan, "Yarın AB'ye girersek, askerlerin teşvikiyle hatta etkilerini kullanmalarıyla AB'ye üye olacak ilk hatta tek ülke olacağımız" için, bu MGK toplantısının, ilerde çok anılacağını söylüyor. Böylelikle, AB'ye girersek, MGK'nın ve askerlerin etkilerinin de tamamiyle ortadan kalkacağını da, tahmin ediyor ve muhtemelen, içinden seviniyordur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.