Sabret Derviş!

A -
A +

Başbakan Bülent Ecevit "Derviş'i rahat bırakın!" demiş. Şurası muhakkak ki, muhalefet ve özellikle medya, Kemal Derviş'i hiç rahat bırakmıyor! Şu sırada en fazla morale ve desteğe muhtaç olduğu sırada, kendisine bunları sağlamak bir yana, aksine, moralini bozmak, bezdirmek için, soyut spekülasyon ve dedikodularla ellerinden geleni yapıyorlar. Bunlardan en basiti, Koalisyon partileri arasına ve Derviş aleyhine nifak sokmak için, şimdiden siyasete girip girmeyeceğini, girerse hangi partiden gireceğini tartışmaya açmaları.. Bu konu Derviş'in şu sıra herhalde hiç aklında olmayan bir konu. Ama ortaya bir şüphe tohumu atmak bile yeter: Bakın Ecevit bile ısrarlar karşısında "İnşaallah DSP'ye girer!" diyesi imiş. Mesele eleştiri değil! Kemal Derviş, tabii ki irdelenecek ve programı da eleştirilecek. Eğer programını tatbik eder de başarılı olamaza o zaman da tabii, somut sebeplerle daha fazla eleştirilebilecek... Ama makul bir süreçte ve makul bir sınır dahilinde, somut bilgilere dayanılarak!. Başbakanın umduğu gibi Sayın Derviş'in moral bozucu dedikodulara aldırış etmemesi gerekir. Ancak uzun yıllardır hem ülke dışında, siyasetin dışında kaldığı için bizdeki "ölçülere" ve insafsızlıklara alışık değildir. Nihayet o da, sinirleri ne kadar sağlam olursa olsun insandır ve sabrının, tahammülünün bir derecesi vardır. En hassas dönem Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinin belki de en tehlikeli ve hassas döneminden geçmekte. Bu bunalımı atlatamazsa, bu sadece bir hükümet bunalımına sebep olmaz, ekonomideki tam çöküntü ve toplumdaki patlamalar neticesinde rejim tehlikeye düşer. Kaç defadır yazıyorum: Bu badireden geçerken en fazla muhtaç olduğumuz şey, moral ve birliktir. Derviş'in de herhalde en büyük ihtiyacı, özellikle dışarıya karşı bu birlik ve moraldir. Önerdiği programda ve bunun uygulanmasındadır. Bir defa o bir sihirbaz değildir. Elindeki sihirli değnekle, tek başına, ekonomi ve maliyemizi, bankalar düzenini, bugünden yarına düzlüğe çıkarmasını beklemek de abestir. Mümkün olanı yapmaya çalışacaktır. Ama şu sırada da ortada başka somut alternatif olmadığına, ne medya ne muhalif partiler, ne de sözde uzmanlar, sadece tenkit etmek için yıkıcı tenkitlerde bulunmaktan öte, ortaya başka somut alternatifler de koymadıklarına göre umudumuz Kemal Derviş'tir. Bütün siyasi hesapları, medyatik spekülasyonları münasip bir mühlet için bir tarafa bırakmak vatanseverlik gereğidir. Tabii, siyasi hesaplarla koalisyon -her ne pahasına olursa olsun- devrilmek istenmiyor veya medyatik sansasyon dürtüleri ile "olay olsun da tiraj olsun, reyting olsun" diye düşünülmüyorsa! Tarihçiler ne der? Maazallah, bugünkü bumalım bir felaketle neticelenirse, ilerde bunu inceleyecek olan tarihçiler, herhalde bu çöküşümüzde, birtakım medyanın ve küçük hesaplı politikacıların büyük sorumlulukları olduğunu muhakkak tespit edeceklerdir. Basınımızın ciddi yazarlarının, bugün medyanın kamuoyundaki itibarının neden bu kadar utanılacak derecede, düşük olduğunu soruşturmaları gerekiyor. GÜNÜN FİKİR KIRINTISI "Hangisi daha kötü acaba? Yalanların medya tarafından sorumsuzca yayılması mı, yoksa doğru olanların yayınlanmasının yasaklanması mı?" HARRIET MARTINEOU "Şükürler olsun ki, İngiltere'de gazetecilere rüşvet vermek mümkün değildir. Ancak, rüşvet almadan da neler yapmaya kadir olduklarına bakılırsa, rüşvet vermeye gerek kalmıyor!" HUMBERT WOLFE (İngiliz siyasetçisi)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.