Feridun Ağabey, Yıl 1967. Şavşat Ortaokulu 1. sınıf öğrencisiydim. Çok çalışkan ve başarılı bir öğrenciydim. Yarıyıl tatiline girecektik. O zaman da şimdiki gibi puanlama sistemi vardı ve bütün ders notlarım 90’ın üzerindeydi. Yalnız bir istisna ki o da hiç kabiliyetim ve becerim olmayan resim ve elişi ders notum 49 olduğu için iftihara geçememiş ve çok üzülmüştüm. Hem sınıf ve hem de resim öğretmeni olan hocam ikinci dönem başında notlarımızı incelerken benim durumumu görmüş ve üzülmüştü. Beni yanına çağırdı:
-Oğlum neden söylemedin resim dersine 49 yerine 50 verseydim de iftihara geçseydin, deyince, ben biraz çekingenlikten birazdan gururdan boynumu bükmüş ve;
-Çekindim söylemedim hocam, diye cevap vermiştim. Ondan sonraki dönemlerde dersime zayıf vermemiş ve her dönem iftihara geçerek okulu bitirmiştim...
Bugün dünyamızda hangi yetiştirilmiş insan, üretici bir insan, yapıcı bir insan, insanlığı düşünen bir insan, dürüst bir insan, ahlaklı ve faziletli bir insan ve en önemlisi insan gibi bir insan gördük ise bu hep sevgili öğretmenlerimizin eseridir.
Öğretmen yanan bir mum gibidir, etrafını ışıtır ve aydınlatır. Karanlıkları kovar aydınlığı getirir. Ancak bu uzun ve yorucu maratonun sonucunda yıpranır, erir ve bitkin düşer. Öğretmen mum gibi erir ama yok olmaz. Getirdiği her aydınlık, kovduğu her karanlık onun şevk ve gayretini daha da artırır. Azim ve gayretiyle öğretmen yıpranır; fakat maddi yıpranmaya karşılık bilgi, ilim ve irfan yönünden yenileşme ve gençleşme süresi içindedir. Öğretmen sevgi timsali, sevgi kahramanıdır. Her şeyi sevgi, hoşgörü ve anlayışla çözümlemeye, her karanlığı sevgiyle aydınlatmaya çalışır. Çoğu zaman anlaşılamaz, ama yıllar geçince her yetişen insan onun bu uğurda sevgi ve şefkat yönünden ne kadar kahramanlık yaptığını anlar. Öfke, kin ve nefret duygularının eğitimde yeri olmadığını bilen bu yüce kişiler bize sevgi ve saygıyı öğretir. Sevgi ve sevilmenin ne kadar kutsal bir duygu olduğunu benimsetir.
Gökyüzündeki yıldızlar gibidir öğretmen. Işıl ışıl parıldar ve bize yol gösterir. Gündüz güneş, gece yıldız olur bize aydınlık yarınlarda nasıl yürüyeceğimizi müjdeler.
Ülkemizin en büyük şansı iyi bir eğitim ordusuna sahip olmasıdır. Unutulmamalıdır ki kalem her zaman kılıçtan üstündür. Biz bir uygarlık ve medeniyet kurmuşsak bunu öğretmenlerimize borçluyuz. Bu vesileyle bizi yetiştiren, bize emeği geçmiş bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü bir defa daha kutluyor, ölenlere rahmet, yaşayanlara da sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum.
Bana emeği geçen bütün öğretmenlerimin öğretmenler gününü kutlarken, özellikle yeni rahmetli olmuş ilkokul öğretmenime de Allah’tan rahmet diliyorum.
Aslan Torun-Sağlıkçı Yazar
Hekim değilim, aldığım sonuçları ilettim
“70'li yıllarda köyde yaşıyordum. Sadece bir çocukta ufak bir bisiklet vardı. Saati 50 kuruşa bize kiralardı. Çok severdim. Bazen de eski kamyon tekerleklerinin içine kıvrılıp kendimizi yuvarlatırdık... Bir keresinde tekerlek yokuş aşağı hızlıca giderken, kocaman lastiğin içinden düştüm. Başım yarıldı. Küçük taş parçaları kafama saplandı. Bir iki ay yara merhemi ile acılar çektim. Bu düşmenin izleri kafamda hâlâ duruyor...
Uzatmayayım, son 10 yıl zarfında diz kapaklarım ince ince sızlıyordu. Hekimlere göründüm, ilaçlar, kremler vb. kullandım. Sonuç alamadım. Web sitelerine göz attım. Çare aradım. Bisiklet sürmenin iyi gelebileceğini okudum. Üç sene evvel nihayet ucuz bir bisiklet aldım. Fırsat buldukça, 5-15 km kırlarda dolaşıyorum. Dizlerimdeki ağrılar yok oldu. Halsizlik, yorgunluk hâli, dermansızlık, üşengeçlik gibi hususlar da yok oldu. Hekim değilim. Sadece aldığım sonuçları ilettim.”
Ali Özdemir

